İŞÇİYİ TAKSİM – İŞÇİYE TAKSİM

İsmail Hakkı CENGİZ - 01.05.2009

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.

 


 

Hükümet, dolayısıyla İstanbul Valiliği “İşçi Bayramı” kutlamaları için Taksim’i işçilere vermiyor.

 

Her yıl 1 Mayıs’a yaklaşırken, haftalar öncesinden ateşli tartışmalar başlıyor. Konu; işçi ve sendikalar Taksim’e çıkacak mı, çıkmayacak mı? “Kutlama” Taksim’de mi yapılacak, başka bir meydanda mı?

 

Giderek tırmanan, 1 Mayıs günü zirveye ulaşan bir gerilim… Tabiatıyla polis de geriliyor ve inatlaşma, engellenme ve direnme sonucu büyük olaylar meydana geliyor. Sonra bu “büyük olaylar”ı konuşmakla, birbirini suçlamakla geçen haftalar… Asıl sorunların ötelendiği, geri plana atıldığı, konuşulamadığı, kısır çekişmelerle geçen aylar, yıllar…

 

Yani, bu mudur?

 

İşçinin tek derdi, yılda 1 gün olan bayramını nerede kutlayacağı mıdır? İşçi, bayramını nerede kutlayacağından başka bütün sorunlarını çözmüş müdür?

 

Hâlbuki iççilerin, işçi temsilcilerinin ve sendika liderlerinin; işten haksız ve tazminatsız çıkarılma, sendikalaşma önündeki engeller, “asgarî ücret” adı altındaki sefalet ücreti, kitleleri perişan eden işsizlik sorunları ve bu sorunların çözümü üzerine kafa yormaları gerekmez mi?

 

Çok değerli vakitlerin, enerjinin gerçek sorunlara çözüm bulmak için harcanmak yerine, işçiye hiçbir şey kazandırmayacak bir “meydan” tartışması ve inatlaşmasıyla heba edilmesi büyük bir kayıp değil mi?

 

Bugün işçinin öyle devasa meseleleri var ki, nerede kutlayacağını bırakın, bayram yapacak hali kalmış mıdır? Resmî rakamlar 3,6 milyon, gerçekler ise 10 milyondan fazla vatandaşımızın işsiz olduğunu söylüyor. Her gün pek çok insan işini kaybediyor, yüz binler işini kaybetmek korkusuyla kâbuslar görüyor.

 

Haftalarca, 1 Mayıs günü nereye çıkacağız tartışması yerine, o işsiz milyonlara nasıl iş bulunacak, onların sorunları nasıl çözülecek diye kafa yorulması işçi ve işsizler için daha faydalı olmaz mı?

 

Sonra, işçinin sendikalaşması önleniyor, önlenemezse kukla sendikalara üye olması için baskı yapılıyor. Bir bakıma bölünüyor, işçiler adeta “ağalar” arasında “taksim” ediliyor.

 

Bence, böyle bir ortamda, meydanlara toplanmaktansa, sembolik bir işçi anıtına, bir şehit kabrine gider gibi ziyarete gidilip kırmızı karanfiller bırakmak en anlamlı etkinlik olurdu. Sonra da büyük salonlarda toplanarak, gün boyu işçinin ve işsizin devasa meseleleri tartışılıp, sorunlara çözüm aranması gerekirdi.

 

Bu etkinlikler işçinin, işsizin ve halkın bilinçlenmesi bakımından da kutlamalardan daha büyük fayda getirirdi. Böylece işçiler arasında daha sıkı bir dayanışma zemini oluşur ve haksızlıklarla mücadele konusunda da daha fazla mesafe kaydedilirdi.

 

Şu olumsuz şartlarda da olsa bütün emekçilerin bayramını yürekten tebrik ediyor, gelecek yıllarda herkesin bir işinin olduğu, hakların alındığı bayramlar görmeyi umuyorum.

