CHP vizyon belgesini açıkladı: İktidarın ilk yılında ‘Yeşil Bütçe Reformu’ yapılacak

YEŞİL GAZETE

facebook sharing button
twitter sharing button
whatsapp sharing button
linkedin sharing button
messenger sharing button
email sharing button
snapchat sharing button

CHP, Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun öncülüğünde bugün (3 Aralık)  İstanbul’daki Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleşen ‘İkinci Yüzyıla Çağrı Buluşması’nda vizyon belgesini açıkladı. Kılıçdaroğlu, “Yeni sistemi bugün açıklıyorum. Bugün siyaset üstü beyin takımıyla tanışacaksınız. Dünyadan ve Türkiye’den itibarlı 70 kişiden oluşan bir ekipten söz ediyoruz” dedi. Kılıçdaroğlu’nun açılışının ardından konuşmacılara geçildi.

Başdanışmanın odağı iklim krizi

Açılış konuşmasının ardından online olarak toplantıya bağlanan Kılıçdaroğlu’nun endüstri ve ekonomi başdanışmanı Jeremy Rifkin’in konuşmasının odağında ise iklim krizi yer aldı. Rifkin özetle şunları söyledi:

  • Bilimsel, teknik ve ekonomik girdi sağlayacağım. Türkiye’nin kapsamlı bir yön haritası oluşturmasına yardımcı olacağım.
  • Ekibim, AB ve Çin’de mimari görevlerde yer aldı. Kılıçdaroğlu ülkesini bir dönüşümden geçirmek istiyor, bu bir sanayi dönüşümü. Sayın Acemoğlu ile birlikte çalışıyor olmak da bana mutluluk verecek.
  • Son dönemdeki iklim çalışmaları bize şunu gösteriyor. Akdeniz’deki ülkeler dünyanın geri kalanında yüzde 20 daha hızlı ısınıyor. En hızlı yağmur azalımı da bu bölgede görülüyor. Bu şekilde devam ederse burası yaşanamaz hale gelecek.
  • Her Akdeniz ülkesinin bu konuyu ele alması gerekiyor. Birlikte çalışırsak başarılı olabiliriz. Bütün Türk halkının bu yolculukta dayanışma içerisinde olması gerekiyor.
  • Bunu akılda tutarak bir düşüncemi paylaşmak istiyorum. Türkiye’de Akdeniz havzasında yaşayan insanlar iklimin farkında. Çok ciddi seller yaşanıyor. Yaz aylarına geldiğimizde ise kuraklık ve susuzluk yaşanıyor.

Öztrak: Temiz enerji, temiz fonlarla, tertemiz bir ülke inşa edeceğiz

Rifkin’in ardından ekonomi politikalarını anlatmak üzere kürsüye çıkan parti sözcüsü Faik Öztrak “Bu yeni dönemi devletler, iyi hazırlık yapan milletler yeni dönemin kazananı olacak. CHP olarak Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında ülkemizi dördüncü endüstri devriminin takipçisi ve tüketicisi değil; geliştiricisi ve üreticisi yapmaya kararlıyız. Temiz enerjiyle, temiz fonlarla, temiz bir toplumla tertemiz bir ülkeyi inşa edeceğiz. Ülkemizin potansiyelini gayet iyi biliyoruz. Zenginleşeceğiz. Milletimizi, orta gelir tuzağından kurtaracağız. Kimseyi geride bırakmayacağız” diye konuştu.

Merkez Bankası’nın başına tüm dünyanın saygı duyduğu birini atayacaklarını ve bağımsızlığını güvence altına alacak düzenlemeleri hemen yapacaklarını belirten Öztrak, ekonomik ihtiyaç ve öncelikleri gözeterek 2023 bütçesini yeniden yapacaklarını, şatafat ve israfa son vereceklerini, Cumhurbaşkanlığı makamını yeniden Çankaya Köşkü’ne taşıyacaklarını anlattı.

