Bu Nedenle, Güvenli İçme Suyu, Katlanılabilir
Maliyet, Adil Sunum, Verimli ve Sürdürülebilir Tüketim anlayışına dayalı olarak
Kamu tarafından sağlanmalıdır”
TEMA Vakfı.
Küresel İklim Değişikliği, Dünyadaki mevcut su rejimini
değiştirmektedir. İklim Değişikliği ile
Savaşım ve İklim Değişikliğine Uyum
çatışma ekseninde “Su Yönetimi” ve “Su Üzerine Politika” baştan aşağı yeniden kurgulanmaktadır. Başta
su kıtlığı çeken coğrafyalarda olmak üzere tüm Dünyada suyun miktarının ve
kalitesinin nasıl korunması ve suyun nasıl sunulması gerektiği konusunda farklı
politik tercihler geliştirilmektedir. Bu tercihler suyun yönetimi ve su
siyasetini uluslararası alana çekmekte ve bu açıdan tekrar düzenlenirken, suya
ilişkin politik ve yönetsel tercihlerin sosyal/liberal eksende çatışmaya
girdiği görülmektedir. Bu çatışma alanında TEMA Vakfı’nın amacı “Su Yönetimine
ilişkin Politika ve Stratejiler” konulu Manifesto
aracılığıyla; su kaynaklarının korunması ve yönetimi konusunda TEMA
Vakfı’nın yaklaşımını ortaya koymaktır.
TEMA Vakfı’nın Su Yönetimine ilişkin Politika ve Stratejiler konulu
Manifestosunun temel hedefi; evrensel kabul görecek öncü ve değiştirilemez ilkeler
ortaya koymak, hem Dünya’da hem de Türkiye’de kamu yönetimlerinin suyun
korunmasına ve suya erişilmesine imkan verecek politik tercihlerine ekolojik ve
sosyal bir çerçeve çizmek ve kamuoyu desteğiyle bu ilkelerin hayata geçirilip
geçirilmediğini denetlemektir.
TEMA Vakfı olarak Stratejimiz, sunduğumuz bu ilkelerin doğal bir miras
olarak tanımladığımız suyun, başta ülkemiz olmak üzere tüm Dünya’da güvenilir
şekilde, katlanılabilir bir bedelle, adil bir sunumla, etkin, verimli ve
sürdürülebilir bir yaşamı destekleyecek şekilde kamu tarafından sunulmasına
yönelik tüm bilinçlendirme çalışmalarını başlatmak, yürütmek ve bu konuda tüm
kamu ve sivil örgütlenmelerle işbirliği geliştirmektir.
TEMA Vakfı’nın Su
Yönetimine ilişkin üretilecek politikalarda temel ilkeleri şunlardır:
1. Su sadece insanlara yönelik bir
varlık değil, ekosistemdeki tüm canlılara aittir ve onların ihtiyaç duyduğu
miktar ve zamanda adil bir şekilde ulaşmalarını sağlayacak bir su yönetimi oluşturulmalıdır.
2. Su doğal bir varlıktır ve ona yönelik
her türlü karar, işlem ve eylemde “üstün kamu yararı”nın gözetilmesi
esastır.
3. Su kullanımında arzın yönetimi yanında “suyun mülkiyetinin kamuda olması” ve
“fiyatlandırma yerine su hizmetlerinin bedellendirilmesi yaklaşımının kabul
edilmesi” koşuluyla talebin yönetilmesi
yaklaşımının birlikte yürütülmesi desteklenmelidir.
4. Suların yönetiminde, suyun korunması
ve kalitesi ile miktarının artırılması söz konusu olduğunda su havzasındaki
ilgili merkezi ve yerel tüm idarelerin entegre
olmaları mecburiyeti getirilmelidir. Bu yönetim modeline halkın katılımı en
yüksek seviyeye çıkarılmalıdır.
5. Suyun doğal döngüsü ve akışından
elde edilen “ekolojik ve ekonomik katma
değer” birbirinden ayrı düşünülmemeli; yaban hayatı ve su ekosistemlerinin
temel ihtiyaçları yönetsel karar ve eylemlerde kesinlikle göz ardı edilmemelidir. Suyun yönetiminde
ve suya ilişkin kamusal kararlarda ve eylemlerde sürdürülebilir yaşamın tesis
edilmesinin hayati olduğu vurgulanmalıdır.
TEMA Vakfı’nın temel
ilkeler doğrultusundaki uluslararası ve ulusal stratejileri:
- Su kıtlığı nedeniyle ülkesini
ya da yaşadığı yerleri terk etmek zorunda kalan insanlara çevre mültecisi olarak Birleşmiş
Milletler koruması getirilmeli ve hukuki statüleri Cenevre Sözleşmesinde
bir an önce düzenleme konusu edilmelidir.
·
Su
doğduğu ülkenin halkına ait olan doğal bir mirastır. Bu nedenle mirasın nasıl
kullanılacağına ilişkin nihai kararlarda halkların ve özellikle gençlerin ve
kadınların da sürece katılımı esas
alınmalı ve su yönetimleri bu konuda gereken özeni göstermelidir.
