Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Yıllar önce seyrettiğim filmin bir sahnesinde, karı-koca otururlarken kapı gürültüyle çalınır. Koca, bir yerlere saklanmaya çalışırken karısına seslenir: “Polis falansa açma kapıyı.” Karısı, “Senin polislik ne işin var? “, der. Kocası da “Herkesin polislik bir işi vardır.” diye, cevaplar soruyu.
Doğru, herkesin polislik bir işi vardır. Bir asayiş işiniz olmasa bile pasaport, araç ve ehliyet işlemleri hatta ikametgâh nakli için polise gitmek mecburiyetindesiniz.
Hepimizin polis hakkında kanaatleri vardır.
Bir düşünün bakalım polis hakkındaki görüşleriniz nasıl?
* * *
Bu sabah, Fox TV, haberlerinde, İstanbul’un orta yerinde, Maslak’ta, ana caddede, güpegündüz fuhuş pazarlığı yapan kadınları ve sürücüleri gösterdi.
Aynı noktaya, biraz sonra bir polis aracı geldi. İçinden iki polis memuru indi. Sonra ne oldu, dersiniz?
Hayır, kadınlara engel olmadılar. Orada mesleğini icra eden bir kadınla, bir süre sohbet edip gittiler.
Belki de adres sormuşlardır.
* * *
Duyarlı bir vatandaş olarak, suç olabilecek hususları 155 numaralı telefona bildiriyorum.
Polis, 155 numaralı telefona bildirilen olaylara, hakikaten süratle müdahale ediyor. Gereğini de yapıyor. Tabii bu gibi durumlar insanın polise güven duymasını sağlıyor.
İstanbul’da, 2006 yılında pasaport için Emniyet Müdürlüğüne başvurdum. Gerekli evrakı internetten öğrendiğim için, evrakı da yanıma almıştım. Pasaportu kaç gün içinde verdiler, biliyor musunuz? İki iş günü sonra. Perşembe günü evrakı teslim ettim. Pazartesi pasaportu aldım. Tabii bu hızlılık beni çok şaşırttı. Memnuniyetimi e-postayla ilgililere bildirdim.
* * *
Bunlardan çıkardığım sonuç; evrak işlemlerinde ve kontrolün güçlü olduğu durumlarda polis başarıyla hizmet veriyor. Ama kontrol zayıfsa hizmetler aksayabiliyor. Disiplin azalıyor. Kontrolden maksadım, hem amirlerin kontrolü, hem de vatandaşın yakın takibi ve ihbarlarıdır. 155 polis imdat ve internetten polise ulaşım 24 saat mümkündür. Vatandaş bu mekanizmayı mutlaka çalıştırmalı, kendi güvenliği, polisin daha iyi hizmet verebilmesi için her gördüğü aksaklığı, istismarı bildirmelidir.
* * *
Düzenli olarak “güven anketleri” yayımlanıyor. Bu anketlerde, vatandaşın en fazla güvendiği kurum rakipsiz Türk Silahlı Kuvvetleri çıkıyor.
Benzer görevi yaptığı halde, halkın en güvendiği kurumlardan biri neden Polis olamıyor?
Acaba, anket cevaplarının içinde polis yok mu?
Çok zor şartlar altında, büyük bir ekseriyeti feragat ve fedakârlıkla çalışan polisin en kısa sürede, ülkenin en güvenilir kurumları arasına girmesi hepimizin menfaati icabıdır. Bunun da birinci şartı, polisin, kendi içindeki çürük elmaları süratle temizleyebilmesidir.
Her şeye rağmen ben polise güveniyorum. Güvenimin daha da artmasını istiyorum.
BİR DUA (Fatma Gökmen’den)
Allah'ım!
Lütfet ki, gittiğimiz her yere barış götürelim;
Bölücü değil, bağdaştırıcı olabilelim.
Nefret olan yere sevgi,
İncinme olan yere affedicilik,
Kuşku olan yere inanç,
Ümitsizlik olan yere ümit,
Karanlık olan yere aydınlık
Ve üzüntü olan yere sevinç saçıcı olmayı bize lütfet.
İki Şey (Utku Çelebi’den)
İki şey geri bırakır:
1. Kararsızlık
2. Cesaretsizlik.
Üstatlardan
Bu Toprağın Evlatları
Ne kadar verimli bir toprakta yaşıyoruz,
Ölmez insanların şerefini taşıyoruz.
Mevlana, Hacı Bektaşı Veli, Aşık Yunus...
Hikmet pınarlarına kaynak birer okyanus.
Şeyh Edebali, Dursun Fakıh, Molla Gürani,
Devlete rehber oldular, çehreler nurani.
Ebussuud Efendi, Akşemsettin, Naima,
İbni Kemal, hayırlarla anılır daima.
Fuzuli, Baki, Ruhi, Şeyh Galip, Itri, Nedim...
Okudukça yenileniyorum, çok denedim.
Kasım ve Mehmet Ağalar, Mimar Koca Sinan,
Muhteşem eserlerine tüm insanlık hayran.
Muradi, Avni, Adli, Muhibbi ve Cihangir...
Cihan Padişahları, hepsi de ünlü şair.
Koca Fatih, Piri Reis, Barbaros, Hezarfen,
Yıldız oldular; matematik, denizcilik, fen...
Abdülaziz, Dördüncü Murat, Yavuz ve Orhan,
Daha niceleri; sporculukta çığır açan.
Mehmet Akif, Arif Nihat Asya, Necip Fazıl,
Onlarda toplandı; şiir, hikmet, bilgi, akıl...
Dadaloğlu, Karacaoğlan, Pir Sultan Abdal,
Âşık Veysel; büyük ozan, hepsi ayrı bir dal.
Saymakla bitmez bu toprağın evlatlarını,
Dün bu tarlada yetişti, bekleyin yarını...
(İstanbul:18.05.2004)
Ekrem Şama
Önceki yazıları görmek için aşağıdaki kutuya tıklayın.