Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Konsun
-yine- pervazlara
Güvercinler,
“Hu
hu”lara karışsın
Aminler,
Mübarek
akşamdır,
Gelin
ey, Fâtihalar, Yâsinler!
Peygamber (SAV) sevgisinin nasıl bir duygu olduğunu, ilk defa annemle tattığımı hatırlıyorum. Annelik duygusu gibi, tamamen saf, anlatılması imkânsız. Şeksiz, şüphesiz, bütün bir imanla, tam bir teslimiyet hali.
Daha sonraları bu sevginin yakın ve uzak çevremde, tarihte ve günümüzde yazarlarda, şairlerde aşk derecesindeki tezahürlerini gördüm. Elbette böyle bir sevgi çok sevindirici, çok duygulandırıcı ve aynı zamanda birleştirici, bütünleştirici bir nesne. Denilebilir ki; Türk halkındaki en yaygın ortak duygu Peygamber sevgisidir. Bunun yansımasını her an, her yerde görebilirsiniz.
Günümüzde ve geçmişte sayısız yazar ve şair Peygamber sevgisini konu edinmiş ve binlerce eser meydana gelmiş, gelmeye de devam etmektedir. Bunlar içinde, her Kandilde dinlediğimiz için hepimizin ezberlediği, Süleyman Çelebi’nin “Mevlid-i Şerif”i en meşhur olanıdır. Fuzulî’nin “Su Kasidesi” harikuladedir. Yazının baş tarafına nakarat bölümünü aldığım Arif Nihat Asya’nın Ramazan aylarında ve kandillerde sıkça okunan 200 mısralık Na’at’ı muhteşemdir. Bu eserleri internette rahatlıkla bulabilirsiniz.
Peygamberimizi tanıtan ve öven bütün kalem sahiplerinden Allah razı olsun. Mekânları cennet olsun.
İnsan sormadan edemiyor. Peygamber sevgisinin böylesine yaygın olduğu bir toplumda; Peygamberimiz, “Temizlik imanın yarısıdır.” dediği halde kirlilik nasıl böylesine rahatsız edici olabiliyor? Yine efendimiz, “Rüşvet alan da, veren de cehennemdedir.” dediği halde, rüşvet, nasıl böylesine yaygın olabiliyor?
Hiç olmazsa bugünlerde, toplumsal yaralarımız hakkında biraz kafa yormamız lâzım
Lokma
Peygamber efendimizin doğumu eskiden sadece bir gece anılırdı. Son yıllarda, bir hafta boyunca, Kutlu Doğum Haftası şeklinde anılıyor. Bence çok isabetli.
Bu kapsamda kapalı ve açık hava toplantılarında peygamberimiz tanıtılıyor ve anılıyor.
Bir de İzmir’de adet olduğu üzere, sokaklarda lokma kazanları kaynıyor, herkese lokma dağıtılıyor. İstanbulluların parayla aldığı lokma, İzmir’de bedavadır ve her gün lokma kaynatıldığına rast gelebilirsiniz.
Geçen yıl, Kutlu Doğum Haftasında, bir gün Bornova’da yürürken lokma döküldüğünü gördüm. Yaklaşıp aldım. Ben mahalleden bir cenaze için yapıldığını zannettim ve dağıtan kişiye, “Allah kabul etsin!” dedim. Dağıtan kişi, müftülük görevlisiymiş. “Bu, dedi, Peygamber Efendimiz için döküldü, siz de bir Fatiha okur musunuz?”
Çok duygulandım. Orada gözlerim yaşardı. Sağlığında cennetle müjdelenen dinî önderimiz için, hiç de ihtiyacı olmadığı halde,1400 sene sonra lokma döküyor ve Fatiha okuyorduk. O’nun bize değil, bizim O’na ihtiyacımız olduğu halde bunu yapıyoruz.
Elbette bu, eşsiz vefanın, sevginin, saygının, hasretin bir göstergesidir.
Bilgelerden
Otuz üç bin
ashâba rehber oldu Muhammed.
Asi, cani
ümmete şefaatli Muhammed.
Garip ile
yetime mürüvvetli Muhammed.
İhtiyaç olsa
kime, kifayetli Muhammed.
Duaları
müstecâp, icabetli Muhammed;
Kötülüğe
iyilik, kerametli Muhammed.
Secde kılan
eğilip, itaatli Muhammed.
Mi’rac aşıp
varanda, şahâdetli Muhammed.
Sekiz cennet
sahibi velâyetli Muhammed.
Miskin Ahmet
kuluna yazdırıcı Muhammed;
Yetim, fakir,
garibe sehavetli Muhammed.
Ahmet Yesevi
*: Uydurma
Önceki yazıları görmek için aşağıdaki kutuya
tıklayın.