BİLGE LİDER: MAHATMA GANDİ, Cemil Meriç

GENEL HABERLER Misafir Yazar - 12.04.2009

Cemil Meriç

Mohandas Karamcand Gandi (1869-1948) kuzey doğu Hind’in Umman denizi kıyısındaki bir şehrinde dünyaya gelir. Zengin ve münevver bir ailenin çocuğu…

Hindistan’da, sonra da İngiltere’de hukuk tahsili yapar. Gandi, 1893’le 1914 arasında Güney Afrika’da avukat olarak çalışır. Buraya göç etmiş bulunan 150.000 Hintli, feci muamelelere uğramaktadır. Gandi de otellere kabul edilmez, tartaklanır, tekmelenir… Ve kendine hâkim olmayı öğrenir. İş mukavelesi bittikten sonra avukatlıktan vazgeçer, fakirlerin yaşayış tarzını benimser.

1904’te Tolstoy’dan ilham alarak Durban (Bugün Afrika’nın en işlek limanı) yakınlarında bir ziraat kolonisi kurar, Hintlileri toplar, onlara toprak dağıtır. Şehirlerden çekilen köylüler, bu ziraî kolonilerde hükümete kafa tutarlar, memleketin sınai hayatı felce uğrar. Dinî bir grevdir bu, hiçbir zor kâr etmez. Kavga 20 yıl sürer. Bütün Asyalılar ”medenî direniş” (satya-graha) bayrağı etrafında birleşirler. Gandi’nin sebatı sayesinde, kuvvet, kahramanca yumuşaklık karşısında diz çöker.

Gandi muzaffer bir lider olarak ülkesine döner. Asrın başlarından beri orada da bağımsızlık hareketleri başlamıştır. Mahatma henüz Hind’i tanımamaktadır. Gerçi, Güney Afrika’da büyük bir tecrübeden geçmiş, Hint ruhunu tanımış, “ahimsa” (şiddet yok) silahının zaferine şahit olmuş. Ama ne de olsa memleketinden çok uzun yıllar uzakta kalmıştır. İmparatorluk aleyhinde herhangi bir ayaklanma aklından bile geçmemektedir.

1914’te savaş patlak verdiği zaman, Hindistan İngiltere’nin tuzağına düşmüş, haklı bir savaş sandığı bu boğazlaşmaya bir milyona yakın evladını yollamakta tereddüt etmemiştir. Sözde İngiltere, savaş sonunda Hindistan’a bağımsızlığını verecektir. Tehlike geçince vaat unutulur, savaş öncesi hürriyetler dahi kısılır. Ayaklanma başlar, Gandi bu hareketi örgütler ve Hint milleti ile ilk temasta anlaşır.

Ama Gandi, “tercih etmek zorunda kalsam, hürriyeti hakikate feda ederim,” diyen adam. İnancı, vatanından daha azizdir, inancının coğrafî sınırları yok. Bunun içindir ki “Mahatma’nın mücadelesi hepimizin kavgasıdır” diyor Roman Rolland.

Mahatma mizaç itibariyle din adamı, hadiselerin zoru ile politikacı. Ama gelenekleri vicdanının ve aklının daimi kontrolünden geçiren bir dindar. İman onun için bir put değil. Kuran da, İncil de, Avesta da, Vedalar kadar tanrısal.

Gandi, Tolstoy ve İncil’in hayranıdır. Ruskin’le Eflatun’u tercüme etmiştir. Yazılarında Thoreau’ya dayanır. Bir kelimeyle Avrupa ve Amerikan düşüncesine aşinadır.

Gandi, insan okyanusunun orkestra şefi. “En güç iş, halk tezahuratını zaptü rapt altına almak”. Gandi’ye göre, Bhagavad-Gita savaşı emretmez, vazife uğrunda hayatını tehlikeye atmayı emreder. “Yaratma gücüne sahip olmayan, yıkma hakkına da sahip değildir”.

Fenalık yapanı bile sevecek ama fenalığı hoş görmeyeceksin. “general Dyer hasta ise ona bakarım ama oğlum hayasız bir ömür sürüyorsa yardım edemem ona, bu yüzden ölse bile yardım edemem. Kötüyü zorlamaya hakkımız yok ama suçuna iştirak etmemek, ne pahasına olursa olsun ona kafa tutmak hakkımızdır. Düşman pişmanlık gösterince ona kucağımızı açmalıyız”.

“mukavemetin pasifi olmaz, doğrudan doğruya harekete geçeceksin. İsa ile Buda’nın gerçekleştirdiği en büyük sentez, tatlılıkla kuvveti birleştirmeleri. Buda, düşman kampla mücadele etmiş, küstah bir rahibeye diz çöktürmüş. İsa, bezirgânları mabetten kovmuş. İkisi de hem yumuşak, hem kuvvetli”.

