Siirt’in Pervari ilçesinde yaşayan 13 yaşındaki B., kız kardeşi ve akrabalarına, 65 ve 35 yaşındaki iki erkeğin 'tehdit ve şantajla basit ve nitelikli cinsel istismarına maruz' kaldığını anlattıktan sonra suç duyurusunda bulundu.
Psikolog çocuğun ifadelerinin tutarlı olduğunu belirttiği, Pervari Cumhuriyet Başsavcılığının ise 'çocuğun olayı 1 yıl boyunca ailesine ve akrabalarına anlatmadığını, çocuğun iddiasını kanıtlar nitelikte kimsenin görgüsünün ve bilgisinin olmadığını' ifade ederek takipsizlik kararı verdiği ortaya çıktı. Tehdit ve şantajdan yapılan suç duyurusunda henüz bir gelişme yaşanmadı.
Konuyu HDP Siirt Milletvekili ve Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş Meclis’te gündeme getirdi. Beştaş konuya ilişkin verdiği soru önergesinde 'çocuğu istismar eden kişilerin tehdidine maruz kaldığını' belirterek şu soruları sordu:
- “13 yaşındaki bir çocuğun yaşadığı durumu anlatması istismarın yaşandığına delalet değil midir? Neden çocuğun beyanı esas alınmamıştır?
- Çocuğun uğradığı istismar uzman görüşü ve tıbbi raporlar ile sabit olmasına mukabil takipsizlik kararını nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Yargının bu yaklaşımı ile sanık konumundaki tacizciler korunmuş olmuyor mu? Sanıkların korunduğu bir ortamda çocuğun üstün yararı ilkesi ihlal edilmiş olmuyor mu?
- B.’nin sürekli faillerin tehditleri ile yaşamını sürdürmek zorunda bırakılması çocuk hakkı ihlali değil midir? B.’nin yaşamını güven içerisinde geçirmeni sağlamak adına hangi önemler alınacak, hangi çalışmalar yürütülecektir?”
“Annene babana anlatırsan seni öldürürler” tehdidi
Siirt’in Pervari ilçesinde yaşayan 2009 doğumlu B, geçtiğimiz yaz önce 65 yaşındaki akrabası H.T’nin cinsel istismarına maruz kaldığını belirterek suç ihbarında bulundu. İfadesinde H.T’ye yemek götürdüğü sırada istismara uğradığını belirterek şunları söyledi:
“Sürekli özel bölgelerime dokunuyordu. Korkudan kaçamadım. Bir yandan kolumdan tutuyordu bir yandan da anneme babama anlatırsam beni öldüreceklerini söylüyordu. Bana sürekli ‘sakın kimseye anlatma yoksa seni hem ben hem annen baban öldürür’ diyordu. Eve döndüğümde kimseye bir şey anlatmadım. Birçok kez aynı şeyi ve daha uzun süreyle yaptı. Bir gün de akrabalarımızın evindeyken eşi H.T’yi çağırmamı istedi. Odasına çağırmaya gittiğimde zorla elimden tutup yatağa çekmeye çalıştı, dokundu. Elinden kurtulmaya çalışıp odadan kaçtım. Daha sonra durumu anneme, amcama ve teyzeme anlattım. Jandarmaya teyzem ihbar etti. H.T şikâyetten sonra ben ve ablam evdeyken gelip hakaret etti.”Çocuğun annesi de ifadesinde H.T’nin kızını yaklaşık 2 yıl boyunca istismar ettiğini öğrendiğini söyledi.
“Cinsel eylemim olsa diğer kızların da şikayetçi olması gerekirdi”
Şüpheli H.T ise ifadesinde geçtiğimiz yaz çocuğun ailesinin yanında 2 ay kaldığını belirterek, “Ben B’ye kızım gibi davrandım. Ailenin 5 kızı var. B’nin 3 büyük ablası var, ben cinsel yönden böyle bir eylemde bulunmuş olsam diğer kızların da benden şikayetçi olması gerekirdi” ifadesini kullandı. H.T ifadesinde suçlamaları reddederek diğer istismar şüphelisi H.Ş’yi suçladı.
