Oy
gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Bir mayının patlamasıyla 6 asker şehit, 8 asker
yaralı… Tam da toprağa daha önce gömülen mayınların sökülmesi hakkında ateşli
tartışmalar yapılırken…
Bundan 17 sene önce, bütün dünya mayınları kaldırma
konusunda anlaşıyor. Yine 17 sene önce, daha önce hep tüfekle saldıran PKK
taktik değiştiriyor, mayınla saldırılara başlıyor. Son 5-6 yılda ise, saldırılarda
mayınlara ağırlık veriyor. Tabii bu arada bütün ülkeler mayınlarını temizlemeye
başlıyor. Sanki başka ülkelerin sınırlarından temizlediği mayınlar PKK’nın
eline geçiyor. Dünya söktükçe, PKK döşüyor!
Peki, PKK’nın bu mayın saldırıları taktiğine karşı,
Türk Silahlı Kuvvetlerinin ne gibi bir taktik geliştirmesi lâzım?
Mantık diyor ki; “öncelikle
mayınların yerini tespit etme, sonra da mayınları temizleme!” Öyle değil
mi?
Böyle bir taktiğe yönelen TSK, şimdiye kadar
mayınları mümkün olduğu kadar uzaktan tespit edebilecek modern cihazlara sahip
olabilirdi. Öyle cihazlar dünyada yoksa bile, ihtiyaç dolayısıyla Türk mühendis
ve bilim insanları böyle bir cihazı icat edebilirlerdi.
Geçen süre içinde, böyle mayın temizleme cihazlarına
sahip olan bir ordu ise, son günlerde çok tartışılan, Suriye sınırındaki mayın
meselesini de çözebilecek bir kabiliyete ulaşmış olurdu.
* * *
Türk Ordusu, mayın saldırılarına karşı bir taktik
geliştirmiş mi?
Yıllardır meydana gelen kayıplardan anladığımız
kadarıyla, hayır!
Nitekim sınırlarımızdaki yüz binlerce mayının
sökülmesi konusu sorulduğu zaman, Genel Kurmay Başkanlığı sözcüsü, Tuğgeneral
ne cevap verdi?
“Bizim
mayınları temizleyecek teçhizatımız ve uzman personelimiz yok!”
Mayınları tespit edecek, temizleyecek kabiliyetiniz
yoksa, elbette vatan evlatları da, tespit edilemeyen mayınların yanından,
üzerinden geçerken şehit olur, yaralanır, sakat kalır.
* * *
İSTİHBARATTA UZMAN PERSONEL VAR MI?
Mayını bir yerlere döşemek çok zor değilse de pek
kolay da değildir. Mayını bir yerlerden bulacaksın veya kendin imal edeceksin, gömeceğin
yere taşıyacaksın, bir bakışta belli olmayacak şekilde döşeyecek ve sonra
ortadan kaybolacaksın. Bunlar ciddi çalışmaları ve uzun bir zamanı gerektirir.
Eğitimi, uzmanlığı gerektirir. Eğer uzaktan patlatılıyorsa, belli bir mesafeden
sürekli gözlenmesi gerekir.
Bütün bu safhalar esnasında, MİT ve TSK istihbaratı
hiçbir haber alamıyor mu? Hiçbir şey tespit edemiyor mu?
İsrail’den alınan, Heron adlı insansız istihbarat uçakları bir işe yaramıyor mu?
Yaramadığı anlaşılıyor!
* * *
ATA’DAN
O halde nereye gidiliyordu?
Bu gidiş, elbette felâkete, hacalete (çöküşe) doğru
bir gidişti.
Mustafa
Kemal, Zâbit ve Kumandan'la hasbihal, 1913
Önceki
yazılar