Özttrak, cinsiyet eşitsizlikleriyle etkin şekilde mücadele edeceklerini, İstanbul Sözleşmesi‘ni yeniden yürürlüğe sokacaklarını da vurguladı.

Foggo: İlk hedef yoksulluğu kökten bitirmek

“İkinci Yüzyıla Çağrı” toplantısında Yoksulluk ve Dayanışma Ofisi Koordinatörü Hacer Foggo da kürsüden seslendi:

“Son 20 yıldır Türkiye’de gittikçe derinleşen yoksulluk adaletsizliğe yol açıyor. Zenginin daha zengin yoksulun ise daha yoksul olduğu ve bunun doğal karşılandığı bir zamanın içindeyiz. Bu memlekette eşitsizlik bu kadar derin ve yakıcı olmamıştı. Çünkü bu memleket bu kadar umursamaz bu kadar kötü bir yönetim anlayışıyla karşılaşmadı. Bu adaletsiz sisteme karşı CHP iktidarının ilk hedefi yoksulluğu kökten bitirmek olacak.

CHP iktidarının ilk altı ayında Aile Destekleri Sigortası Kurumu kurulacak. Tüm sosyal yardımlar tek bir çatı altında toplanacak. Hiç kimse sosyal yardım almak için kapı kapı dolaşmak zorunda kalmayacak. Devlet, zorda olanın ayağına gidecek.”

Prof. Kara: Kaynak, sürdürülebilir büyüme ve gelir artışına ihtiyaç var

Toplantıya video konferans yoluyla katılan Merkez Bankası‘nın eski Baş ekonomisti ve Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Hakan Kara, yoksullukla mücadele için kaynak gerektiğini, bunun için de sürdürülebilir bir büyüme ve gelir artışına ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Geçmişten ders alıp, geleceğe yönelik politikaları tasarlamanın önemine dikkat çeken Kara, “Önümüzdeki dönemde maliye politikalarının tasarımında daha detaylı, biraz daha kapsamlı, kalkınmayı destekleyecek bir politika anlayışına ihtiyaç var” dedi.

Gürkaynak: ‘Enflasyonu büyüterek büyüyeyim’ diye bir şey yok

Bilkent Üniversitesi İktisat Bölümü Başkanı Refet Gürkaynak da video konferansla toplantıya bağlandı. Şu anda olumsuz seyreden iktisadi durumu, hali hazırdaki iktidarın dünyanın Türkiye’ye bir tezahürü olarak anlatmaya çalıştığını belirten Gürkaynak, “Halbuki böyle değil. Türkiye’de enflasyonun bu kadar yüksek olmasının nedeni adının Türkiye olmasından kaynaklanmıyor, dünyanın hiçbir yerinde işe yaramayacak politikalar Türkiye’de de işe yaramıyor” dedi:

“Enflasyonu göze aldık çünkü büyümek istiyoruz anlayışını 1970’lerde bütün dünya denedi ve çuvalladı. ‘Enflasyonu yükselteyim ama büyüyeyim’, böyle bir şey yok, hiç olmadı! Türkiye’de de olmadığını görüyoruz ve bir kere daha görmemize gerek yoktu. 90’larda da gördük bunu.”

Sayek Böke: Yeşil dönüşüm gerçekleştireceğiz

Gürkaynak’ın ardından kürsüye gelen Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke, en çok alkışlanan konuşmalardan birini yaptı. Yeşil üretim, yeşil ve adil dönüşüme önemli yer ayıran Sayek Böke’nin konuşmasından satır başları şöyle:

Büyük bir değişimin eşiğindeyiz: Bilimle siyasetin köprüsünü kurmaya geliyoruz. Büyük bir değişimin eşiğinde, ortak geleceğimizin ne olacağına dair keskin bir yol ayrımındayız. Bizim tercihimiz, vizyonumuz belli. Bugünkü bu ağır yıkımı kalıcı bir şekilde ortadan kaldıracağız. Üretimi dönüştüreceğiz. Rant yerine üretken yatırımlara; sömürü düzeni yerine kalkınmaya, halkın omuzuna bırakın vergi yükünü, adaletli bir reformla çok kazanının çok, az kazananın az ödediği adil bir düzene dönüştürecek; dönüşen üretimle, istihdam verimlilik yaratacak, gelirleri artıracak, hayat pahalılığına son verecek, sağlıklı güvende ve kaliteli hayatları birlikte yaşayacağız.

