Orhanlar Köyü, Balıkesir’in Balya ilçesinde, Kazdağları’nın kuzey eteklerinde yer alıyor. Bu bölgede yer alan birçok yerleşim yeri gibi burası da uzun yıllardır devam eden maden faaliyetlerinden mustarip.
Balıkesir Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü, 2010 yılında uluslararası bir altın madeni firması olan TECK Madencilik’e bu bölgede kuvars madeni işletmesi için “Çevresel Etki Değerlendirme raporu gerekli değildir” kararı çıkarmıştı.
Şirket buradaki ormanları kesip, meraları yok ettikten sonra ise bölgedeki faaliyetlerini sürdürmesi için ruhsatını 2019 yılında yerli iştiraki Bahar Madencilik’e devretti. Şirket yeniden buradaki faaliyetleri için “ÇED Gerekli Değildir” kararı aldı.
Bahar Madencilik şu anda 135 noktada sondaj yapmak ve 4 bin tonluk kuvarsı işletmek için ruhsatı bulunuyor.
Altıparmak: Asıl amaçları altın çıkarmak
Orhanlar Köyü’nde yaşayan emekli coğrafya öğretmeni Sabahattin Altıparmak ise uzun süredir şirketin faaliyetlerine karşı, köydeki diğer kişilerle ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte bir mücadele yürütüyor.
Altıparmak, Yeşil Gazeteye yaptığı açıklamada şirketin asıl amacının kuvars değil bölgedeki altını çıkarmak olduğunu söyledi. Her ne kadar alınan ruhsatlarda altın aramak ile ilgili bir ibare geçmese de Altıparmak, proje tanıtım dosyasında şirketin amaçları arasında “Yöredeki proje sahasında altın cevherlerinin tespiti ve boyutlarının tespit edilmesi” yazdığını belirtti.
ÇED Raporuna itiraz süresi kaçırıldı
Sabahattin Altıparmak’ın aktardığına göre verilen “ÇED Gerekli Değildir” raporlarından köylünün çoğunun haberi dahi olmadı. Altıparmak, bu süreçte kararın köy kahvesine asıldığını söyledi.
Ancak konu hakkında detaylı bilgiye sahip olmayan köy halkı itirazların sunulması için verilen bir aylık süreyi kaçırdı. Altıparmak, “Mücadelemiz gene de devam ediyor” ifadelerini kullandı.
‘En yakın sondaj köye 34 metre mesafede’
Orhanlar Köyü’nün yapılan sondaj çalışmaları sebebiyle yıllardır zor durumda kaldığını belirten Altıparmak, “Dağlarımız delik deşik oldu. İki yıldır 24 saat ikili vardiya halinde çalışıyorlar. Gürültüden köyde durulmuyor” tepkisini gösterdi.
En yakın sondaj noktasının köye 34 metre mesafede olduğunu söyleyen Sabahattin Altıparmak, “Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne dilekçe yazmıştım. En yakın 200 metre mesafede sondaj yapabileceklerini söylediler. Sonrasında havadan dron ile fotoğraflarını çektik. En yakın mesafenin 34 metre olduğunu tespit ettik” dedi.
Şirketin ihlallerine karşı birçok dilekçe yazdıklarını belirten Altıparmak “Her seferinde karşımıza ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararı çıkıyor” ifadelerini kullandı.
‘Sınır ihlali yapıyorlar’
Gürültünün katlanılmaz bir boyuta ulaştığını söyleyen Altıparmak, “Geçtiğimiz gece balkonda oturuyordum. İki makinenin yan yana çalıştığını gördüm. Konuyla ilgili bilgi aldığımda şirketin kamu arazileri için 60 metre, özel araziler için ise 20 metre yaklaşma sınırı olduğunu öğrendim. İki dönümlük küçük bir arazim var ve burada sınır ihlali yaşanıyor” dedi.
Altıparmak şu anda avukatla görüşme yaptıklarını ve şirkete karşı sınır ihlaline ilişkin bir tazminat davası açmayı planladıklarını söyledi. Altıparmak, gelen tazminatı da gene köye harcamayı planlıyor.
‘İki köyün tamamen yok olması anlamına geliyor’
Yaşadığı köy hakkında da bilgi paylaşan Altıparmak “Bizim burada arazi engebeli. Çevremizi kuşatan 500-600 metrelik dağlar var. İnsanlar geçimini hayvancılık ile sağlıyor. Çeşitli kısımlarda buğday tarımı da yapılıyor. Yeni bir gölet yapıldı ve sulu tarıma geçtik. Ama büyük ihtimalle o da maden için kuruldu” dedi.
Köyde yaklaşık 400 ile 500 arasında kişinin yaşadığını belirten Sabahattin Altıparmak, “Orhanlar dışında bir de yakınımızda Değirmendere Köyü bulunuyor. Maden işletmeye başlanması bu iki köyün yok olması anlamına geliyor” ifadelerini kullandı.
Madencilik 1800’lü yıllara dayanıyor
Balya ilçesinin çok uzun zamandır maden faaliyetleri yüzünden büyük zarar gördüğünü hatırlatan Altıparmak, “İlk madencilik Osmanlı döneminde 1800’lü yıllarda başlatılmış” dedi.
O zamandan bu yana ilçede birçok firma tarafından kurşun, çinko, kuvars gibi madencilik faaliyetleri yürütüldüğünü belirten Altıparmak, “Maden sonrasında şirketler atıklarını burada bırakıyor ve gidiyor. 80 yıldır ot çıkmayan araziler var. Bu köyün sonunun böyle olmasını istemiyoruz” diye konuştu.
Manyas Gölü’nü bekleyen tehlike
Balıkesir 24 Saat’ten Çiğdem Çimen’in haberine göre Orhanlar Köyü’nde altın madeni çıkarılması durumunda ortaya çıkacak diğer bir tehlike ise siyanürlü suyun Manyas Kuş Cenneti Milli Parkı’nın da yer aldığı Manyas Gölü’ne dökülmesi.
Bunun sebebi ise Orhanlar’ın su kaynaklarından biri olan Kocaçayır’ın kolu Kocadere’nin doğrudan Manyas Gölü’ne dökülmesi. Bu da buradaki faaliyetlerin köyün sınırlarını aşarak Manyas’taki biyoçeşitliliği tehdit edeceği anlamına geliyor.
İmza kampanyası başlatıldı
Sabahattin Altıparmak, bütün bu tehditlere rağmen umutlarını kaybetmediklerini ve madencilik faaliyetleri sonlanana kadar mücadelelerini sürdüreceklerini söyledi.
Yapılan faaliyetlere karşı Orhanlı Köy Halkı adına açılmış bir imza kampanyası da bulunuyor. Kampanyada “Bize Destek Olun. Bu köy bizim ve ülkemizin köyüdür. Bizi bu haklı mücadelemizde yalnız bırakmayacağınıza inanıyoruz” çağrısı yer alıyor.