Çocuğa çıplak fotoğrafla şantaj ve tehdit
İfadesinde yine akrabası evli ve 3 çocuklu H.Ş’nin de nitelikli istismarına maruz kaldığını belirten B şunları söyledi:
“H.Ş, H.T’nin yaptıklarını öğrenince onu uyarmış. Ama bu kez de kendisi aynı şeyleri yapmaya başladı. Yine yaz aylarıydı H.Ş beni evine çağırarak bana ‘benimle sevgili olmazsan çıplak fotoğraflarını ailene gösteririm’ şeklinde tehdit etti. Bu fotoğrafları kendi evinde çektiğini söylüyordu. ‘Ben senin evine hiç gelmedim fotoğrafları nasıl çektin’ desem de beni tehdit etmeye devam etti. Daha sonra bana dokundu ve sürekli ‘kimseye söyleme’ diyerek tehdit ediyordu. Bu olay öğlen saatlerinden akşam 17:00'e kadar sürdü. Bunu her gün yapıyordu. Bir keresinde acı hissettim. Bana bu şekilde her dokunduğunda ‘ben seni seviyorum, karımı sevmiyorum. Karımı ikna edeceğim, seninle evleneceğim. Bu olayı kimseye söyleme’ diyordu. Bu olay geçen yaz aylarından domates ektiğimiz zamana kadar sürdü. Beni her seferinde çıplak fotoğraflarımın elinde olduğu ve bunu aileme göstermekle tehdit etti. En son artık eşi köye geldiğinde yapmayı bıraktı. Ben en sonunda bu olayı ablama anlattım. Ablam da annem ve babama anlattı.”
Savcılık: Olayı 1 yıl boyunca ailesine ve akrabalarına anlatmadı, kimsenin görgüsü ve bilgisi yok
Çocuğun ifadesine eşlik eden psikolojik danışman, çocuğun söyledikleri arasında tutarlılık olduğunu belirterek ifadesinin itibar edilir olduğunu belirtti. Ancak Pervari Cumhuriyet Başsavcılığı dosyaya ilişkin verdiği takipsizlik kararında şu ifadeleri kullandı:
“…Mağdurun geçen yaz döneminde başladığını belirttiği şüpheli eylemleri üzerinden bu zamana kadar 1 seneye aşkın zaman geçtiği, bu dönemde mağdurun bu olayları ailesine ya da akrabalarına anlatmadığı ve bu süreçte şüphelinin yanına gidip gelmeye devam ettiği, şüphelinin mağdurun annesinin amcası olmasından dolayı şüpheliyi tanıdığı ve şüphelinin mağdur ve ailesinin yanında yatılı olarak 2 ay kadar kaldığı, bu dönemde mağdurun iddiasını destekler mahiyette herhangi bir kimsenin görgü ve bilgisinin olmadığı, yine mağdur iddiasını desteklemese bile şüpheliden rahatsızlık duyulmasını gerektirecek nitelikte davranışlar gören eden kimsenin olmadığı, Mağdurun ayrıca bu dosya da tanık olarak dinlenen H.Ş hakkında da cinsel istismar iddiasında bulunduğu, Mağdurun her iki dosyada alınan 3 ayrı ifadesinde olayların oluş sırası ve oluşu yönünden çelişkili ifadelerinin bulunduğu, ayrıca savcılık ve kollukta alınan ifadelerine eklemelerde bulunduğu, 2022/518 N. Soruşturma kapsamında mağdur ile Adli Görüşme değerlendirmesinde ve savcılığımızda oluşan kanaatte mağdurun ifadelerinin tutarlılık arz etmediği ve itibar edilebilir nitelikte olmadığı değerlendirilmiş olup, bu kapsamda şüpheli hakkında kamu davası açılmasını gerektirir her türlü şüpheden uzak yeterli şüphe oluşturacak nitelikte somut delil, bulgu elde edilemediği anlaşılmıştır.”
Çocuğun avukatı: Savcılığın kamu davası açması gerekirdi
Çocuğun ve ailenin avukatı Siirt Barosu’ndan Sevgi Toprak ise savcılığın kararına ilişkin euronews’e yaptığı değerlendirmede, “Dosyada isnat edilen suçun işlendiği gösteren yeterli şüphelerin varlığına rağmen savcılık makamı tarafından 5271 sayılı Ceza Muhakemesi kanunun 170. Maddesi uyarınca kamu davası açılması gerekirken kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi hukuka ve Yargıtay içtihatlarına aykırılık teşkil etmektedir. Savcılık makamınca verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın itiraz merci Siirt Sulh Ceza hakimliğince kaldırılması gerekmektedir” ifadesini kullandı.