Sosyal adaleti sağlayacağız: Bugün 3.5 milyon insanımız işsiz. İş arıyor ve bulamıyor. Yaklaşık üç milyon insanımız, umudunu yitirdiği için iş aramayı bile bırakmış. Üretimi dönüştürdüğümüzde, herkesin için iş, herkes için istihdam olacak. Bugün, çalışanların yüzde 65’i asgari ücret veya ona yakın ücret alıyor.  Üretimde yapacağımız dönüşümle verimlilik artacak ve ücretler herkes için yükselecek. Bugün, dünyanın çalışanlar için en kötü çalışma koşullarına sahip 10 ülkesinden biri Türkiye. Ama üretimde yapacağımız dönüşümle, güvenceli istihdamla sosyal adaleti sağlayacağız.

Yeşil ve mavi dönüşüm: Bugünün rantçı zihniyeti; doğayı katlederek, iklim krizinin en ağır koşullarıyla halkı baş başa bırakmış vaziyette. Ama üretimde yapacağımız yeşil ve mavi dönüşümle, yani temiz üretimle nefes alacağız. Bu dönüşüm, yarını beklemeyecek. Bu dönüşüm, iktidar olduğumuz gün başlayacak. Yarının kalkınmasının da güvencesini, bugünden atacağımız adımlarla sağlayacağız.

Yeşil sanayi, yeşil istihdam:  Dünya yeni bir üretim devriminin eşiğinde. Bu devrim, bilgiye, veriye, bilginin ürettiği yeni ve yeşil teknolojilere dayanıyor. Daha önceki üç büyük sanayi devrimini ıskaladık. Bu sefer ıskalamayacak, bir parçası, hatta öncüsü olacağız. Dijitalleşme ve yeşil enerji dönüşümüne dayalı bir yeşil sanayi ile ve onun yaratacağı çokça yeşil istihdamla bu fırsatı kaçırmadığımız gibi herkesin hayatının gerçeği haline getireceğiz.

Üretimimizin, ihraç ettiğimiz ürünlerin niteliği düşük, gelir yaratma ihtimali çok zayıf. Hedefimiz belli. Yeni bir bilim, teknoloji ve politika anlayışıyla üretimimizi dijital çağın gerçekleriyle buluşturacağız ve öncü bir şekilde bu değişimi gerçekleştireceğiz. Bilim insanlarımız bilim üretecek, girişimcilerimiz teknoloji üretecek. Kamu olarak biz, tüm toplum kesimlerinin bu teknolojiyle buluşmasını sağlayacağız.

Yeşil Mutabakat: Küresel tedarik zincirleri değişiyor. Ticaret dünyamız değişiyor. Artık çevre ve dayanıklılık,  ticaret için aranan ön koşullar haline gelmiş vaziyette. En büyük ticaret ortağımız, en büyük ihracat pazarımız olan Avrupa Birliği, Yeşil Mutabakat ile işte bu dönüşümün öncülüğünde adım atıyor. Türkiye üretimini, yeşil üretimle dönüştürmezse her yıl, yaklaşık o sınırda 3 milyar euroyu Avrupalıya ödüyor olacak. Biz üretimimizi değiştirmeye geliyoruz. Her yıl o 3 milyar euro Türkiye’de kalacak. Türkiye’de üretim, yatırım ve istihdam yaratacak.

