ETNİK VE DİNİ ÇATIŞMALARI KÖRÜKLEMEK, Hakan Yılmaz Çebi

GENEL HABERLER Misafir Yazar - 18.02.2009

(Dünden devam)
Kitabın İsrail'i konu edinen 8. bölümünde, Oded Yinon'un Dünya Siyonist Örgütü'nün yayın organı olan Kivunim dergisinde 1982  yılında yayınlanan raporda yazılanlar, İsrail'in "Nil'den Fırat'a" uzanan coğrafya üzerindeki yayılmacı hedeflerini ve bunun için kullanılması düşünülen yöntemi ortaya koyuyordu.  Kullanılması  düşünülen, daha doğrusu kullanılan  yöntem, bölge ülkelerindeki etnik ve dini çatışmaları körüklemekti.  Böylece bu ülkelerin bölünüp parçalanması ve İsrail işgaline hazırlanması öngörülüyordu.  Yinon, Irak'ın geleceği hakkında ise şu kehanette bulunmuştur.
 "Irak etnik ve mezhebi temeller üzerine bölünecektir; kuzeyde bir Kürt Devleti, ortada bir Sünni ve güneyde Şii devleti." Evet bu plan uygulamaya konulmuş ve Irak fiilen  üçe bölünmüştür.
 İsrail, Kürt ayaklanmasını, yalnızca Bağdat rejimine karşı bir koz olarak kullanmayı düşünmüyordu. Bunun da ötesinde, İsrailllilerin  aklında, tüm Ortadoğu'yu  kapsayan hegemonya hesaplarına uygun olarak, bir Kürt devleti kurulması  hedefi vardı. Hem de bu Kürt devletinin, Türkiye'nin bir bölümünü kapsaması hedefleniyordu. Öyle ki, 1983 yılında İsrail Dışişleri Bakanı Yitzshak Şamir Türkiye'nin Kuzey Irak'ta gerçekleştirdiği sınır ötesi harekat ile ilgili olarak görüşlerini soran Brüksel'deki gazetecilere  verdiği cevapta: Türkiye'yi "Kürdistan'ı işgal  altında tutan devletlerdin biri" olarak tanımlamış ve şöyle devam etmişti: "Ama  bu işgalci devletler hiçbir şey dinlemedikleri için, Kürt halkının bağımsızlık mücadelesi  bir türlü sonuca ulaşamamaktadır.
 Kısacası Ortadoğu'da bir "Kürdistan"  yaratmak, İsrail'in  geleneksel hedefleri arasında yer alıyordu. Bu hedef, Oded Yinon'un  "Irak'ın  Kuzey'inde bir Kürt devleti" öngören satırlarının yazılışından yaklaşık 10 yıl sonra gerçekleşmeye başladı; Körfez Savaşı, İsrail'e, Kürt kartını daha iyi oynama fırsatı verecekti.
 İsrail ve GAP (Gap'ı gapacaklar!..)
 İsrail'in su vizyonunun yalnızca bir kanadını oluşturan Nil nehri, "Vaadedilmiş Topraklar"ın yalnızca  güneybatı sınırını oluşturmaktadır. Bu haritanın kuzeydoğu sınırı, Türkiye'yi  çok yakından ilgilendiren  Fırat nehri tarafından çiziliyor. İsrail'in Fırat ile ilgisine baktığımızda ise, Nil'dekine benzer bir durumla karşılaşmak mümkün...
 İsrail, Nil'in musluğunu kontrol etmek için Etiyopya ile ittifak kurdu ve Etiyopya'nın baraj inşa projelerine destek oldu. Benzer bir strateji, İsrail'in Fırat'ın musluğunu elinde bulunduran Türkiye'ye yakınlaşmasında ve özellikle de Türkiye'nın Fırat üzerindeki denetimini artıracak  olan GAP projesine gösterdiği ilgi ortaya çıkmakta.
 İsrail GAP ile uzun süredir ilgileniyor. Bu projenin bölge ülkelerinin baskıları nedeniyle Dünya Bankası tarafından finanse edilmeyişi,  İsrail'in çeşitli finansman ve teknoloji aktarımı teklifleri ile Türkiye'nin önüne çıkmasını sağladı. İsrail GAP'a ilgisini bölgede arazi alımlarıyla gösterdi ve "tarımsal  işbirliği" adı altında birçok İsrailli  uzman bölgeyi ziyaret etti. Tarımsal işbirliğinin üzerinde ısrarla duran İsrailli uzmanlar Türk Tarım Bakanlığı'nda bir "İsrail masası" kurulması talebinde bile bulundular. İsrail'in bu teklifi, GAP'ın başarısı için İsrail'in elinde önemli bir bilgi birikimi olduğunu öne süren İshak Alaton tarafından da tekrar edildi.
 İsrailliler GAP'la ilgili bütün gelişmelere açık olduklarını 1993 yılında  Gaziantep Ticaret Odası'nı ziyaretlerinde de belirtmişlerdi. 20 kişilik İsrailli grup GAP'la ilgili bu ziyaretlerinden çok olumlu sonuçlar aldıklarını da söylemişlerdi. İsrail daha sonra kendi Tarım Bakanlığı'nda GAP'ın ön fizibilite çalışmaları için 300 bin dolar tahsis ettiğini bildirdi. Ayrıca Türkiye'deki devlet çiftliklerinin özelleştirilmesi çalışmalarında, İsrail Tarım Bakanlığı   yine işbirliği önerdi. Milliyet'in 13 Haziran 1995 tarihli  GAP'a Uluslar arası İlgi Artıyor" başlıklı  haberinde İsrail'in GAP'a  yaptığı yatırımları konu edilmişti. Habere göre NAAN (İsrail Sulama Sistemleri) ve NETAFIM (İsrail Sulama Firması) adlı İsrail  şirketleri GAP'a kredi sağlama yarışına girdiler. İsrail'in dünyaca ünlü ziraat firmaları olan Cargill, Continental Grain, Philip Brothers, Mark Rich'in temsilcileri de GAP bölgesinde incemelerde bulundular. Ocak 1996'da  GAP İdaresi Başkanı Olcay Ünver'in İsrailli yetkililerle GAP projesinin birlikte hızlandırılması konusunda yaptığı toplantıda  İsrail'in GAP'tan beklentileri  açıkca gözlemlendi..  İsrail'in projeye ortak olabilme çabaları, Türkiye-İsrail ikili görüşmelerinin hemen önemli bir gündem  maddesini oluşturuyor.
 İsrail'in eski Ankara Büyükelçisi David Granit  de İsrail'in tarımsal işbirliğine hazır olduğunu belirtiyor, İsrail'in  sulama ve deniz suyunu kullanılır hale getirme teknolojisindeki üstünlüğü sayesinde "GAP gibi bilinçli bir bölgesel planlamayı öngören, yöre halkına refah getirecek bir projeye tam destek veriyoruz."
 İsrail'in  bir sonraki Büyükelçisi Zvi Elpeleg de GAP hayranlarındandı. "İsrail'in suya ihtiyacı olduğunu, Türkiye'nin ise su açısından şanslı bir ülke olduğunu" belirten  Elpeleg "gelişmiş  bir sulama sisteminin kurulması ve bunun tarımda kullanılması  durumunda GAP bölgesinin  Kaliforniya olacağını" da öne sürmüştür.
 Türkiye  ziyareti sırasında GAP projesini yerinde gören İsrail Cumhurbaşkanı  Ezer Weizmann'ın da projeye İsrail'in katılımını  önermişti. Basındaki haberlere göre, "Fırat Nehri üzerine 21 adet baraj yapımını öngören bu entegre Tarım Sanayi projesi, Weizmann'ı çok etkilemişti.
 Öte yandan, "Mossad hesabına çalışan işadamı" olarak tanınan Shaul Eisenberg de GAP'ta yatırım yapmaya hazırlanıyordu.
 Eisenberg'in varlığı ile gündeme gelen "Mossad bağlantısı,  İsrail'in "tarımsal işbirliği"  kavramı  ile daha da güçleniyordu. Çünkü "tarımsal  işbirliği" görüntüsü, Mossad'ın  üçüncü ülkelerle kurduğu bağlantıların kamuflajı olmuştu her zaman. Eski Mossad ajanı Victor Ostrovsky, "Mossad, diğer bütün Afrika ülkelerinde olduğu gibi Güney Afrika'ya da askeri danışmanlar, Tarım uzmanları ya da diplomat görüntüsü altında ajanlarını yerleştirdi" diye yazarken buna dikkat çekiyordu.
Güneydoğu İsrailli Turist (!) Kaynıyor...
 
