Osmanl�ca denilen dil, Osmanl� T�rklerinin konu�up yazd�klar� halis
T�rk�edir.
T�rk’�n k�l�c� �lkeler
fethederken, T�rk’�n zek�s� da kelimeler fethediyordu. �lkeler ne kadar bizimse, kelimeler
de o kadar bizimdir. Ecdad�m�z onlarla d���nd�, babalar�m�z onlarla konu�tu. K�saca,
T�rk milletinin tarihinde �e�itli merhaleler var. Nas�l eski Frans�zca, eski
�ngilizce diye tasnifler yap�lm��sa, eski T�rk�e, orta T�rk�e gibi
adland�rmalar da yap�labilir.
T�rk�enin bedbahtl���, tabii tek�m�l�n� yaparken, birdenbire z�plamaya
zorlanmas�ndan olmu�tur. Nesiller aras�ndaki k�pr�ler u�urulmu� ve haf�zadan
mahrum bir nesil t�retilmi�tir. Haf�zadan yani k�lt�rden. Milletin ana vasf�: devaml�l�k. Dilde, terbiyede, gelenekte
devaml�l�k. Alt� y�z y�l cerrah� bir ameliyatla i�timai uzviyetten kopar�l�p
at�l�nca T�rk d���ncesi bo�lukta kalm��t�r. Bo�lukta kalm��t�r, ��nk� Bat�’ya
da tutunamam��, s�rt�n� Bat� tefekk�r�ne de dayayamam��t�r. Elli y�ldan beri
Bat�’yla bu kadar sarma� dola� ya�ad���m�z halde, hal� yeni neslin tek de�er
yeti�tirememesi bunun en hazin tecellilerinden biri de�il mi? Uydurca ile bir
“H�rriyet Kasidesi”, bir “Sis”, hatta bir “Erenlerin ba��ndan” yaz�labilmesi
i�in en az bir alt� y�z y�la ihtiya� var.
Mesele yanl�� konuyor, daha
do�rusu bir�ok meseleler, isteyerek veya istemeyerek, birbirine kar��t�r�l�yor.
…
Halk�n anlayaca�� kitaplar vard�r, halk�n, yani geni� kalabal�klar�n, ilk
mektep tahsili yapanlar�n. Onlar�n d���nda ayd�nlanmak isteyenlerin okuyaca��
kitaplar vard�r. Sonra, ger�ek ayd�nlar�n temas edece�i kitaplar vard�r. Bunlar�n
konular� ayn� olsa bile, meseleyi ortaya at��lar�, kulland�klar� vokab�ler
birbirinden �ok farkl�d�r.
“Halk�n seviyesine inece�iz” diye, dilimizi papa�an�nkine benzetmek,
halkla�mak de�il e�ekle�mektir.
Esasen vokab�ler �zerinde durmak, yani, yerle�mi� kelimeleri “Arap�ad�r”
diye atmaya kalkmak, sadece cehaletle kabil-i izaht�r. Frans�zca’da asl�
Frans�zca olan kelime say�s� y�z elliyi ge�mez. Ayn� dilde Arap�a, Fars�a hatta
T�rk�e men�eli kelimeler daha fazla say�dad�r.
Ziya G�kalp bir bak�ma hakl�yd�. Bir bak�ma, ��nk� �stanbul konu�mas�n�
yaz� dili haline getirmek, yaz� dili ile konu�ma dili aras�ndaki u�urum
hat�rlan�nca, arzuya �ayan bir ideal say�labilir. Nitekim o ideal
ger�ekle�mi�ti veya ger�ekle�me yolundayd�. Ondan sonra dile yeni mevhumlar
getirmek, d���nmek ve ge�en nesilleri a�mak kal�yordu… Bu yap�laca��na dil
Penelop’un �rg�s�ne d�n��t�r�ld�. En
azg�n �ovenizme ilericilik ad� verildi. Tatarcadan, K�p�ak�a’dan,
�a�atayca’dan �l� kelimeler dev�irildi. Ve olan sanata oldu, tefekk�re oldu. Garibi �u ki, dildeki �rk��l���, �a��lacak
bir beyinsizlikle, kendini solcu sanan ayd�nlar benimsediler.
B�t�n bunlar altyap�daki anar�inin �styap�da tecellisidir. Bir yanda feodal
ihtihsal, feodal ink�sam… �tede bir gecekondu burjuvazisi! Ve dilini kaybeden,
g�r�lmemi� bir afeziye u�rayan, kekeleyen, garip sesler ��karan bir nesil… orta
mektep kitab� yazmaktan aciz �niversite hocalar�, papa�an kadar sevimli olmayan
do�entler…
Her nesil dilini ��renirken kolaya ka�ar. Akademilerin, kitab�n, edebiyat�n
hikmet-i, v�cudu, d�n� yar�na ba�lamak.
B�t�n mekteplerin ana vazifesi, �ocu�a dilini ��retmek.
Yar� ayd�n�n sadizmine terk edilen dil. Tefekk�r bir it pay� m�d�r?
1963
Ar�iv