GÜNCEL SORULARA CEVAPLAR

İsmail Hakkı CENGİZ - 09.05.2009

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.

 


 

Şimdi üniversiteli olan, eski bir öğrencimden dün güvenlikle ilgili bazı sorular aldım. Güncel olduğu için, cevapları sizlerle de paylaşmak istedim.

İlk soru, “Koruculuk sistemi nasıl başladı?”

Koruculuk sistemi Osmanlı’nın son dönemlerinde, özellikle Abdülhamit devrinde etkin ve yaygın biçimde uygulanmış. Cumhuriyet döneminde, biraz şekil değiştirerek devam etmiş. Ülkenin doğusunda da, batısında da ihtiyaç olan köylerde, bilhassa orman köylerinde koruculuk vardı. Çocukluğumda, ilçenin pazarı olan pazartesi günleri, Sandıklı’da, asker kıyafetine benzeyen üniformalarıyla, o köylerden alışverişe gelen, bıyıklı korucuların gezdiğini görürdüm. Sonra bunlar kayboldu. 1984’te PKK terörü başlayınca, 1985’ten itibaren Doğu ve Güneydoğu’da yaygın bir şekilde yeniden hayata geçirildi.

*                        *                      *

İkinci soru, “Erdal Sarızeybek’ in ‘İhaneti Gördüm’ kitabını okudum. Orada, koruculara sahip çıkılmadığını, silah verip ardına düşülmediğinden bahsediyor.”

Emekli Jandarma Albay Erdal Sarızeybek o bölgelerde uzun süre, üstelik korucularla birlikte mesai yapmış. “Ardına düşülmediği”nden kasıt, disipline edilemedikleri, herhalde! Çok büyük disiplinsizlikler yaşandığı ortada!

*                   *                 *

Üçüncü soru, “Bir de benim aklıma bir şey takılıyor. Mardin’ deki olayda kan davası falan deniliyor. Olayı şöyle değerlendirirsek, diyelim ki, terör örgütü Pkk bu işi yaptırdı ve ismini başka koydu. Bunu anlayabilir miyiz? Anlaşılamaz, değil mi? Amacım sadece doğudaki her olayı örgüt yapar demek değil. Sadece düşünüyorum. Belki de “devlet koruculara silah veriyor işte onlar da bunu yapıyor” demek istiyorlar.”

Öğrencimin değerlendirmesi yabana atılamaz. Özellikle son zamanlarda meydana gelen hadiselerin, çok önceden tasarlanmış fakat çok ilerideki istikbali etkileyecek ve şekillendirecek biçimde tatbik sahasına konduğunu ben de hissediyorum. PKK’nın siyasallaştırılması, ona silah bıraktırılması, geniş kapsamlı bir af çıkarılması, devlet tarafından muhatap alınması planları mı var, acaba, demeden edemiyorum.

*             *                      *

Dördüncü soru, “Bir de, kitapta çok dikkatimi çekti. Sarızeybek, Dağda çatışan askerden ayrı, ‘jandarma’dan ayrı bahsediyor. ‘jandarma’ daha mı farklı? Şuna da rastladım kitapta, ‘terörle mücadelede jandarma ve polisin’ yetkilerini elinden aldılar’ diyor.”

Kara, Deniz ve Hava kuvvetleri’nin esas görevi dış güvenlik, jandarmanın ise iç güvenliktir. İhtiyaç halinde, bütün kuvvetler iç güvenlikte de kullanılabilir. Jandarma ve polisin yetkileri AB uyum yasalarıyla, insan hakları çerçevesinde yeniden düzenlendi. Bu, yetkilerin ellerinden alındığı anlamını taşımaz. Yetkiler, insan hakları ihlal edilmeden kullanılmalı.

*             *                      *

Son soru, “polis’ askerin olmadığı yerde mi, ‘teröristle’ çatışır. Yoksa böyle bir öncelik yok mu? Bununla ilgili son olay; ‘İstanbul’daki, baskını polis yürüttü, fakat masum kişiler de öldü’. Neden İstanbul’daki operasyonu polis yaptı?”

Şehir merkezlerindeki bütün asayiş olaylarına polis müdahale eder. Vakanın terör, siyasi veya adi suç olması fark etmez. Şehir dışında ise jandarma görevlidir. İhtiyaç halinde veya ilgili Cumhuriyet Savcısının isteği üzerine birbirlerinin bölgelerindeki vukuatlara da müdahale edebilirler.

 

 

Önceki yazılar

Tarih: 09.05.2009 Okunma: 661

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?