AMERİKA İFLAS ETTİ, Bülent ESİNOĞLU

GENEL HABERLER Misafir Yazar - 17.06.2009



Biliyorum. Bu başlığa, Amerika'yı gözünde çok büyütmüş, yıkılmaz sanan, her şeye kadir olduğunu düşünenler, bana bıyık altından gülecekler.


Beş yıl önce, doların bu günlere nasıl geleceğini yazdığımda da gülmüşlerdi. (Bülent Esinoğlu, Batı ile Batanlar, S.394, Kaynak Yayınları)


Nihayet oraya geldik.
Sabıkalı sınıf Wall Street Obama ile anlaşarak, bu güne kadar yaptıklarını, aynen yapmaya devam edeceklerine karar verdiler.


Anlaştıkları iki temel konu var. Biri ekonomide dolar basmaya devam etmek, diğeri de siyasette savaş alanlarını genişletmek.


Para basması demek daha fazla borçlanması demektir. Tabi, bu bir yoldur. Ancak, bu borçları ödemek için tasarruf ve üretmek gerek.


Amerika bu iki yeteneğini de kaybetmiş vaziyettedir. Üretim ve tasarruf Asya'dadır.
Biliyoruz ki, Amerika şimdiye dek başkalarının tasarruflarını kullana geldi. Amerika artık kâğıt satamaz durumdadır.


Asıl felaket başka yerden gelişmektedir. Pazartesi ve Salı günlerinde, Yaketerinburg'ta,  Çin Başbakanı Hu Junto, Rusya devlet başkanı Medyedev ve diğer Şanghay Altılısı bir araya geldi. Buna, Amerika'nın ünlü Ekonomisti Micheil Hudson 21. Asrın en önemli toplantısı dedi.


Yaketerinburg'ta, Şanghay altılısı Amerika'yı Avrasya'dan atacak mali ve askeri anlaşmalar yaptılar. Amerikan dolarının kullanılmasının, Amerikan askeri varlığını geliştirmekten başka bir işe yaramadığını belirttiler.


Rusya, Çin ile alışverişini dolar dışına taşıdı. Brezilya ve Malezya ticaretini Çin'e yönlendirerek, Çin parası ile alışverişe başladılar.


Toplantının temel konusu, dolar merkezli alışverişten çıkılmasıydı.
Eğer bu işte başarılı olurlarsa, Amerika'nın ithal ettiği ürünlerin fiyatları aniden yükselir. Buna petrol dahildir. Faizler roket gibi çıkar. İşsizliği söylemeye gerek yok.
Çin, Rusya ve Hindistan'da üretim artıkça Amerika'daki iflas hızlanacaktır.


Özetlersek, Üretim Asya'ya kaydı. Borçlu Amerika üretemez duruma geldi. Elinde bir tek dolar kaldı. O da sona çok yaklaştı.


 

Arşiv

Tarih: 17.06.2009 Okunma: 893

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

İ.Hakkı Cengiz

17.05.2009 - 10:01

Makaleyi, dikkatle okudum. Başlığı da, neredeyse her paragrafı da yanlış anlaşılmaya son derece müsait. Sonuçta, meraklı olmayın, öğrenmeye gayret etmeyin gibi bir anlam çıkıyor. Selâmlar...

özgür deniz

17.05.2009 - 11:48

hayret ki ne hayret efendim...öğrenme müptelası bir insan ve bitevi bundan söz eden bir insan nasıl olurda bu anlamda bir şey söyler. burada yanlış öğrenmeden söz ediliyor ve bu çok açık. kapalı olabilir zira biraz felsefik oldu. insanlar çok basit bir gerçeği öğreniyorlar ve kabullenmiyorlar derinlemesine araştırmak isterkende yanlışa sapıyorlar. oysa insan bu dünyada kendini rahat ettirecek, yaşamını kolaylaştıracak şeyleri öğrenmeli. diğer şeyleri de öğrenmeli ama hakikat apaçıkken sapıtmayacak şekilde. nihayetinde geldik ve gidecez. iki alemide türab etmenin alemi yok. akıllı olmak gerekiyor. bugün insanları yücelten ilim olduğu kadar alçaltanda ilim oluyor. burada bir paradoks var gibi ama derin düşünürsek yok. olaylara öyle yüzeysel bakamayız. baktığımız zaman görünmeyen espriyi ıskalarız. BAŞLIĞA gelince sadece görünen yüzüyle bakarsak evet yanlış anlaşılabilir ki kendimde çok düşündüm ama sonunda bu yönde karar verdim. daha derinlikli göz attığımızda gerçek kendini açık eder. bugün dünyaya baktığımızda milyonlarca kitap bir anda piyasaya sürülüyor. peki bu eserlerde nitelik var mı. yüzde birinde belki. hepsi insanları oyalamak sapıtmak için mi evet. hakikate dair bir şey yok. peki şimdi insalar bu kitaplardan satın aldıkları şeyin bilgi olduğunu söyleyebilirler ama bunun cehalet olmadığını kim dürüstçe ifade edebilir ki hakikatte cehalettir işte bu. ama insanlar öğreniyorum bilgi sahibi oluyorum sanır. ha inançsızsa sorun yok. bilakis insanların ne kazançları var o öğrenmeden. ne yaşantısına ne zevkine ne de öbür dünyasına milim gram faydaları yok. her tür şeyi okumayalımmı diyebiliriz peki asıl okunması gereken kitaba ne zaman zaman ayıracağız. bunu düşünen kim. sonrada dünyayı ve alçakları suçlamak çok kolay. biz görevimizi hakkıyle yapmayalım sonra suçlayalım. velhasıl aslında bunlar çok derin meseleler. bir kere merak ilmin hocasıdır ama her şeyi merak etmekte budalalıktır ki bu yüce kitabın sözüyle sabittir ki yazıdada verdik zira. bu yüzden yazı daha bir dikkatli okunursa ve hakikat dikkate alınarak göz atılırsa ne kadar sarihtir ve nettir görülür kanaatimce. en kalbi saygıyla selamla muhabbetle canım abim. ama bu mesele üzerine daha çok söz söylenebilir başka bir konuda daha değinebiliriz belki inşaallah.

