Af Örgütü: İsrail''in Gazze''de soykırım yaptığına dair yeterli kanıt var

EURONEWS

Uluslararası Af Örgütü'nün son raporunda, İsrail'in işgal altındaki Gazze Şeridi'nde Filistinlilere karşı soykırım yaptığı ve yapmaya devam ettiği sonucuna varmak için 'yeterli dayanağın' bulunduğu belirtildi.

Uluslararası Af Örgütü'nün hazırladığı 'İsrail'in Gazze'deki Filistinlilere Yönelik Soykırımı' başlıklı rapor, 5 Aralık Perşembe günü kurumun resmi internet sitesi üzerinden paylaşıldı.

Raporda, 7 Ekim 2023'te, Hamas'ın İsrail'in güney sınırını aşıp yaklaşık 1.200 kişiyi öldürmesi, 250 insanı rehin alması ve bunu takiben İsrail'in Gazze'yi işgali ele alınıyor.

Bir yılı geride bırakan işgal sürecine ilişkin yapılan çalışmanın, "İsrail'in Gazze'deki Filistinlilere pervasızca, sürekli olarak ve tamamen cezasız bir şekilde cehennemi ve yıkımı yaşattığı belgelediği" söyleniyor.

Raporun, İsrail'in Gazze'deki Filistinlileri "yok etme amacıyla, Soykırım Sözleşmesi uyarınca yasaklanmış eylemler gerçekleştirdiği" iddiasında bulunulurken, bu eylemler arasında "öldürme, bedensel ve ruhsal zarar, Gazze'deki Filistinlilere fiziksel yıkımlarına yol açacak şekilde hesaplanmış yaşam koşullarının kasıtlı olarak dayatılması" yer alıyor.

'Bu bir soykırımdır'

Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Agnes Callamard, "İsrail, aylar geçtikçe Gazze'deki Filistinlilere insan hakları ve onuruna layık olmayan alt-insan bir grup olarak davranarak onları fiziksel olarak yok etme niyetini gösteriyor,” dedi.

Callamard, "Korkunç bulgularımız uluslararası toplum için bir uyarı niteliğinde olmalı. Bu bir soykırımdır. Hemen durmalı," dedi.

İsrail'e silah ihraç eden devletlerin "soykırımı önleme yükümlülüklerini ihlal ettiklerini" belirten Genel Sekreter, "İsrail üzerinde nüfuz sahibi olan tüm devletler, özellikle ABD ve Almanya gibi kilit silah tedarikçileri, aynı zamanda diğer AB üye ülkeleri, İngiltere ve diğerleri, İsrail'in Gazze'deki Filistinlilere yönelik vahşetini derhal sona erdirmek için şimdi harekete geçmelidir," çağrısında bulunuyor.

Raporda, Gazze'de, özellikle şeridin kuzey kısmında, son iki aylık süreçte kuşatma altındaki nüfusun açlık, yerinden edilme ve yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu, insani yardımlara yönelik boğucu kısıtlamaların daha da şiddetlendiği vurgulanıyor.

"İsrail, felaket düzeyindeki insani durum hakkındaki sayısız uyarıya ve Uluslararası Adalet Divanı'nın (UAD) İsrail'e Gazze'deki sivillere insani yardım sağlanmasını mümkün kılmak için derhal önlemler almasını emreden yasal olarak bağlayıcı kararlarına rağmen bunu yapmaya devam etti."

'İsrail'in amacı Filistinlilerin yok edilmesidir'

Kurumun, İsrail'in Gazze'deki eylemlerini yakından ve bütünsel olarak incelediği, olayların tekrarlanmalarını ve eş zamanlı olarak meydana gelmelerini ve hem anında etkilerini hem de kümülatif ve karşılıklı olarak güçlendirici sonuçlarını hesaba kattığı belirtiliyor.

Ayrıca, zaman içinde can kayıplarının ve yıkımın ölçeğini ve ciddiyetini değerlendirdiği, yetkililerin kamuoyuna yaptığı açıklamaların analiz edildiği, yasaklanmış eylemlerin genellikle ilk etapta savaş çabalarından sorumlu üst düzey yetkililer tarafından duyurulduğu veya talep edildiği söyleniyor.

Callamard, "Bu eylemlerin gerçekleştirildiği mevcut mülksüzleştirme, apartheid ve hukuka aykırı askeri işgal bağlamını hesaba kattığımızda, yalnızca bir makul sonuca varabiliriz: İsrail'in amacı, ister Hamas'ı yok etme askeri hedefine paralel olarak, isterse bu hedefe ulaşmanın bir yolu olarak olsun, Gazze'deki Filistinlilerin fiziksel olarak yok edilmesidir," dedi.

Apartheid, Güney Afrika’da 1948-1994 yılları arasında uygulanan, yasal olarak ırk ayrımcılığını ve beyaz üstünlüğünü esas alan bir sistemdi.

“Hamas ve diğer silahlı grupların 7 Ekim 2023'te İsraillilere ve diğer uyruklu mağdurlara karşı işlediği, kasıtlı toplu katliamlar ve rehin alma gibi vahşet suçları, İsrail'in Gazze'deki Filistinlilere yönelik soykırımını asla haklı çıkaramaz," diye ekledi.

