Oy
gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Dünyanın hali ortada! Her yerde çatışma, kutuplaşmaya,
buhran… Hiçbir yerde huzur yok! Sadece ülkeler arasında değil, her ülkenin
kendi toplumu içinde de parçalanmalar var. Bir yanda aşırı beslenmekten
çatlayanlar, beri yanda bırakın yiyeceği temiz içme suyu bile bulamayanlar…
Barış ve huzuru bozan temeldeki sebep; vahşi kapitalist düzen… Aşırı kâr hırsı…
Bu hırs var oldukça, dünyanın bunalımlardan
kurtulması, sosyal barışın hâkim olması mümkün değil!
* * *
Başlıktaki ifade, TEMA Vakfı kurucusu Hayrettin Karaca’ya ait. Karaca’ya
göre, dünya insanının yaşadığı bunalıma tek çare; Türk insanının özünde olan, “Komşusu açken, tok yatan bizden değildir”
ilkesi, paylaşım kültürü ve kanaatkârlıktır.
1922 doğumlu olan Karaca, Cumhuriyetin ilk
yıllarından bahsederken, “fakirdik ama
aç insanımız yoktu” diyor. Neden? Çünkü paylaşım ve dayanışma vardı.
Ona göre; her ne kadar, Anadolu insanının bu
karakteri, Batı’nın etkisiyle küllenmişse de, önünde sonunda özümüze döneceğiz.
Genlerimizdeki üstün ahlâk önce Anadolu’ya ve sonra dalga dalga bütün dünyaya
huzuru getirecek. Hayrettin Karaca, “adı
batasıca” dediği Batı’nın,
sorunlara asla çare olamayacağını söylüyor.
* * *
Karaca’nın ilginç tespitleri var: Teknoloji işsizlik üretir, toprak istihdam
yaratır. Dolayısıyla teknoloji arttıkça toprağa dönmekten başka çıkar yol
yok. Çünkü ona göre;
Toprağı hor
gören,
Yarını zor
görür.
Bu noktada, Kılıçdaroğlu’nun, CHP İstanbul Belediye
başkan adayı iken, geliri olmayan ailelere, “600 TL aylık” vaadini de şiddetle eleştiriyor. Kılıçdaroğlu’nun o vaadiyle,
Anadolu’dakilere, “Toprağınızı bırakıp
İstanbul’a gelin, bir gecekonduya yerleşin, size benden 600 TL maaş!”
demeye getirdiğini söylüyor.
* * *
Perşembe günü, KALDER’in
ev sahipliği yaptığı “Mükemmelliği Arayış”
etkinliğinde, Hayrettin Karaca’yla 3 saat beraber olduk. Karşımızda, yanımızda
bir evliyanın ete kemiğe bürünmüş hali vardı.
Genellikle evliyaları, insanüstü kerametler gösteren,
doğaüstü varlıklar olarak düşünürüz. Onları hayalimizde canlandırmak oldukça
zordur. Hâlbuki işte, kanlı-canlı, etiyle kemiğiyle bir evliya yanı
başımızdaydı.
Aklıma Yunus’un, “Ete
kemiğe büründüm / Yunus gibi göründüm” sözleri geldi. Herhalde, Karaca
Yunusların, Velîlerin kumaşındandı. Bilgelerin yüksek idrakini haizdi ve bu idraki
yaygınlaştırmaya çalıyordu.
Anadolu kültürünü iliklerine kadar özümsemiş olan
evliya, ekonominin hasta olduğunu vurguladıktan sonra, dermanı da gösterdi: İhtiyaç kadar üretim, ihtiyaç kadar çalışmak,
ihtiyaç kadar kazanmak… Çünkü fazlası kendinizi de, toprağı da, kaynakları
da tüketmek demekti.
Elbette kapitalist düzenin yerine de paylaşım düzeni!
Önceki
yazılar