Bu durumda, İsrail'in Türkiye'ye önerdiği "tarımsal  işbirliği" teklifi hakkında da ihtiyatlı olmak gerekiyordu. Bu işbirliği çerçevesinde gönderilecek "Tarım uzmanlarının gerçek misyonları çok daha farklı olabilirdi çünkü. İsrailliler, Latin Amerika'daki terörist grupları ya da uyuşturucu baronlarını desteklerden de "tarımsal işbirliği" yaptıklarını söylemişlerdi. Aynısının Güneydoğu'da da yaşanması muhtemeldi. Nitekim Milli Güvenlik Kurulu'nun Güneydoğu'daki gizli ajan trafiğinin yoğunlaştığına  dikkat çekmesi ve  Güneydoğu'yu çok sayıda İsrailli  "turist"in ziyaret etmesi, ister istemez mide bulandırıyordu.
 Peki  GAP'ın  nesi İsraillileri bu kadar cezbediyordu? Ekonomik çıkarların dışında, GAP'a gösterilen bu İsrail ve Mossad ilgisinin ne gibi bir stratejik anlamı olabilirdi?
 Bu stratejik anlamı görmek, özellikle Nil'deki durum hatırlandığında, zor değil. İsrail, nasıl Etiyopya'yı  Nil sularını kontrol etmek için bir "kilit" olarak gördüyse, Fırat sularını kontrol etmek için de Türkiye'ye ve GAP projesine yanaşmakta. İsrail, Fırat'ın aşağısındaki ülkelerle, yani önce Suriye sonra da Irak'la muhtemel  bir çatışmaya girdiğinde, Türkiye'yi kendi safına çekerek  bu ülkelere giden suyun musluğunu kısmayı planlamakta.
 İsrail'in su konusundaki gerginliği artırıcı yönde izlediği politikalar da bu amaca matuftur. Yahudi Devleti, hem su konusunda hem de siyasi konularda  bölgedeki en "revizyonist"  devlet olarak, Türkiye'nin komşularıyla arasındaki su krizinin mümkün olduğunca büyümesini ve böylece bir "su kartı"nın daima gündemde olmasını istemektedir.
(Devam edecek)

Arşiv
Tarih: 18.02.2009 Okunma: 796

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?