 

İşçinin taksim edilmediği, işçiye Taksim’in verildiği günlere kavuşmak dileğiyle…

 

 

 

Önceki yazılar

Tarih: 01.05.2009 Okunma: 764

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

Ekrem Şama

01.04.2009 - 11:42

Üstadım. İşsizliğin artma eğiliminde olduğunu artık herkes biliyor. Küresel ekonomi kurallarına uyacağız diye her şeyi özelleştirenler şimdi ne yapmış olduklarını, küresel krizi görünce anlar gibi oldular. İşsizlik için asgari ücretten vergi ve primleri kaldırsalar en az bir kaç puan aşağıya çekilecektir. Bunu önermiştik. Ayrıca AB bizi almak için değil, terbiye odasında bekletmek için çalışıyor. Bunu siz de biliyorsunuz. Tebriklerimi sunuyorum...

Seyfeddin Karahocagil

02.04.2009 - 01:24

Muhterem dostum ve kardeşim. Öncelikle bir haftadan beridir Antolojiden uzak kaldım ve Yazılarınızı da okuyamadım Özür dilerim. Gine çok güncel bir konuya değişik bir şekilde parmak basmişsınız. Tebrikler. Bu krizi Bahane edip işci çıkaranlara derim ki; Siz beyefendiler, karın tokluğuna çalıştırdiğiniz o işçiler sayesinde milyarlarınıza milyarlar kattınız ve yıllardır bu haksız kazancınızın üzerine yan gelip yattınız. Şimdi işcilerinizi çıkarıncaya kadar daha fazla işci alarak kazancınızdan ufak bir bölümü feda edip hem işcilerin ve hem de Sizi patron yapan ve alnı terlemeden doyuran bu vatanın ve milletin hakkını ödeyin. Ödeyin ki Kıyametler kopmasın. Ödeyin ki Yarın siz onlara mühtac olacaksınız.Bu vatandan başka vatan ve bu milletten başka millet bulamazsınız.Eğer gerçekten bu vatanı ve milleti seviyorsanız Bunu yapın. Selam, sevgi ve saygılarımla

Ekrem Şama

01.04.2009 - 11:42

Üstadım. İşsizliğin artma eğiliminde olduğunu artık herkes biliyor. Küresel ekonomi kurallarına uyacağız diye her şeyi özelleştirenler şimdi ne yapmış olduklarını, küresel krizi görünce anlar gibi oldular. İşsizlik için asgari ücretten vergi ve primleri kaldırsalar en az bir kaç puan aşağıya çekilecektir. Bunu önermiştik. Ayrıca AB bizi almak için değil, terbiye odasında bekletmek için çalışıyor. Bunu siz de biliyorsunuz. Tebriklerimi sunuyorum...

Seyfeddin Karahocagil

02.04.2009 - 01:24

Muhterem dostum ve kardeşim. Öncelikle bir haftadan beridir Antolojiden uzak kaldım ve Yazılarınızı da okuyamadım Özür dilerim. Gine çok güncel bir konuya değişik bir şekilde parmak basmişsınız. Tebrikler. Bu krizi Bahane edip işci çıkaranlara derim ki; Siz beyefendiler, karın tokluğuna çalıştırdiğiniz o işçiler sayesinde milyarlarınıza milyarlar kattınız ve yıllardır bu haksız kazancınızın üzerine yan gelip yattınız. Şimdi işcilerinizi çıkarıncaya kadar daha fazla işci alarak kazancınızdan ufak bir bölümü feda edip hem işcilerin ve hem de Sizi patron yapan ve alnı terlemeden doyuran bu vatanın ve milletin hakkını ödeyin. Ödeyin ki Kıyametler kopmasın. Ödeyin ki Yarın siz onlara mühtac olacaksınız.Bu vatandan başka vatan ve bu milletten başka millet bulamazsınız.Eğer gerçekten bu vatanı ve milleti seviyorsanız Bunu yapın. Selam, sevgi ve saygılarımla