DURMAK YOK, ŞAK ŞAK ŞAK... Oğuz Türkü

GENEL HABERLER Misafir Yazar - 05.03.2009

   

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dün Isparta’ daydı. Toplu açılış törenleri gerçekleştirmek için ve de AKP seçim mitinginde bulunmak için. Gelmeden bir gün evvel, Isparta yerel kanalındaki haber dikkatimi çekti, günlük çalışan vasıfsız isçiler, artık evlerine ekmek götüremediklerini söylüyorlardı. Bir de “günlük olarak orada ya da burada çalışmak istemiyoruz, düzenli bir iş istiyoruz” diyorlardı.

Onların haline bakınca, üzüldüm hem de çok üzüldüm. Yaşları elliye dayanmış, üç beş kişiydiler. Dedim ki, onların da bir hikâyesi var. Belki aile açısından, belki yoksulluktan, okuyamamışlar ve bir yerlere gelememişler. Şimdi de iş bulabilmek için isyan ediyorlar. Çok fazla bir şey istemiyorlar, “evime ekmek götürebileyim yeter diyor” o garip amcalarım… derken o haber geçiyor, onlar kendi hikayeleriyle kalıyorlar…

Diğer haber de ilginç, Başbakanın ertesi gün açılışını yapacağı TOKİ çalışanları isyan ediyorlar, maaşlarını alamadıkları için. Diyor ki, çalışanlardan birisi

  • Başbakana sesleniyorum, burayı yaptırması güzel, gelip açılışını yapması da güzel ama bizim paramızı verin.

Ne kadar güzel özetledi durumu o işçi. Derken Başbakan Isparta’ ya geliyor. Ne gelmek(!) 13.00 de başlaması gereken miting biraz(!) gecikiyor. Yarım saat mi? değil. Bir saat mi? değil…  Tam, tam, tam 3 saat gecikiyor, Başbakan. Evet, 3 saat boyunca o kadar insan ayakta bekliyor, Başbakan gelecek diye. 3 saat sonra Başbakan geliyor, alkış kıyamet.

Saat 13.00 e dönüyorum, kalabalık yavaş yavaş toplanırken. Mitingi düzenleyen görevliler, bayanların ön tarafta durmasını istiyorlar. Yani, haremlik selamlık bir düzen. Ne kadar hoş, ama…

Bir başka soru takılıyor aklıma. Başbakan Isparta’ ya  ya da başka bir ile bu aralar ne olarak gidiyor? Parti başkanı olarak mı, Başbakan olarak mı? Parti başkanı olarak elbette, kendi partisinin icraatlarını anlatacak, halktan oy isteyecek. O zaman neden devletin imkânları kullanılıyor, anlamış değilim. Bu ayrımı yapmalıyız, diye düşünüyorum.

Diğer bir konu da, Isparta belediye başkanı Hasan Balaman çıkıyor kürsüye. Yaptıklarını ve yapacaklarını anlatıyor, buraya kadar güzel. Siyaset bu zaten. Fakat, şunları sıralıyor, Balaman. Çöpleri artık şehir merkezine dökmüyoruz, şehir dışına götürdük ve belediyemizin kasasından beş kuruş para çıkmadı… suyumuzu değiştirdik işte falanca yerden getiriyoruz, belediyemizin kasasından beş kuruş para çıkmadı… diye yaptıklarını sayıyor ve belediyenin kasasından beş kuruş para çıkmamış. Nerden çıkmış, ANKARA’ dan. Adalet Bakanının sözleri aklıma geliyor, “belediye iktidarla aynı değilse işi zor”…

Fakat, halk ya siyasetçileri baş tacı eden, halk ya onları bağrına basan, halk ya sandığa giden. İşte o halk; doğruyu, yanlışı da kendine yapıyor.  Çünkü; onları orada 3 saat bekleten Başbakana “beni neden burada ayakta bekletiyorsun, diyen yok” en azından medeni bir ülkede 1 saat sonra orada kimse kalmazdı, tepki için. Gene aynı kişiler, belediyemizin kasasından beş kuruş para çıkmadı diyen başkana da , “e o zaman belediyenin parası nereye gidiyor” demeliydi. Bu sadece AKP için geçerli değil, elbette. Seçilenler, hiçbir zaman benden, senden, ondan üstün değil, en azından ilah değil. Her dediklerini kabul etmek, her yaptıklarını onaylamak zorunda değiliz. Karşı çıkmama kültürü yerleştiriliyor, halka. Oysa ki, yapılanları sorguladığın zaman, gerçekten düşünen, üreten bir varlık olursun…

Bu olayla birlikte geçmişi hatırlıyorum,

Köy enstitülerini ziyarete İsmet İnönü gidiyor. İsmet İnönü zamanın Cumhurbaşkanı ve ziyareti sırasında kendisine özel yemek çıkarılıyor. Ne mi oluyor? Öğrenciler buna tepki gösteriyor. Evet evet, Cumhurbaşkanına özel yemek çıkarılması, öğrencileri rahatsız ediyor. Nasıl ona ayrı yemek çıkarılır diye tepkilerini gösteriyorlar. Oysa şimdi, küfür edebilen bir siyasetçiyi bile, 3 saat ayakta bekleyip, geldiğinde şak şak şak…



Arşiv

Tarih: 05.03.2009 Okunma: 801

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

Osman Yıldız

10.02.2009 - 09:17

İsmail bey Uzun zamandır yoğunluktan yazılarınıza da bakamıyordum. Sabah sabah şen bir kahkaha attırdınız bana. Bugün misafir köşeye yazı yazsam mı diye düşünüyordum. Umarım siz yazarsınız benim yerime. Şu yardımlar için koparılan fırtınayı yazın. Yazında siz nasıl bakıyorsunuz görelim. Saygılarımla

OĞUZ TÜRKÜ

10.02.2009 - 14:57

tek bi soru işareti var aklımda, ülkeye ve bizlere yapmadığını bırakmayan bir partidir akp... 1919 da Mustafa Kemal, "geldikleri gibi giderler" dediğinde sadece düşmana dememişti, hain vahdettin ve hükümetine de bunu uyguladı. şimdi AKP de geldiği gibi gidecek, o günleri hasretle bekleyen biri olarak tek soru işaretim: AKP liliğin HAFİFİ yada KOYUSU olur mu?

