Ülkedeki baskıcı rejimden kaçan Belaruslular, yurtdışında da tehditlerin peşlerini bırakmadığını belirterek, çocuklarının vatansız kalması riskine dikkat çekiyor.
Son dört yılda yarım milyondan fazla Belaruslu, otoriter hükümetin siyasi muhaliflerine karşı başlattığı sert baskı nedeniyle ülkelerini terk etti. Ancak birçoğu, yeni hayatlarında da ülkelerindeki baskıcı rejimin tehdit ve yıldırmalarından kurtulamadıklarını belirtiyor.
28 yaşındaki Dziana Maiseyenka bir yıl önce "evdeki kabus" olarak nitelendirediği baskılardan kaçmak için sığındığı Gürcistan’dan Ermenistan’a geçerken, hiçbir uyarı yapılmadan gözaltına alındığını söyledi.
Kendisine, Minsk yetkililerinin hakkında "kitlesel huzursuzluğu organize etmek" suçlamasıyla uluslararası tutuklama emri çıkardığının söylendiğini belirten Maiseyenka, Belarus'a geri dönmenin ne anlama geldiğini gayet iyi bildiğini ifade etti: Babasının benzer suçlamalarla neredeyse üç yıl hapis yattığını belirten Maiseyenka, geçen yıl serbest bırakıldığında ise hemen tekrar tutuklandığını söyledi.
Belarus Devlet Başkanı Aleksandır Lukaşenko’nun önümüzdeki yıl yapılacak seçimlerde yedinci dönemini kazanmak için baskılarını artırdığı bir dönemde, sürgündeki muhalefet liderleri, Lukaşenko’nun yurtdışına kaçan Belaruslular üzerindeki baskıyı artırdığını bildiriyor. Amaç, 2020 seçimleri etrafında patlak veren kitlesel protestoların bir kez daha yaşanmasını engellemek ve yurtdışından gelecek herhangi bir muhalif desteğin de önüne geçmek.
Belaruslu insan hakları grubu Viasna'ya göre, bu geniş çaplı protestoları takip eden dört yılda 65.000’den fazla kişi gözaltına alındı ve bunların birçoğu ciddi şekilde şiddet gördü. Nobel Barış Ödülü sahibi Viasna’nın kurucusu Ales Bialiatski de gözaltına alınanlar arasında.
2020'de Lukaşenko'nun ana rakibi olan ve seçimden bir gün sonra Litvanya'ya kaçan Sviatlana Tsikhanouskaya, Belarus'un yurtdışındaki muhaliflere karşı sistematik bir kampanya başlattığını belirtiyor.
Tsikhanouskaya, Associated Press’e (AP) verdiği bir röportajda, “2025 seçim kampanyası öncesinde, yurtdışındaki Belaruslulara yönelik baskılar muhtemelen daha da artacak çünkü rejim, uluslararası yaptırımların artırılması ve Lukaşenko’nun meşruiyetinin tanınmaması çağrısında bulunanları sindirmeye çalışıyor,” dedi.
Tsikhanouskaya, ofislerinin yurtdışındaki Belaruslulardan ayda yüzlerce talep aldığını ve bu kişilere karşı anavatanlarında açılmış davalar olduğunu belirtti. Ofislerinin, iade taleplerinin yapıldığı en az 15 ülkede müdahalede bulunduğunu ekledi. Diğer göçmenler ise Minsk hükümetinin kimlik belgelerini geçersiz kıldığından veya ülkedeki akrabalarının baskı altına alındığından şikayet ediyor.
Polonya’da sürgünde yaşayan tanınmış muhaliflerden Pavel Latushka da tehditler almaya devam ettiğini ve Polonyalı yetkililerin bu tehditleri soruşturduğunu söyledi. Ayrıca, web sitesinin bir siber saldırıyla hedef alındığını belirterek, saldırı için Lukaşenko hükümetini suçladı.
2021 Tokyo Olimpiyatları’ndan sonra Polonya’dan siyasi sığınma talebinde bulunan Belaruslu sprinter Krystsina Tsimanouskaya da Varşova’dayken tehdit mesajları aldığını söyledi.
Paris Olimpiyatları'nda AP'ye konuşan sporcu, "dışarı çıkarsa karnının deşileceği" gibi tehditler aldığını belirterek, Varşova'daki mahallesinde iki kişinin onu sürekli takip ettiğini fark ettiğini bildirdi: "Ben dışarı çıktığımda onlar da dışarı çıkıyordu. Bu bir tesadüf değildi."
Durumu polise bildirilmesinin ardından takibin sona erdiğini söyleyen Tsimanouskaya, Paris Oyunları'nda Polonyalı takım yetkililerinin, mümkün olduğunca güvenli sporcu köyünde kalmasını tavsiye ettiğinin altını çizdi.
Viasna temsilcisi Pavel Sapelka, Belarus KGB’sinin (Sovyetler Birliği'nin istihbarat ve gizli servisi) diasporaya sızdığını, gözetim ve büyük protestoların videolarını organize ettiğini, ardından ülkede yüzlerce dava açıldığını belirtti.
“Minsk toplu iade talepleri göndermeye başladı, burada mantık çok basit — eğer yurtdışından sadece birkaç kişiyi geri getirebilirlerse, herkes korkar."
'Belarus'a giden yol doğrudan hapishaneye uzanıyor'
Lukaşenko yönetimini eleştiren bağımsız yönetmen Andrei Hniot, geçen yıl Sırbistan’ın başkenti Belgrad'daki havaalanında Belaruslu yetkililerin talebi üzerine vergi kaçakçılığı iddiaları ile Interpol emriyle tutuklandı. Sırp mahkemesi, haziran ayında iadesine karar verdi ancak Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen müdahale etti.