Adil dönüşüm, ‘temiz fonlar’: Dünyada finans imkanları değişiyor. Artık finans da sosyal kaygılar, sosyal riskler, sosyal adalet ve aynı zamanda çevre risklerini de gözetiyor. Bu riskleri gözeten ESG fonları, her yıl neredeyse 10 milyarlarca dolar büyüyor. Üretimimizi emek dostu, yeşil ve çağı yakalayan teknolojiyle dönüştürdüğümüzde yani adil bir dönüşümü gerçekleştirdiğimizde işte bu temiz fonlar, ülkemize gelecek. Böylece temiz parayla ülkemizde yüksek gelirli, güvenceli ve nitelikli istihdam sağlayacak yeni yatırımların da önünü biz açmış olacağız.

Yeni kamucu anlayış: Üretimimizin bu dönüşümü gerçekleştirebilmesi için yeni bir yönetim anlayışına ihtiyacımız var. Yeni bir kamucu anlayışla yönetmeye geliyoruz. Her şeyin önüne kamu yararını koyacak, bu esnada piyasa aksaklıkları varsa onları mutlaka gidereceğiz. Verimliliği, güvenceli istihdam ve yeşil dönüşümü hedefleyeceğiz. Yeteneklere, insanına, üreticisinin kapasitesine yatırım yapan yeni bir kamucu anlayışla geliyoruz. Kamu üretimin hem öncüsü hem destekçisi hem demokratik ortağı olacak.

Adil dönüşüm: Biz üretimi dönüştürürken üç temel hedefimiz olacak:

1-güvenceli ve kalite işler yaratmak
2-teknolojik dönüşümü sağlamak
3-Üretimde yeşil dönüşüm. Yani kimseyi geride bırakmayan adil dönüşüm.

Kamunun vereceği tüm destekler, değerlendirilecek, etkileri analiz edilecek, teşvikler öyle verilecek. Bağımsız olarak tüm politikalarımızın öncesinde, uygulanmasında ve sonrasında etki analizi yapacak bir Etki Analiz Değerlendirme Kurulu kuracağız. Bilim insanları bize o kurullarda kamuda yaratacağımız kapasiteyle birlikte hangi politikaların etkin olduğunu en açık biçimiyle anlatacaklar. İşsizlik işte böyle bitecek. Böylece kamuya vereceğimiz, teşvikler, vergi indirimleri, hibeler, Ar-Ge destekleri, kamu ihaleleri, yani kamunun kaynakları, güvenceli ve zenginleştirici istihdam yaratmak için kullanılacak.

Temiz ihale dönemi: Kamu ihaleleri kanununu, yeşil üretimi ve bölgesel kalkınmayı destekleyen organize suç, yolsuzluk kara para aklama suçlarıyla mücadele eden bir yapıda hazırlayacağız. Temiz ihale dönemi başlayacak. Kamu kaynakları yandaşa, yolsuzluk içeren ihalelere dağıtılmayacak. Kamunun parasını halk için kullanacağız. Kaynak, vergi ve adalet reformuyla, temiz fonların çekilmesiyle, kamunun kaynağını kamuda tutarak yapılacak.

Evden çalışanlara güvence: Dünya değişiyor. Yeni işler, yeni iş yapma biçimleri var. Güvenceli, zenginleştirici ve kaliteli istihdam yaratan üretim politikamızda, geleneksel işlerde çalışanların da bu yeni işlerde çalışanların da sosyal haklarının ve güvencelerinin olmasının sağlanması, bizim en temel görevimiz olacak. Mesela, evden ya da hibrit çalışma altında mesaisi bir türlü bitmeyen, masrafları kendi üstlenen, sosyal güvencesi olmayan beyaz yakalılara fazla mesai ödemesi hakkı, ulaşılamama hakkı, tüm sosyal hakları sağlanacak. Kendi hesabına çalışıyorsun diyerek tüm haklarından mahkum bırakılan kuryeler vs. sosyal güvenceye kavuşturulacak.

Yetenek inşası: Büyük bir seferberlik başlatacağız ve en temel taşlarımızdan biri yetenek inşası olacak. Gençlerin fen, teknoloji, teknoloji, mühendislik, veri bilimi, kodlama gibi, bunun dışında eğiticilerin de eğitileceği ulusal bir seferberliği başlatacağız. Liyakatli bir düzen buradan başlayacak.