Seyfeddin Karahocagil

10.02.2009 - 22:57

Muhterem Kardeşim Dostum ve Üstadım. Bu yerinde Güzel yazınızın yorumuna 1950 yılından bir anektotla başlamak isdedim. Demokrat Parti seçimi ezici bir çoğunlukla kazanmış. Rahmetli İnönünün Halk Partizi tam manasıyla bi hezimete uğramış. O zamanki gazetelerde şöyle bir yazı: _ İnönü konuştu. Gazetecilerin Sorularına şöyle cevap verdi. "Onlar seçimi kazanırlar ama her zaman iktidar bizim elimizdedir. Nasıl oluyor sorusunada Bütün Brokrasi bizim elimizdedir." Ben hala inanıyorum ki: Kim hükümet olursa olsun Gerçek idare yani iktidar değişmiyor. Ve millet bunu çok iyi biliyor. Bir zamanlar Millet vekili adayı oldum. Ben halkın içinden gelen bir kişi olarak işin farkındayım. Bir köye gittik Yakalarda hep bizim rozetler. Bizim arkadaşlar sevinmeye başladı. Onlara fazla sevinmeyin bu gösteri dedim. Oradan bizim rozeti yakasına takmış olan üç kişi çağırdım. Yakalarının altında başkalarının rozetleri hatta ceblerinde diğert partilerin rozetleri vardı. Bizim Halkımız siyasetcilerden daha kurnaz. Onun için diyorum ki Siyasetciler halkın gerisinden gidiyor. Selam ve kucaklar dolusu sevgi ve de saygılarımla

ÖZGÜR DENİZ

13.02.2009 - 18:02

TEBESSÜMLE OKUDUĞUM BİR YAZIYDI CANIM ABİM. HATTA YAZARKEN GÜLÜYORUM. GERÇEKTEN GÜZEL BİR TAHLİL VE TESPİT. KALBİ MUHABBETLE. SON HİKAYE HARİKAYDI.

Osman Yıldız

10.02.2009 - 09:17

İsmail bey Uzun zamandır yoğunluktan yazılarınıza da bakamıyordum. Sabah sabah şen bir kahkaha attırdınız bana. Bugün misafir köşeye yazı yazsam mı diye düşünüyordum. Umarım siz yazarsınız benim yerime. Şu yardımlar için koparılan fırtınayı yazın. Yazında siz nasıl bakıyorsunuz görelim. Saygılarımla

OĞUZ TÜRKÜ

10.02.2009 - 14:57

tek bi soru işareti var aklımda, ülkeye ve bizlere yapmadığını bırakmayan bir partidir akp... 1919 da Mustafa Kemal, "geldikleri gibi giderler" dediğinde sadece düşmana dememişti, hain vahdettin ve hükümetine de bunu uyguladı. şimdi AKP de geldiği gibi gidecek, o günleri hasretle bekleyen biri olarak tek soru işaretim: AKP liliğin HAFİFİ yada KOYUSU olur mu?

Seyfeddin Karahocagil

10.02.2009 - 22:57

Muhterem Kardeşim Dostum ve Üstadım. Bu yerinde Güzel yazınızın yorumuna 1950 yılından bir anektotla başlamak isdedim. Demokrat Parti seçimi ezici bir çoğunlukla kazanmış. Rahmetli İnönünün Halk Partizi tam manasıyla bi hezimete uğramış. O zamanki gazetelerde şöyle bir yazı: _ İnönü konuştu. Gazetecilerin Sorularına şöyle cevap verdi. "Onlar seçimi kazanırlar ama her zaman iktidar bizim elimizdedir. Nasıl oluyor sorusunada Bütün Brokrasi bizim elimizdedir." Ben hala inanıyorum ki: Kim hükümet olursa olsun Gerçek idare yani iktidar değişmiyor. Ve millet bunu çok iyi biliyor. Bir zamanlar Millet vekili adayı oldum. Ben halkın içinden gelen bir kişi olarak işin farkındayım. Bir köye gittik Yakalarda hep bizim rozetler. Bizim arkadaşlar sevinmeye başladı. Onlara fazla sevinmeyin bu gösteri dedim. Oradan bizim rozeti yakasına takmış olan üç kişi çağırdım. Yakalarının altında başkalarının rozetleri hatta ceblerinde diğert partilerin rozetleri vardı. Bizim Halkımız siyasetcilerden daha kurnaz. Onun için diyorum ki Siyasetciler halkın gerisinden gidiyor. Selam ve kucaklar dolusu sevgi ve de saygılarımla

ÖZGÜR DENİZ

13.02.2009 - 18:02

TEBESSÜMLE OKUDUĞUM BİR YAZIYDI CANIM ABİM. HATTA YAZARKEN GÜLÜYORUM. GERÇEKTEN GÜZEL BİR TAHLİL VE TESPİT. KALBİ MUHABBETLE. SON HİKAYE HARİKAYDI.