Oy
gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Mustafa Kemal, 19 Mayıs 1919’da, 9’ncu Ordu
müfettişliği göreviyle, Anadolu’ya çıkarken üzerinde paşa üniforması vardı. Doğal
olarak askerî bir otorite… Fakat ilave yetkilerle donatılmış… Bölgesindeki,
yani bütün Anadolu’daki “sivil” idarenin üzerinde de her türlü yönetim
tasarrufu bulunuyor.
Bilindiği gibi, Anadolu’ya geçişinden sadece bir
buçuk ay sonra, İstanbul Hükümeti,
Mustafa Kemal’in Anadolu’daki görevine son veriyor ve kendisini İstanbul’a
çağırıyor. Tabii Mustafa kemal, İstanbul’a dönmediği gibi görevinden de istifa
ediyor, rütbelerinden vazgeçiyor. Üniformasını da çıkarıyor. Artık, resmî
elbisesi ve görevi olmayan sade bir vatandaş gibidir.
Sonra ne oluyor?
Başta Kazım
Karabekir Paşa, Anadolu’daki bütün komutan ve subaylar, Mustafa Kemal’i esas
duruşta selâmlayıp, “onun askeri” olduklarını beyan ediyorlar.
Zaman akıyor… Kimi gönüllü, kimi zorunlu bütün
Anadolu insanı “Mustafa Kemal’in askeri” oluyor. Millî Mücadele başlıyor.
Elbette, askerden kaçanlar, hatta Millî Mücadeleyi
arkadan vuranlar da çıkıyor. Bununla birlikte, zafer kazanılıyor ve Cumhuriyet
kuruluyor.
* * *
O günlerde bütün Anadolu’nun “Mustafa Kemal’in askeri”
olmasını sağlayan etken, TAM BAĞIMSIZLIK tutkusuydu.
Bağımsızlığımız, bugünlerde de tartışma konusu… Bağımsızlığımızın
zedelendiği konusunda ciddi kuşkular, ateşli tartışmalar var.
“Tam Bağımsızlık” mitingleri yapılıyor.
Kitleler bir yandan “Ne ABD, ne AB, Tam Bağımsız Türkiye!” arzusunu yüksek sesle dile
getirirken, bir yandan da “ATATÜRK’ün askerleriyiz!” nidalarıyla dünyaya
sesleniyor.
Bireysel olarak da, vatandaşlar, her yaştan kadın ve
genç kızlar “Atatürk’ün askeriyiz!” diyor.
Bugünün modern dünyasında kızların bile “asker”
olduğunu dile getirmesi, militarizmi çağrıştırdığı için üzüntü verici…
Fakat ülke bağımsızlığı zedelenmişse, tam bağımsızlık
yok edilmek isteniyorsa ve bu bir psikolojik
savaşsa, o kadınların-kızların uyanıklığı ve millî hassasiyeti ancak takdir
edilir.
Bir bağımsızlık savaşı söz konusuysa, ki söz
konusudur, elbette hepimiz Atatürk’ün askeriyiz.
Bundan tam 90 yıl önce, sadece Türk milletinin değil,
bütün mazlum milletlerin yüreğinde “bağımsızlık
ateşi”ni yakan Mustafa kemal’in önünde eğiliyorum. Selâmlıyorum onu!
Sizleri de selâmlamaya çağırıyorum.
BAYRAKLARIMIZLA!
Önceki
yazılar