Genç girişimcilerin yeteneklerini kullanmalarını sağlayacağız. Risk almaktan çekinmeyecekler. Akıllarına gelen işi, deneme cesaretini gösterecekler, ilk finansal desteği de ‘Hayata Atılma Fonu’yla biz vereceğiz.

Yok olma tehditi altındaki işler: Kamu, yok olma tehdidi altındaki işleri belirleyecek. Bir planlama, bir dönüşüm stratejisi ortaya koyacak. Tüm çalışanların kendi şahsına ait olacak Kişisel Eğitim Hesapları olacak. Mesleği yok olma tehdidi altında olanlar veya mesleğini değiştirmek isteyenlerin hayallerinin güvencesi, bu hesaplar olacak. Herkesin kendi hayali, gerçekleşebilecek bir ileri hedef olmuş olacak.

‘Danışmanını ara’ projesi: Torpille değil, yeteneklerimizle, kimi tanıdığımızla, hangi adreste doğduğumuzla değil, inşa edebildiğimiz öğrendiklerimizle var olacağız. Yani hiç kimse, okusam da ne olur demeyecek. Bunun için İş-Kur’un Milli Eğitim Bakanlığı ile koordinasyonlu yürüteceği ‘danışmanını ara’ uygulamasını biz başlatacağız. Böylece her genç, yetenekleri ve hayalleri doğrultusunda bir sosyal hizmet ve rehberlik danışmayla eşleşecek.

Toplu konutlarda ortak alan: Her mahallede, inşa edeceğimiz toplu konutlarda her 20 apartmana bir apartman ortak alan olarak inşa edilecek. Ortak alanda kreş, bakım hizmetleri, dijital kütüphane, teknoloji laboratuvarları olacak. Kadınlar çocuklarını güvenle bıraktıktan sonra işe gidecekler. Gençler teknolojiyle buluşacak, yaşıtlarıyla rekabet edecekler.

Bilim yenilik teknoloji politikası: Üretimin Sanayi 4.0’ı yakalaması için yeni bir bilim ve teknoloji politikasına ihtiyacı var. Bilginin bilime, bilimin teknoloji ve yeniliğe dönüşmesi, o teknolojiye herkesin erişmesi gerekiyor. Ürettiğimiz bilimi destekleyecek güçlü dinamik ve çeşitlendirilmiş bir işbirliği kuracağız. TÜBİTAK, temel ve uygulamalı araştırma faaliyetlerine odaklanmak üzere yeniden kimlik kazanacak. Kamu Ar-Ge enstitüleri kuracağız.

YÖK kalkacak, Barış Akademisyenleri dönecek: Emek Dostu Teknolojiler Enstütüsü kuracağız. Bilim insanlarının üniversitelerde daha çok bilim üretebilmesi için ders yüklerini hafifletecek, onların bilim zamanını biz fonluyor olacağız. Araştırma yapmak, ders vermek, bilim yapmak isteyen tüm bilim insanlarımız özgür üniversitelere kavuşacak. YÖK’ü kaldıracağız, Boğaziçi Üniversitesi’ni ve tüm üniversiteleri hep birlikte özgürleştireceğiz. Barış akademisyenlerini yeniden üniversiteleriyle, öğrencileriyle buluşturacağız. Yurt dışında yaşayan bilim insanlarına bilim vizesi vereceğiz.

Tarım için model çiftlikler: Teknolojinin yayılması için aktif kamu politikaları uygulayacağız. Teknoloji bir elit grubun elinde kalmayacak. KOBİ’leri örnek üretim merkezleriyle destekleyeceğiz, tarım için model çiftlikler kuracağız. Bu çiftliklerde ziraat mühendisleri, tarım uzmanları çalışacak, çiftçilere danışmanlık yapacak. Çiftçi öğrendiği teknolojiyi daha sonra kendi topraklarını ekmek için kullanır hale gelecek. Çiftçi, toprağını terk etmek zorunda kalmayacak.

