Kasırga sonrası çekilen görüntülerde devrilmiş araçlar ve battaniyelerle örtülmüş çok sayıda ceset dikkat çekiyor.
Libya'da binlerce insanın ölümüne ve en az 10 bin kişinin de kaybolmasına neden olan Daniel Kasırgası, yıllardır kaos ve bölünmüşlüğün sürdüğü ülkeye vurulan yeni bir darbe oldu.
Yaşanan seller, ülkenin yakın tarihindeki en ölümcül çevre felaketi olarak görülüyor. Yıllarca süren iç savaş ve merkezi bir hükümetin olmayışı, ülkeyi doğal felaketlere karşı daha da savunmasız bir hale getirdi.
Birleşmiş Milletler'e göre Libya henüz bir iklim stratejisi geliştirmemiş tek ülke.
Kuzey Afrika ülkesi, Muammer Kaddafi'nin devirilmesinden bu yana rakip yönetimler arasında bölünmüş durumda.
İki barajın patladığı ülkenin doğusundaki Derne kenti, nehir kenarındaki yerleşim birimlerinin sular altında kalmasıyla büyük bir yıkıma sahne oldu.
Kasırga sonrası çekilen görüntülerde devrilmiş araçlar ve battaniyelerle örtülmüş çok sayıda ceset dikkat çekiyor.
Yıkımın merkez üssü: Derne kenti
Derne'nin büyük bölümü, Libya'nın 20. yüzyılın ilk yarısında İtalyan işgali altındayken inşa edildi. Kent, beyaz sahil evleri ve palmiye bahçeleriyle ünlü.
Ancak Kaddafi'nin 2011'de devrilmesinin ardından radikal grupların merkezi haline geldi. Kent, Mısır hava saldırılarında bombalandı ve daha sonra Haftar'e bağlı güçler tarafından kuşatıldı.
Şehir 2019 yılında Haftar'e bağlı güçler tarafından ele geçirildi.
Ülkenin doğusundaki diğer şehirler gibi, devrimden bu yana yeniden inşa için yatırım görmedi.
Modern altyapısının çoğu Kaddafi döneminde inşa edildi. 1970'lerin ortasında bir Yugoslav şirketi tarafından inşa edilen Wadi Derna barajı da buna dahil.
Londra merkezli Savunma ve Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü'nde Libya konusunda uzman olan Jalel Harchaoui, AP'ye yaptığı açıklamada, "Hafter kente ve halkına şüpheyle bakıyor ve bağımsızlık tanımak konusunda isteksiz davranıyor." diyor.
Örneğin geçen yıl kent için hazırlanan bir yeniden inşa planında Derne'nin yerlileri devre dışı bırakıldı.
İki hükümet, iki başbakan
Libya, her biri farklı ülkeler tarafından desteklenen iki rakip hükümet arasında bölünmüş durumda.
Trablus'ta Başbakan Abdülhamid Dbeibah Libya'nın uluslararası alanda tanınan hükümetine başkanlık ediyor. Trablus hükümetinin en büyük destekçilerinden biri Türkiye.
Bingazi merkezli Başbakan Usame Hamad ise, Halife Haftar tarafından desteklenen doğu yönetimine başkanlık ediyor.
Her iki hükümet selden etkilenen bölgelerde kurtarma çalışmalarına yardım sözü verdi ancak iki yönetim arasında bir işbirliği tecrübesi yok.
Rakip parlamentolar, uluslararası baskılara rağmen birleşmeyi hünüz başaramadı.
Hafter güçleri yaklaşık 3 yıl önce ülkenin başkentini ele geçirmek için Trablus'u kuşattı. Çatışmalarda binlerce kişi öldü.
Hafter Mısır, Rusya, Ürdün ve Birleşik Arap Emirlikleri tarafından desteklenirken, ülkenin batı yönetimi Türkiye, Katar ve İtalya tarafından destekleniyor.
BAE, Mısır ve Türkiye sahadaki kurtarma çalışmalarına destekte bulunuyor. Ancak Salı günü itibarıyla kurtarma operasyonları Derne kentine ulaşmakta zorlanıyordu.
Uluslararası Kriz Grubu'nda Libya analisti olan Claudia Gazzini, AP'ye yaptığı açıklamada, liman kentine giren yolların çoğunun fırtına nedeniyle kesilmiş olması nedeniyle sorunun kısmen lojistik olduğunu söylüyor. Ancak siyasi çekişmeler de bir rol oynuyor.
Gazzini, "Kurtarma ekipleri gibi uluslararası yardımlar Trablus merkezli hükümetten geçmek zorunda. Bu da yardımların en çok etkilenen bölgelere girmesi için gerekli izinlerin rakip yetkililer tarafından onaylanması gerektiği anlamına geliyor." diyor.
Gazzini, Bingazi hükümetinin sorunu tek başına yönetebileceğinden emin olmadığını belirtiyor.
Artan huzursuzluk
Su baskını, ülkedeki atyapı eksikliği ve merkezi bir otoritenin olmayışından kaynaklanan sorunların bir parçası.
Geçtiğimiz ay Libya ve İsrail dışişleri bakanları arasında gizli bir toplantı yapıldığına dair haberlerin çıkmasının ardından Libya genelinde protestolar patlak verdi. Gösteriler Libya eski Dışişleri Bakanı Debibah'ın istifasını isteyen bir harekete dönüştü.
Ağustos ayının başlarında başkentte iki rakip milis gücü arasında çıkan ve en az 45 kişinin ölümüne neden olan çatışmalar, silahlı grupların Libya genelinde sahip olduğu etkiyi hatırlattı.
Libya aynı zamanda, çatışmalardan kaçan Afrikalı göçmenler için önemli bir geçiş noktası haline gelmiş durumda.