Medya ombudsmanı Bildirici: ''Henüz işlenmemiş suça talimat verilmesi gözdağından başka ne olabilir?''

EURONEWS

Medya ombudsmanı Faruk Bildirici, Barış Pehlivan'ın yaptığı görüşmeyi içeren ve Suat Toktaş'ın tutuklanmasına neden olan ses kaydına ilişkin olarak, 'Etik olarak izin alması gerekirdi,' dedi.

27 Ocak Pazartesi günü İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, düzenlediği basın toplantısında İBB, Esenyurt ve Beşiktaş belediyeleri ve kendisi hakkında yürütülen bazı soruşturmalara atanan Satılmış Büyükcanayakın isimli bir bilirkişinin adını duyurdu.

Toplantının ardından Büyükcanayakın'a hakkındaki iddialar nedeniyle 'cevap hakkı' doğduğu için Halk TV'den gazeteci Barış Pehlivan bilirkişi ile görüştü. Ardından bu görüşmede alınan ses kaydı Halk TV'de yayınlandı.

İmamoğlu, bu bilirkişinin atandığı İBB, Esenyurt ve Beşiktaş ile kendisi hakkındaki soruşturmalarda ağırlıklı olarak kendi taraflarına yönelik aleyhte rapor hazırladığını iddia ediyordu.

Barış Pehlivan da iddiaların muhatabı olan bilirkişi ile görüştü ve bu görüşmenin ses kaydının Halk TV ekranlarında yayınlanmasının ardından aynı gün içinde emniyete götürüldü.

Pehlivan'ın ifadesinin ardından ses kaydının yayınlama sürecinin incelenmesiyle, Halk TV program müdürü Kürşad Oğuz, Halk TV Sorumlu Müdürü Serhan Asker, gazeteci Seda Selek ile Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş isimleri soruşturmaya dahil edildi.

Yapılan inceleme sonucunda, Kürşad Oğuz, Serhan Asker, Seda Selek ile Barış Pehlivan, çarşamba günü 'bilirkişi soruşturması' kapsamında adli kontrol şartı ve yurt dışı çıkış yasağıyla serbest bırakıldı.

Ancak Suat Toktaş, "kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması" ile "bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs" suçlamalarından tutuklu yargılanmak üzere cezaevine gönderildi.

Toktaş savunmasında, "Herhangi bir hukuk temeline dayanmayan saçma sapan bir iddia ile suçlanıyorum. Biz cevap hakkı vererek doğru bir gazetecilik yaptık. Hangi görüşte olursa olsun suçlama yöneltilen kişiye ulaşıp söz hakkı verilmiştir. Tamamen habercilik faaliyeti ve refleksidir," diye konuştu.

Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) rakamlarına göre, Ocak 2025 itibarıyla ülkede 37 gazeteci tutuklu bulunurken, dört gazeteci ise ev hapsinde bulunuyor.

Türkiye, basın özgürlüğünü savunan Fransa merkezli uluslararası sivil toplum kuruluşu olan Sınır Tanımayan Gazeteciler'in (Reporters sans frontières - RSF) 2024 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde 180 ülke arasında Filistin'in bir basamak altında, 158. sırada yer alıyor.

Halk TV yayını henüz yapılmamışken emniyete talimat verildi

Basın toplantısında bilirkişiye yönelik yaptığı açıklamaların hemen ardından İmamoğlu hakkında "kamu davalarında görevli bilirkişilerden biri olan şahsı hedef gösterdiği" gerekçesiyle soruşturma başlatıldı.

Basın toplantısının sonunda gazetecilerin sorularını yanıtlayan İmamoğlu bilirkişiye dair başka bir bilgi olup olmadığına dair soruya, "Sizin gibi maharetli gazeteciler, sayın bilirkişi hakkında çok daha detaylı bilgilere ulaşacaktır. Birkaç tüyo da verdim zaten," ifadelerini kullanmıştı.

Son gelişmeler ışığında Euronews Türkçe'ye konuyu değerlendiren medya ombudsmanı Faruk Bildirici, savcılığın soruşturma açıldığına dair duyuru metnindeki emniyete verilen "medya talimatına" dikkat çekti.

Başsavcılığın soruşturma açıklamasında, "Yazılı ve görsel medyada bu yönde söylemlerde bulunanlar için gerekli tespitin yapılarak soruşturma başlatılması için İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne talimat verilmiştir," denildi.

Faruk Bildirici, "işlenmemiş bir suça talimat verildiğini ve bunun gözdağı anlamına" geldiği söyleyerek "Önden kurban aranıyordu," değerlendirmesini yapıyor.