Her sınıfa her eve birer bilgisayar: Her okulda her sınıfta, her evde bir bilgisayar olması için evrensel hizmet fonunu amacına uygun kullanacağız. Dijital hizmet vergilerini öğrenci ve öğretmenler için yeniden düzenleyeceğiz. Yaşlılar, engelliler ve dezavantajlı gruplar hizmetlere dijital olarak erişebilecekler.

Üretimin Yeşil dönüşümü: Enerjimizi artıracağız. Yeşil dönüşüm salt bir dönüşüm programı değil, esasında bir yatırım programıdır. Yeni yatırımlarla güvenceli, zenginleştirici yeni istihdam alanları yaratmanın programı. İşte bunun için kömürden çıkışı planlayacağız, yenilebilir enerji projelerimizi hızlandıracağız. Araştırmalar, her bir liralık yenilenebilir enerji yatırımının, aynı parayı kömüre yatırdığınızdan tam beş kat daha çok istihdam yarattığını söylüyor. İşsizliği işte böyle çözeceğiz.

Tüm binalara güneş paneli: Türkiye güneş ve rüzgar enerjisi ofisini kuracağız. En önemlisi enerji ihtiyacının karşılanması için bir seferberlik başlatacağız. Başta apartmanlar olmak üzere tüm binaların çatılarına ve yüzeylerine güneş enerjisi panelleri kuracağız. Yapacağımız sosyal konutların tümünde ve bu iktidarın vaat ettiği ama tamamlamayacağını bildiğimiz, bizim iktidarımızda tamamlayacağımız TOKİ’lerde bütün binaların çatısına ve yüzeyine güneş enerjisini biz inşa edeceğiz. . İşte o zaman son bir yılda üç katına çıkmış olan elektrik faturanız var ya gümdür gümdür düşürecek.

Sanayiye yenilenebilir enerji teşviği: Tüm OSB ve sanayinin de yenilenebilir enerji üretmesi ve kullanması için seferberlik başlatacağız. İçinde üretim yaptığı bina, bulunduğu OSB, kullandığı girdi, makine, teçhzat, ulaşım yolları gibi her alanda yeşil ekonomiyle uygun tercihleri kullanması için gereken desteği ve teşvikleri vereceğiz.

Çiftçiye ücretsiz elektrik: 2030 yeşil dönüşüm için mihenk taşı. Bu yedi yıl içinde güneş enerjisi yatırımlarıyla üreteceğimiz enerjinin üçte birini ücretsiz olarak çiftçimize ulaştıracağız. Aynı zamanda yenilenebilir enerji kullanan tarım makinelerini de destekleyeceğiz. Çiftçi için elektrik dert olmaktan çıkacak, maliyetleri düşecek. Daha uygun fiyatlarla sattığı için fiyatlar da düşecek.

İklim hedeflerine uygun finans politikası: Finans politikaları ve düzenlemeleri de iklim hedefleriyle uygun hale getirilecek. G20’de Endonezya’ya kömürden çıkış stratejisi için 20 milyar dolarlık fon sağlandı. Aynı fonlar Türkiye’ye de açık. Temiz yatırım hedefleyen bu fonları biz getireceğiz. Bankalar, kredi verirken, finans sağlarken emek dostu, dijital ve yeşil dönüşüm hedefini gözeten bu yatırımları tercih edecek.

2023’ten başlayarak, iktidarımızın ilk yılında güçlü bir TBMM’de, Yeşil Bütçe Reformu’nu hep birlikte başlatacağız.

Acemoğlu: Tablo negatif ama çözüm var

Massachusetts Teknoloji Enstitüsü‘nde (MIT) öğretim görevlisi olan ekonomist Prof. Dr. Daron Acemoğlu, Böke’den sonra video konferansla toplantıya katılan bir diğer isim oldu. Acemoğlu’nun ifadeleri özetle şöyle:

“Eğitim düzeyi ve eğitim kalitesi çok kötü durumda. Türkiye’den gelen öğrencilerin uluslararası sınavlardan aldığı notlar çok düşük. Ya da Türkiye’deki öğrencilerin üniversiteye gitme, liseden mezun olma oranları Avrupa’ya ya da Güney Amerika‘ya oranla çok düşük.