·
Sağlıklı
ve yeterli miktarda suya erişme hakkını engellemeye imkan verecek
milletlerarası ticaret anlaşmaları ile ulusal ticari düzenlemeler kabul
edilemez. Ancak bu hakkın kullanımı
ile, ekolojik yaşam ve insan hayatının temel ihtiyacı olan suyun miktar ve
kalitesi düşürülmemelidir. Bu nedenle bu hakkın tesisi ve kullanımından, suyun
bedava sunulacağı anlamı çıkarılmamalıdır. Suyun tedarikinde ilgili kamu
idareleri gelire, hane halkı sayısına, tüketim miktarına ve tüketim alanlarına
bağlı olarak kademeli bedellendirme yapmak suretiyle, suyun tasarruflu
kullanımını temin edebilmelidirler. Ancak bu bedel su hizmetlerinin kamu eliyle
gerçekleştirilmesi için gerekli temel maliyetlerin üzerinde olamaz.
TEMA Vakfı’nın temel ilkeleri
doğrultusunda Su Politikaları:
Su kaynaklarının korunması üzerine Politikalar:
- Temiz ve içilebilir nitelikli
suya erişmeyi temin etmek bir devletin vatandaşlarına sunacağı en üstün
haklardan sayılmalıdır. Bu nedenle Anayasalara bu ilkeyi hak olarak
düzenleyecek ek hükümler getirilmelidir.
- Suların korunması, sağlıklı ve
güvenli şekilde sunulması üstün kamu yararındandır. Bu nedenle tüm
anayasalarda, yazılı diğer (mülkiyet, girişim, eğitim, ulaştırma,
haberleşme gibi) hak ve düzenlemelerle çatıştığı ya da yarıştığı durumlarda
suyun korunması, sağlıklı ve güvenli şekilde sunulmasına ilişkin hükümlere
öncelik verilmelidir.
·
Suların
korunması ve su kıtlığı ile mücadelede başta ülke gereksinimleri öncelikli
olmak kaydıyla evrensel hukuk kurallarını da içeren temel su yasaları
oluşturulmalıdır.
·
Suyu
korumak ve suyu tedarik etmek bir kamu görevidir; bu sebeple kamu
yönetimlerinin bu görevden su hizmetlerinde özelleştirmeler yoluyla
sıyrılmalarının önü kesilmelidir.
Su kaynaklarının yönetimi üzerine Politikalar:
·
Sular
devletin hüküm ve tasarrufunda kalmalı ve su üzerinde özel mülkiyet hakkı tesis
edilmemelidir.
·
Su
yönetiminde merkezi idarenin hakim olduğu yapı yerine, merkezden planlamaya
dayalı su havzasındaki tüm kamu idarelerini entegre olmaya zorlayacak yeni bir
su yönetim modelinin geliştirilmesi ve halkın katılımı ilkesinin gereği sivil
örgütlerin, özellikle gençlerin ve kadınların da bu yönetim içerisinde aktif
görev almaları temin edilmelidir.
·
Havzalararası
su transferi esas olarak yasaklanmalı; sadece ve ancak ivedilik arz ettiği
durumlarda ve halk sağlığı bakımından tehlikeli hallerde sınırlı olarak
müracaat edilecek bir kamusal yöntem olarak ele alınmalı, tehlike ortadan
kalktığında ise transfere son verilmelidir.
·
Su
yönetiminde arzın yönetimi yanında, suyun mülkiyetinin kamuda olması koşuluyla
ve fiyatlandırma yerine su hizmetlerinin bedellendirmesini esas alan bir
anlayışla, talebin yönetimine de geçilmelidir. Bunun yanında, bilinçli verimli
ve tasarruflu su kullanımı ve suların kirletilmesinin önlenmesi konusunda kamusal
bilinç geliştirilmeli, suyun tasarruflu kullanılmasını temin edecek kamusal
politikalar yalnızca konutlarda kullanılan suyun tasarrufuna yönelik olarak
değil, başta tarım olmak üzere sanayi ve diğer hizmet sektörlerini de
kapsayacak şekilde yeniden tasarlanmalıdır.
· Su yönetiminde iklim değişikliği nedeniyle ortaya çıkan su kıtlığı söz konusu olduğunda olağan su yönetiminden, risk yönetimine geçilmeli ve su kesintilerini de içerecek şekilde kamusal tedbirler artırılmalıdır. Burada içme sularına ilişkin politikalarla, suya ilişkin örneğin elektrik enerjisi temin edilmesi, su ürünleri üretimi, tarımsal sulama faaliyetleri, turizm ve taşımacılık gibi diğer sektörel politikalar arasında olası çatışma hallerinde öncelik içme suyunun korunması ve halka sağlıklı içme suyu verilmesine odaklanmış hukuki tedbirlere verilmelidir.