KRİZDEN ÇIKIŞ İÇİN BİRİNCİ ÖNERİ

İsmail Hakkı CENGİZ - 13.05.2009

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.

 

 

 

(Dünden devam)

Krizden çıkışı zorlaştıran önemli sebeplerden birisi de kriz olayına bakış açımız ve alışkanlıklarımızdır. Krizi geçici bir rahatsızlık gibi görüyoruz. Birkaç ay sonra, insanlar birdenbire kriz paniğinden çıkacak, alışverişlerini artıracak, piyasa canlanacak, dalga dalga talep artacak, duran çarklar yeniden dönmeye başlayacak, yeni fabrikalar açılacak… Eh, o arada işsizlik de yavaş yavaş azalır! Tabii asıl beklenti, patronların alıştıkları aşırı kârlara, üst düzey yöneticilerin de astronomik maaşlara bir an önce kavuşmaları…

 

Kısa vadede bunların gerçekleşmesi mümkün olabilir mi? Tabii büyük holdinglerden bazılarının veya iktidara yakınlığı dolayısıyla kollanan ve krizi teğet olarak yaşayan küçük bir azınlığın işleri tıkırında olabilir. Bizim derdimiz çoğunluk… Çoğunluk için ufukta bir iyileşme ihtimali gözüküyor mu?

*                        *                      *

NE YAPMAK LÂZIM?

 

Birbiriyle bağlantılı iki projeyi uygulamak zorundayız: Birincisi, doğadaki tahribatı önlemek, şimdiye kadar meydana gelen tahribatı tamir etmek… Diğeri, sermayeyi mümkün olduğu kadar halka yaymak, gelir dağılımındaki korkunç uçurumu azaltmak.

 

Tabiattaki tahribatı önlediğimiz zaman, doğal kaynakları çok verimli bir hale getirmiş oluruz. Kara, deniz ve hava temizlenmiş olur. Bu da hem ekonomiye, hem de sağlığa büyük katkı sağlayacak bir çevre demektir.

 

Bunun için “3A” formülüyle işe başlamak lâzım.

Aşınmayı durdurma (erozyonu önleme),

Ağaçlandırma,

Arıcılık!

 

Her üçünün hayata geçirilmesi için devlet yüz binlerce kişiyi istihdam edebilir. Bu maksat için on binlerce ziraat ve orman mühendisi ve teknisyenine görev verilebilir. Erozyonu önleyip, daha önce çölleşen bölgeler kurtarıldığı zaman 80-90 milyonluk Türkiye çok rahat doyurulabildiği gibi, milyarlarca dolarlık tarım ürünü de dışarıya satılabilir. En önemlisi bu büyük proje, çevre kirletilmeden, çevreye sahip çıkılarak ve yüz binlerce kişiye istihdam imkânıyla, işsizliğin çözümüne büyük bir katkı sağlar.  

*                        *                      *

Ağaçlandırma denilince aklımıza sadece meşe ve çam gibi meyvesiz ağaçlar gelmemeli. Cevizden kiraza kadar her türlü meyveli ağaç da projeye dâhildir. Organik bir biçimde elde edeceğimiz meyve yine ülkenin ekonomisine büyük katkılar sağlayacaktır.

 

Ayrıca, ağaçlandırma projesi, orman yangınlarıyla birlikte düşünülmeli! Her yıl ortalama 2.000 orman yangınında ciğerlerimiz yanmaktadır. Ağaçlandırma ekipleri, aynı zamanda orman yangınlarını önleme ve söndürme ekibi şeklinde de teşkilatlandırılmalıdır. Her ormandan sorumlu olacak ekipler tespit edilmelidir.

*                        *                      *

Arıcılığa gelince; Türkiye’nin her yerinde arıcılık yapmak mümkün... Arıcılık o kadar verimli bir iş ki, 2 kovanla işe başlayan bir arıcı, 10 senede yüzlerce kovana ulaşabiliyor. Islah edilmiş bir arıcılık hem Kuran’da bile tavsiye edilen “her derde deva” balın sofralarımızdan eksik olmamasını sağlar, hem de müthiş bir ihracat potansiyeli sunar.  Arıcılık ülkeyi kurtaracak iş dallarından biridir.

*                        *                      *

Bunların yanında hayvancılığa ve meraların ıslahına yeni meraların oluşturulmasına büyük bir önem verilmeli. Hayvancılığın desteklenmesiyle et ve süt ürünlerinin kaliteli bir biçimde artırılmasının yanı sıra toprağı besleyen doğal gübrenin de yaygın olarak kullanılması sağlanmış olur.

(Devam edecek)



Önceki yazılar

Tarih: 13.05.2009 Okunma: 686

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

OĞUZ TÜRKÜ

24.04.2009 - 20:18

Türk Milleti atasını unutmaz!!! Ancak Unutmak isteyenleri unutun... (ANLAMLI ve İHTİYAÇ duyulan bir yazıydı)

OĞUZ TÜRKÜ

24.04.2009 - 20:18

Türk Milleti atasını unutmaz!!! Ancak Unutmak isteyenleri unutun... (ANLAMLI ve İHTİYAÇ duyulan bir yazıydı)