Teknolojiye yatırım yapmamak, verimsiz büyüme, insan kaynaklarını doğru kullanmamak… Bunun çok net bir sonucu var; düşük verimli istihdam, düşük ücret düzeyi, yoksulluk… Bu yoksulluk problemini çözmek istiyorsak verimliliği artırmak lazım. Türkiye’deki problem bundan da derin. Çünkü olan gelir çok eşitsiz bir şekilde dağılıyor.”

Tablonun çok negatif olduğunu ancak Türkiye’nin geleceğini karamsar görmediğini söyleyen Acemoğlu, “Burada iyimser olacak şeyler de var. En önemlisi Türkiye’nin potansiyelinin çok yüksek olması ve çözümlerin çok açık olması. Bunlar kısa dönemde ekonominin makro ekonomik olarak normalleşmesi. Orta dönemde teknolojiye, bilime yatırım yapılması ve bunu doğru bir kurumsal yapıya oturtmak” dedi.

Kılıçdaroğlu’ndan kapanış konuşması: Lamı cimi yok, bu zorba gidecek

Kapanış konuşması için tekrar kürsüye çıkan ve “Bugün size bu sahneden ana muhalefet partisinin genel başkanı olarak değil, kuracağımız sistemin, büyük güç birliğinin bir parçası olarak sesleniyorum” diyen Kılıçdaroğlu’nun olası iktidarlarında vaat ettiği ana başlıklar şöyle:  :

  • Tek adam rejimi bitecek, yerine liyakata dayalı bir sistem gelecek.
  • İktidarımızın ilk altı ayında halkımıza nefes aldıracak, sonra kalıcı refahı sağlayacağız.
  • İktidarımızın ilk üç yılında Türkiye’ye 100 milyar dolar doğrudan, yatırım fonlarından da 75 milyar dolar yatırım gelecek. Ayrıca Avrupa, Uzak Doğu, Norveç ve Singapur gibi ülke ve bölgelerden, kaynağı belli, temiz ve sürdürülebilir en az 150 milyar dolar yatırım getireceğiz.
  • ‘Kirli sermaye’nin çaldığı 418 milyar hukuk yoluyla geri alacağız.
  • Ücretli çalışanlar için gelir vergisi tarifesi yeniden düzenlenecek.
  • Endüstriyel dönüşüm gerçekleştirilecek; Türkiye’nin uluslararası rekabet gücü artırılacak, Tüm Türkiye üretecek; Marmara ve Ege’den tersine göç teşvik edilecek.
  • İşgücü dönüşümü sağlanacak; eğitimde fırsat eşitliği, yüksek yetenek inşası ve nitelikli işgücüne yatırım yapılacak.
  • Enerji bağımsızlığı önceliğimiz olacak. Gıda bolluğu ve bereketi sağlanacak.
  • Hızlı istihdam artışı ile ilk etapta 3.5 milyon kişi istihdam edilecek. Sürdürülebilir iş edinme programları başlatılacak. Beş yıl içinde 13.5 milyon kişi sürdürülebilir iş edinme programlarına dahil edilecek.
  • Kişi başına düşen milli gelir, 20 bin doların üzerine çıkarılacak.
  • Bağımsız kalması gereken kurumlar bağımsız kalacak.

Türkiye’nin önünde aylar sürecek uzun mücadeleler ve ıstıraplar olduğunu söyleyen CHP lideri, “Korkunç kara progandalar olacak ama sonunda hak ve halk galip gelecek. Lamı, cimi yok, bu zorba gidecek. Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. İktidara geliyoruz, en ufak bir endişeniz olmasın” dedi.

Tarih: 11.12.2022 Okunma: 360