"Tüm bu yapılanlar eleştirel medyaya bir gözdağı verme çabası. [Eleştirel medyaya] yönelik bir saldırı olduğunu gösteriyor. Basın toplantısı daha bitmeden İmamoğlu'na soruşturma açtılar. Ama o açıklamada bir cümle daha vardı. Emniyete bu söylemlerde bulunan medyayla ilgili soruşturma açılması için talimat verildiği yazıyordu. Oysa, o sırada o söylemde bulunan kimse yoktu. Yani Barış Pehlivan'ın bu bilirkişi ile konuşması da yoktu ortada. Düşünsenize, bir savcı henüz işlenmemiş bir suç için nasıl böyle bir şey yayımlayabilir? Bunun gözdağından başka ne anlamı olabilir?"

'Ses kaydı için izin alınması gerekirdi'

Barış Pehlivan'ın bilirkişi ile yaptığı görüşmenin bir gazetecilik faaliyeti olduğunun altını çizen Faruk Bildirici, "Bir siyasetçi bir bilirkişiyi suçluyor. Onunla ilgili bir takım suçlamalar da bulunuyor. Dolayısıyla karşı tarafın arayıp görüşünü almak, onun yanıtını almak, cevap hakkını almak gerçekten bir gazetecik faaliyetidir," diye konuşuyor.

Bildirici aynı zamanda Barış Pehlivan'ın bilirkişi ile yaptığı görüşmedeki ses kaydında etik ilkeler çerçevesinde izin alınması gerektiğini belirtiyor.

"Kendi içlerindeki editoryal sürecin nasıl işlediğini bilemiyorum. Oradaki mekanizmanın nasıl işlediğini arkadaşların ifadelerinden görüyoruz. Barış Pehlivan'ın bilirkişiyle konuşmasının gazeteciliğin gereği ve haber değeri olduğunu düşünüyorum. Ama ses kaydı konusunda izin alması gerekirdi etik olarak. Bunu da eklemeden geçemem."

Mesleki dayanışma tartışmaları

Euronews Türkçe'ye yaptığı değerlendirmede Faruk Bildirici, Halk TV çalışanlarına yönelik sorgulamalar süresinde yapılan tartışmalara ilişkin olarak birincil önceliğin dayanışma olduğunu vurguluyor.

Bildirici, "Eleştirel gazeteciliğin, bağımsız gazeteciliğin böylesine saldırı altında olduğu bir dönemde, biz gazetecilerin mesleki dayanışma içinde olması gerek. Burada tabi ki yanlışlardan dersler çıkaracağız kendi aramızda bunları konuşacağız. Ama şu anda asıl yapmamız gereken mesleki dayanışma," sözleriyle konuşmasını noktaladı.

Sözcü TV sunucusu Fatih Portakal'ın Barış Pehlivan'ın gözaltına alınmasına ilişkin olarak şu ifadeleri kullanmıştı:"Şunun tespitini yapmak gerekiyor. Barış Pehlivan'ın yaptığı doğru muydu, hayır doğru değildi. Barış çok iyi bir gazeteci olabilir, dosya habercisi olabilir ama o bilirkişiyle yaptığı konuşma, onu etrafındakilere dinletsin. O kişinin 'ben Halk TV'ye çıkmak istemiyorum, yayınlanmasını istemiyorum' cümlesi dahi, hatta alenen dinlendiği yerde adresini sorması ve bunu daha sonra nasıl bir editoryal masaları var bilmiyorum ama bunu istemeyen bir kişinin, yani kayda alınmasını, yayınlanmasını istemeyen bir kişinin söylemi üzerine eğer bunu yayınlıyorsanız bu bir hata."

"Her şeyden önce gazetecilik etiği açısından bunu yapmamanız gerekir. Barış’ı bu konuda eleştirebilirim. Eleştirme hakkına da sahip olduğumu düşünüyorum, bilgim ve tecrübe olarak."

Halk TV sunucularından Şule Aydın da Portakal'a şu sözlerle yanıt vermişti: "Fatih Portakal tehdit edildiğinde bu ülkedeki herkes, izleyeni ve gazeteciler de omuz omuza olmuştu. Fatih Bey ekranda az önce uzun uzun gazetecilik dersi verdi."

"Fatih Bey, siz ilk daha iktidarın sopasıyla karşılaştığınızda, bunu onayladığım için söylemiyorum, o gün de karşısında olmuştuk bugün de karşısındayız. Size ve tüm gazetecilere yapılan her şeyde. Gazeteci olarak iktidarın sopasıyla karşılaştığınızda çok uzun süre ekrandan çekildiniz."

"Onun gazeteciliğini tartışmaya açan siz, evinizdeyken, ekranda değilken o gazeteci cezaevine giriyordu. Gazetecilik yapmaya devam ediyordu. Birine gazetecilik ilkelerinden bahsederken önce yaptığınız gazeteciliğe bakacasınız. Ama siz o yerde değilsiniz."

Tarih: 31.01.2025 Okunma: 87