Ekonomide ibrenin aşağıya doğru yöneldiğini, hayat pahalılığının kitleleri bunalttığını, son yıllarda kapanan işyeri sayısının açılanın çok üzerinde olduğunu, genel ekonominin durgunluğa girdiğini, işsizliğin arttığını epeydir yazıyoruz.
Biz böyle yazdıkça, bizi yıkıcı muhalefet etmekle ama çözüm yolu göstermemekle suçlayanlar oldu.
Bir
vatandaşın, hele fikir ürettiği iddiasındaki bir kişinin gördüğü aksaklıkları
söylemesi hem fikir özgürlüğünün, hem de vicdanî sorumluluğunun gereğidir. Sorunlara çözüm getirmek, çözüm üretmek
iktidar erkinin işi ve görevidir. İktidar koltuklarında oturanlar çözüm bulma, sıkıntıları
giderme iddiasıyla o koltuklara talip olmuşlar ve şimdi orada oturmaktadırlar.
Eleştirenler, muhalefet edenler kendi çözüm yollarını da önerirlerse bu ideal bir durum olur. Nitekim biz de, daha önceki yazılarımızın bazılarında çözüm önerimizi söyledik. Sırası geldiğinde yeni önerilerimizi de yazacağız.
Bizim yazdıklarımıza “yanlı”, “iktidar karşıtı”, “muhalif” etiketleriyle yaklaşanların dikkatine bir yazı sunuyorum. Tâ başından beri, şimdiki iktidara en büyük desteği veren Yeni Şafak Gazetesindeki bir yazıdan iki paragraf vereceğim.
Melikşah Utku adlı yazar, 22.05.2008 tarihli yazısının girişinde;
“Ekonomide gidişat yukarı yönlü değil, başlıklı yazının ilk ve son paragrafları:
Türkiye
ekonomisinin çeşitli kesimlerinden yavaş yavaş rahatsızlık veren sinyaller
gelmeye başladı. Enflasyonla mücadelede hedeflerin derdest edildiğinin resmen
kabulünün ardından, hem reel ekonomi, hem de mali kesim ile ilgili açıklanan
veriler, ekonomik ortamın daha iyiye
gitmediğinin aleni işaretlerini veriyor.”
Dedikten sonra,
aşağı doğru gidişe dair pek çok rakam vererek yazısını sürdürüyor ve “Sonuçta
ilk üç aydaki iktisadi veriler, gidişat hakkında karışık, ama pek de iç açıcı
olamayan sinyaller veriyor. İkinci
çeyreğin ise bu ilk üç aya nispetle daha durgun ve daha zor geçiyormuş olduğu
ise daha bariz bir şekilde okunuyor.” diyerek yazısını noktalıyor.
Bizi yıkıcı eleştiri veya muhalefet yapmakla suçlayanlar bakalım bu yazılanlara ne diyecekler. Yazıya dikkatle bakıldığında, hükümeti mümkün olduğu kadar incitmekten kaçınan fakat gerçekler karşısında daha fazla yumuşatılamayan bir ifade görürsünüz.
Yazının tamamını okuyunca; yazarın iktidarı sadece eleştirdiğini bir çözüm yolu önermediğine de şahit oluyorsunuz.
Neredeyse, bir resmi yayın organı kadar hükümete yakın olan bir gazetede yazan birisi bile bunları söylüyorsa, ekonomideki durum bizim gördüğümüzden, yazdığımızdan çok daha vahim demektir.
Neyzen’den
Oyuncağı oldu iaşe, muhtekirin,
Akar bugün kasasında şirik, kan.
Yazık değil mi bu millete ezilsin,
incinsin,
Ahalinin başına günde bin bela
kesilsin.
Neyzen Tevfik