özgür deniz

17.05.2009 - 11:54

insan kendini bilmeli önce ama merak eden kim. her şeyi merak eden insan bir kendini merak etmiyor ne acı. oysa kendini bilmeyen he yanılgı dolu bir hayat yaşar. HACC SURESİ 66. AYETİ okursa vd ayetleri insanın nasıl olduğuna dair bilgiler elde ederiz. bu ayette insanın PEKTE NANKÖR olarak nitelendirildiğini öğreniriz. bu hemen hemen bütün mealcilerin ve tefsircilerin çevirilerinde bu şekildedir. bakılabilir. işte bende bu yazıda insanın temel niteliklerini bilmesi gerektiğini ve bu şekilde gardını alması gerektiğini ifade ettim ki anlaşılmayacak bir şey yoktur kanaatimce yeterki yüce kitap eksenli bakalım olaya. en kalbi saygıyla canım abim...

özgür deniz

17.05.2009 - 11:56

aslında ilk paragrafta verdiğim MEVLANANIN SÖZÜ her şeyi açık ediyor ama...bilemiyorum....tekraren saygıyla canım abim......umutla

özgür deniz

17.05.2009 - 12:01

Şimdi gelelim bir has meseleye: insan öğrenmeye meraklı, bilgiye susuz. Tamam, bu doğal. Ama bilmesi gerekenleri de bilmeli. Bundan gocunmamalı. Tanrı olamaz. Peygamberlikte hitam buldu. Kitabın bir benzerini ihdas etmesi muhal. Öyleyse? İnsan ilim yolunda ilerlerken yukarıda ki temel kıstasları dikkate almak zorundadır..... bu satırlar bile söylediklerinize ters olmuyor mu canım abim......insan öğrenmeli ama sınırlarını ve haddini bilerek.... meraksız insanın insanlığından şüphe ederim ben... sıfatı insansa bir varlığın meraksız olamaz ve olmamalı ama her şeyi merakta insanı felakete görürü ki BU YÜCE ÖNDERİN DE sözleriyle kesinlikle sabittir.... Kİ BİR SAHABE de bunu görebiliriz. peygamber her şeyi sormamalrını istemiştir ve bunu bir sahabe ihlal edince istemediği şey başına gelmiştir... taşıyamayacağı yükün altına girmek zorunda kalmıştır... insan her şeyi ama her şeyi duymak istememeli ve bilmek istememeli bu bu dünyayı göz önüne alsak bile aşikardır... SAYGIYLA

İ.Hakkı Cengiz

17.05.2009 - 10:01

Makaleyi, dikkatle okudum. Başlığı da, neredeyse her paragrafı da yanlış anlaşılmaya son derece müsait. Sonuçta, meraklı olmayın, öğrenmeye gayret etmeyin gibi bir anlam çıkıyor. Selâmlar...