Uluslararası Af Örgütü'nün raporu, 7 Ekim 2023 ile Temmuz 2024'ün başı arasındaki dokuz aylık dönemde, İsrail'in Gazze'deki ihlallerini ayrıntılı olarak ele alıyor.

Kurum, Filistinli mağdurlar ve tanıklar, Gazze'deki yerel yetkililer, sağlık çalışanları da dahil olmak üzere 212 kişiyle görüştü, saha çalışması yaptı ve uydu görüntüleri de dahil olmak üzere kapsamlı bir görsel kanıt yelpazesini analiz ediyor.

Ayrıca üst düzey İsrail hükümet ve askeri yetkililerinin ve resmi İsrail organlarının açıklamalarını da irdelediği, bulguların birçok kez İsrail yetkilileriyle paylaştığı ancak herhangi bir yanıtın alınmadığı belirtiliyor.

Raporda, İsrail'in 7 Ekim 2024'e kadarki süreçte, 13.300'den fazla çocuk da dahil olmak üzere 42.000'den fazla Filistinliyi öldürdüğü, 97.000'den fazla kişiyi yaraladığı; bunların çoğunun doğrudan veya kasıtlı olarak ayrım gözetmeyen saldırılarda gerçekleştiği ve çok sayıda insandan oluşan bazı ailelerin tamamen yok olduğunun altı çiziliyor.

Uluslararası Af Örgütü'ne açıklamalarda bulunan Gazzeli Muhammed, Mart 2024'te ailesiyle birlikte Deyr El Balah'ı terk etmek zorunda kaldığını anlatıyor:

“Burada kıyamet kopuyor gibi... Çocuklarınızı böceklerden, sıcaktan korumak zorundasınız ve temiz su yok, tuvalet yok, tüm bunlar olurken bombalama hiç durmuyor. Burada insan olmadığınızı hissediyorsunuz.”  

Uluslararası Af Örgütü tarafından belgelenen hukuka aykırı eylemlerin çoğu, yetkililerin bunların uygulanmasını talep etmesinden sonra gerçekleşti. Örgüt, 7 Ekim 2023 ile 30 Haziran 2024 arasında İsrail hükümeti ve askeri yetkilileri ve diğerleri tarafından yayınlanan ve Filistinlileri insanlıktan çıkaran, onlara karşı soykırım eylemleri veya diğer suçları talep eden veya haklı gösteren 102 açıklamayı inceledi. 

Bunlardan, Uluslararası Af Örgütü, saldırıyı yönetmekle görevli üst düzey yetkililer tarafından soykırım eylemlerini çağıran veya haklı çıkaran, soykırım niyetinin doğrudan kanıtını sunan 22 ifade tespit etti.

Bu dil, sahadaki İsrail askerleri de dahil olmak üzere, sık sık tekrarlandı; Uluslararası Af Örgütü tarafından doğrulanan, askerlerin Gazze'yi "silme" veya yaşanmaz hale getirme çağrıları yaptığını ve Filistinli evlerin, camilerin, okulların ve üniversitelerin yıkımını kutladığını gösteren görsel-işitsel içerikler buna kanıt olarak sunuldu.

7 Ekim 2023 ile 20 Nisan 2024 tarihleri ​​arasında 141'i çocuk olmak üzere en az 334 sivilin ölümüne ve yüzlercesinin yaralanmasına neden olan 15 hava saldırısına ilişkin yürüttüğü soruşturmaların sonuçlarının incelendiği, Gazze'deki Filistinlileri öldürme ve onlara ciddi zihinsel ve bedensel zarar vermeye dayalı soykırım eylemlerinin belgelendiği belirtildi.

Uluslararası Af Örgütü, bu saldırılardan herhangi birinin askeri bir hedefe yönelik olduğuna dair hiçbir kanıtın bulunamadığını açıkladı.

Örnek bir olayda, 20 Nisan 2024'te İsrail hava saldırısında, Refah'ın doğusundaki El-Ceyne mahallesinde Abdelal ailesinin evi yıkılmış, 16'sı çocuk olmak üzere üç kuşak Filistinli, uykudayken öldürülmüştü.  

Bunlar İsrail'in hava saldırılarının sadece bir kısmını temsil etse de, sivillere ve onlara ait mülklere yönelik tekrarlanan saldırıların veya kasıtlı olarak ayrım gözetmeyen eylemlerin daha geniş bir örüntüsünün göstergesiydi.

Saldırıların ayrıca sivil nüfus arasında çok yüksek sayıda ölüm ve yaralanmaya neden olacak şekilde tasarlanmış şekillerde gerçekleştirildiğinin altı çizildi.

Agnes Callamard, "Uluslararası toplumun bir yıldan uzun süredir İsrail'e Gazze'deki vahşetini sona erdirmesi için baskı yapmaması, önce ateşkes çağrılarını geciktirmesi ve ardından silah transferine devam etmesi, kolektif vicdanımızda bir lekedir ve öyle kalacaktır," dedi.  

“Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) Başbakan Benjamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant için geçen ay çıkardığı savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar nedeniyle tutuklama emirleri, mağdurlar için uzun zamandır beklenen adaletin sağlanması konusunda gerçek bir umut sunuyor. Devletler, ICC tarafından aranan kişileri tutuklayıp teslim ederek mahkemenin kararına ve evrensel uluslararası hukuk ilkelerine saygılarını göstermelidir," diye ekledi.

Tarih: 10.12.2024 Okunma: 23