Gandi şiddet taraftarlarını hoş görmez, onların hata ettiğine kânidir. Şiddet, sadece şiddet olduğu için değil, hedefe götürmediği için de terk edilmelidir.

Hint, zulmün süngüsünü kanının alevinde eriten millet, Gandi, ona benliğindeki azameti keşfettiren yol gösterici. İlyada, Şehname, Mahabharata… Gandi’nin yarattığı dasitan yanında ne kadar zavallı!

İsimlerin gökten indiğini söylerler, Mahatma da bir milletin göklere kadar yüce gönlünden fışkırdı, Mahatma yani büyük ruh, aşk yoluyla,marifet yoluyla Tanrı’ya erişen.

Tagor güzel söylüyor: “Nihayet Gandi göründü, binlerce bedbahtın kulübesi önünde durdu, onlar gibi giyinmişti, onların dilini konuşuyordu. Söylediklerini kitaplardan öğrenmemişti, hakikat dile geliyordu dudaklarında. Gandi’ye bunun için “Mahatma” dediler, Mahatma, Gandi’nin gerçek adı, Hind’in bütün insanları o büyük ruhun birer parçası… Gerçek aşk Hintli’nin kapısını çalar çalmaz, o kapı ardına kadar açıldı”.

Bu son mücahidin silahı feragat. Hayat ölümden doğar, diyor, tohum çatlayacak ki başak fışkırsın. Hürriyet bir bağış değil, bir mükâfat, fedakârlığın mükâfatı. Zafer acıya katlananındır, zora başvuranın değil, şiddet uçuruma açılan bir yol, sabır hakikate.

(Bir Dünyanın Eşiğinde, İletişim Yayınları, 1998, Sayfa 264-267) 

 

 

Arşiv

Tarih: 12.04.2009 Okunma: 856

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

özgür deniz

10.03.2009 - 15:54

İNŞAALLAH BU MİLLETE LAYIK OLAN BİRİ GELİR. DEVLETİNE MİLLETİNE ORDUSUNA VATANINA YÜCE DİNİNE VE BİLUMUM YÜCE DEĞERLERİNE SADAKATLE VE SAMİMİYETLE BAĞLI BİRİ BAŞKENTİMİZİ YÖNETMEYE HAK KAZANIR VE KAZANSIN...umutla muhabbetle saygıyla...........tabi bu dile şu konjönktüre göre........GERÇEKTE DİLEĞİMİZ ADALET KILICINI ÇALINCA HAKKIN DOĞMASINI SAĞLAYACAK BİRİ OLSUN AMA MİLLETİMİZ NE ACI Kİ BUNA LAYIK DEĞİL HENÜZ Kİ.... bu asla hakaret değil (ZİRA BİLİNENİ GÖRÜLENİ SÖYLEMEKTEN İMTİNANIN ALEMİ YOK) ama milletçek dünyaya tapanlarız ve değerleri atanlarız ekseriyetle.........

elbk

12.03.2009 - 01:39

bu yarış eğer iki kutup arasında olacaksa Mansur Yavaş ve Karayalçın arasında geçmeliydi...Kaleminize sağlık

özgür deniz

10.03.2009 - 15:54

İNŞAALLAH BU MİLLETE LAYIK OLAN BİRİ GELİR. DEVLETİNE MİLLETİNE ORDUSUNA VATANINA YÜCE DİNİNE VE BİLUMUM YÜCE DEĞERLERİNE SADAKATLE VE SAMİMİYETLE BAĞLI BİRİ BAŞKENTİMİZİ YÖNETMEYE HAK KAZANIR VE KAZANSIN...umutla muhabbetle saygıyla...........tabi bu dile şu konjönktüre göre........GERÇEKTE DİLEĞİMİZ ADALET KILICINI ÇALINCA HAKKIN DOĞMASINI SAĞLAYACAK BİRİ OLSUN AMA MİLLETİMİZ NE ACI Kİ BUNA LAYIK DEĞİL HENÜZ Kİ.... bu asla hakaret değil (ZİRA BİLİNENİ GÖRÜLENİ SÖYLEMEKTEN İMTİNANIN ALEMİ YOK) ama milletçek dünyaya tapanlarız ve değerleri atanlarız ekseriyetle.........

elbk

12.03.2009 - 01:39

bu yarış eğer iki kutup arasında olacaksa Mansur Yavaş ve Karayalçın arasında geçmeliydi...Kaleminize sağlık