özgür deniz

17.05.2009 - 11:48

hayret ki ne hayret efendim...öğrenme müptelası bir insan ve bitevi bundan söz eden bir insan nasıl olurda bu anlamda bir şey söyler. burada yanlış öğrenmeden söz ediliyor ve bu çok açık. kapalı olabilir zira biraz felsefik oldu. insanlar çok basit bir gerçeği öğreniyorlar ve kabullenmiyorlar derinlemesine araştırmak isterkende yanlışa sapıyorlar. oysa insan bu dünyada kendini rahat ettirecek, yaşamını kolaylaştıracak şeyleri öğrenmeli. diğer şeyleri de öğrenmeli ama hakikat apaçıkken sapıtmayacak şekilde. nihayetinde geldik ve gidecez. iki alemide türab etmenin alemi yok. akıllı olmak gerekiyor. bugün insanları yücelten ilim olduğu kadar alçaltanda ilim oluyor. burada bir paradoks var gibi ama derin düşünürsek yok. olaylara öyle yüzeysel bakamayız. baktığımız zaman görünmeyen espriyi ıskalarız. BAŞLIĞA gelince sadece görünen yüzüyle bakarsak evet yanlış anlaşılabilir ki kendimde çok düşündüm ama sonunda bu yönde karar verdim. daha derinlikli göz attığımızda gerçek kendini açık eder. bugün dünyaya baktığımızda milyonlarca kitap bir anda piyasaya sürülüyor. peki bu eserlerde nitelik var mı. yüzde birinde belki. hepsi insanları oyalamak sapıtmak için mi evet. hakikate dair bir şey yok. peki şimdi insalar bu kitaplardan satın aldıkları şeyin bilgi olduğunu söyleyebilirler ama bunun cehalet olmadığını kim dürüstçe ifade edebilir ki hakikatte cehalettir işte bu. ama insanlar öğreniyorum bilgi sahibi oluyorum sanır. ha inançsızsa sorun yok. bilakis insanların ne kazançları var o öğrenmeden. ne yaşantısına ne zevkine ne de öbür dünyasına milim gram faydaları yok. her tür şeyi okumayalımmı diyebiliriz peki asıl okunması gereken kitaba ne zaman zaman ayıracağız. bunu düşünen kim. sonrada dünyayı ve alçakları suçlamak çok kolay. biz görevimizi hakkıyle yapmayalım sonra suçlayalım. velhasıl aslında bunlar çok derin meseleler. bir kere merak ilmin hocasıdır ama her şeyi merak etmekte budalalıktır ki bu yüce kitabın sözüyle sabittir ki yazıdada verdik zira. bu yüzden yazı daha bir dikkatli okunursa ve hakikat dikkate alınarak göz atılırsa ne kadar sarihtir ve nettir görülür kanaatimce. en kalbi saygıyla selamla muhabbetle canım abim. ama bu mesele üzerine daha çok söz söylenebilir başka bir konuda daha değinebiliriz belki inşaallah.

özgür deniz

17.05.2009 - 11:54

insan kendini bilmeli önce ama merak eden kim. her şeyi merak eden insan bir kendini merak etmiyor ne acı. oysa kendini bilmeyen he yanılgı dolu bir hayat yaşar. HACC SURESİ 66. AYETİ okursa vd ayetleri insanın nasıl olduğuna dair bilgiler elde ederiz. bu ayette insanın PEKTE NANKÖR olarak nitelendirildiğini öğreniriz. bu hemen hemen bütün mealcilerin ve tefsircilerin çevirilerinde bu şekildedir. bakılabilir. işte bende bu yazıda insanın temel niteliklerini bilmesi gerektiğini ve bu şekilde gardını alması gerektiğini ifade ettim ki anlaşılmayacak bir şey yoktur kanaatimce yeterki yüce kitap eksenli bakalım olaya. en kalbi saygıyla canım abim...

özgür deniz

17.05.2009 - 11:56

aslında ilk paragrafta verdiğim MEVLANANIN SÖZÜ her şeyi açık ediyor ama...bilemiyorum....tekraren saygıyla canım abim......umutla

özgür deniz

17.05.2009 - 12:01

Şimdi gelelim bir has meseleye: insan öğrenmeye meraklı, bilgiye susuz. Tamam, bu doğal. Ama bilmesi gerekenleri de bilmeli. Bundan gocunmamalı. Tanrı olamaz. Peygamberlikte hitam buldu. Kitabın bir benzerini ihdas etmesi muhal. Öyleyse? İnsan ilim yolunda ilerlerken yukarıda ki temel kıstasları dikkate almak zorundadır..... bu satırlar bile söylediklerinize ters olmuyor mu canım abim......insan öğrenmeli ama sınırlarını ve haddini bilerek.... meraksız insanın insanlığından şüphe ederim ben... sıfatı insansa bir varlığın meraksız olamaz ve olmamalı ama her şeyi merakta insanı felakete görürü ki BU YÜCE ÖNDERİN DE sözleriyle kesinlikle sabittir.... Kİ BİR SAHABE de bunu görebiliriz. peygamber her şeyi sormamalrını istemiştir ve bunu bir sahabe ihlal edince istemediği şey başına gelmiştir... taşıyamayacağı yükün altına girmek zorunda kalmıştır... insan her şeyi ama her şeyi duymak istememeli ve bilmek istememeli bu bu dünyayı göz önüne alsak bile aşikardır... SAYGIYLA