Von der Leyen gönderdiği bir mektupta, Sırp yetkililere Hniot'un davasının "siyasi gerekçeli" olduğu ve Belarus'a iade edilirse "misilleme göreceği" bilgisi verdi.
Şu anda ev hapsinde olup nihai kararı bekleyen Hniot, Belgrad'dan AP'ye verdiği demeçte, "Belarus'a giden yol doğrudan hapishaneye giden bir yol," dedi.
Ağustos ayında İsveç'ten iki anti-Lukaşenko aktivisti siyasi sığınma taleplerinin reddedilmesinin ardından sınır dışı edildi. Belarus'taki protestolara katılan anne ve oğlu, İsveçli yetkililer tarafından Litvanya-Belarus sınırına götürüldü ve Belarus sınır muhafızlarına teslim edildi. Oğlu ise sınırda gözaltına alındı.
İsveç'teki bir Belarus sürgün grubunu temsil eden Zmitser Vaserman, "Belaruslular, Avrupa'nın dayanışmasına sadece sözde değil, fiilen de ihtiyaç duyuyor," dedi.
Vaserman ayrıca, "siyasi nedenlerle zulüm gören Belarus vatandaşlarının sınır dışı edilmesine Avrupa moratoryumu" çağrısında bulundu.
Yurtdışındaki Belarusluların çıkarlarını korumak için muhalefet, Avrupa Birliği (AB) üye devletlerinde, İngiltere, Kanada, Avustralya ve Brezilya'da dahil olmak üzere 24 ülkede "halk elçilikleri" kurdu.
Belaruslu yetkililer buna, bu "halk elçiliklerini" aşırılıkçı gruplar olarak ilan ederek yanıt verdi. Bu gruplarla işbirliği yapmak, yedi yıla kadar hapis ve mal varlığına el konulması ile cezalandırılabiliyor. Bahar aylarında yetkililer, Belarus'ta bir dizi arama ve gözaltı gerçekleştirdi, yurtiçinde ve yurtdışında yüzlerce dava açtı.
Belarus Soruşturma Komitesi sözcüsü Siarhei Kabakovich yaptığı açıklamada, “Resmi olmayan bu aşırılıkçı gruplar, Batılı politikacılar nezdinde ülkemizi itibarsızlaştırmaya yönelik bilgi kampanyaları başlattı,” dedi.
"Sözde elçilikler, Belarus'un ulusal güvenliğine zarar vermeye ve Dışişleri Bakanlığı sistemine bağlı diplomatik misyonları izole etmeye çalışıyor ve yabancı vatandaşlar, kuruluşlar ve hükümetlerle Belaruslu diplomatlar arasındaki tüm temasları engellemeye yönelik tedbirler uyguluyorlar."
Muhalefet lideri Tsikhanouskaya'nın merkezinin bulunduğu Litvanya'nın başkenti Vilnius'ta bu ay birkaç Belaruslu kuruma saldırı düzenlendi. Bir Belarus Ortodoks kilisesi ve Belarus kültür merkezi binasının camları kırıldı ve bir mülteci sığınağına müstehcen mesajlar bırakıldı.
Litvanya Dışişleri Bakanlığı, X'te yaptığı açıklamada, "Belarus toplumuna karşı KGB’nin rehberliğinde gerçekleştirilen bu vandalizm eylemlerini" kınadığını ve sorumluların cezalandırılacağını bildirdi.
Tsikhanouskaya, Lukaşenko rejimini suçlayarak "rejimin sürekli olarak Belarus toplumunda korku ve nefret atmosferi yaratmaya çalıştığını" söyledi.
Vatansızlık riski
Belarus şimdi de vatandaşlarının pasaportlarını ülke içinde yenilemesini şart koşuyor. Bu durum, yeni belgeler almak için ülkelerine dönmekten korkan çok sayıda sürgünü zor bir duruma sokuyor.
Belaruslu insan hakları özel raportörü Anaïs Marin, özellikle yurtdışında doğan çocuklar için durumun endişe verici olduğunu belirtiyor. Belarus'a geri dönemedikleri için çocuklarının vatandaşlıklarını belgeleyemediklerini ve bunun "vatansızlık riski" yaratabileceğini belirtiyor.
Tsikhanouskaya, evlerine dönen çok sayıda Belaruslunun sınırda gözaltını alındığını belirterek, bazılarının zorla kaydedildiği düşünülen "pişmanlık videoları" çektiklerini söyledi.
Varşova Üniversitesi öğrencisi Katsiaryna Mendryk, ağustos ayında gözaltına alınmış ve ardından çektiği bir videoda, "aşırılıkçı faaliyetlere katılmaktan gerçekten pişman olduğunu" ifade etmişti. Bu ay yargılanacak olan Mendryk, yedi yıla kadar hapis cezası ile karşı karşıya.
Ermenistan-Gürcistan sınırında gözaltına alınan Dziana Maiseyenka, beş gün boyunca belirsizlik içinde kaldıktan sonra Gürcistan’ın başkenti Tiflis’e güvenli bir şekilde döndü. Tsikhanouskaya’nın ofisinin onun adına duruma müdahale ettiğini ve Ermenistan'ın iadesine karar vermediğini AP'ye anlattı.
Maiseyenka, kendisinin “şanslı bir istisna” olduğunu söyledi ancak "Belaruslu olmanın ne kadar tehlikeli olduğunu korku içinde fark ettiğini" vurguladı.
“Lukaşenko, herhangi bir vatandaşın kaderinin pamuk ipliğine bağlı olduğunu gösteriyor,” dedi. “Bu, dünyanın neresinde olursa olsun bir Belaruslunun beklenmedik sürprizlere hazırlıklı olması gerektiği anlamına geliyor.”