FAZLA AÇILMAYIN BOĞULURSUNUZ, Yılmaz Ergül

GENEL HABERLER Misafir Yazar - 22.08.2009


 

Yıllarca "Kapanım da kapanım " dediler ve kapandıkça kapandılar.
Günlerce aylarca yıllarca "Kapanım" ın ne için yapıldığı, inançsal
olduğu kadar şekilsel nitelikleri, özgürlükler içerisindeki yeri gibi
nice anlatımlar dinlenildi, nice yorumlar yapıldı.Kapanımı savunanlar
kadar karşı çıkanlar oldu, adı üzerinde spekülasyonlar yapıldı.

Kapanım mimarlarının hedefledikleri herşey yerine gelmişti ki, bu kez sözcük değişti ve "Açılım oldu!."

Bu "açılımın" daha önceki kapanım ile ıraktan -yakından bir benzerliği yoktu ama,kapanım diyenlerin ağzından çıkıyordu ve başına bir de "Kürt!" eklenmiş; "Kürt açılımı " oluvermişti.

Ancak, "kapanım" da her dalın uzmanı yıllarca bitmez-tükenmez
tartışmalarla konuyu irdeleyip- incelemiş; yüzlerce hatta binlerce
görüş hemen hergün basın-yayın ortamında- konferans, panel hatta
mitinglerde tartışılmıştı.

Savunanlar, karşı çıkanlar ve mağdur oldukları savında bulunanlar
kadar , mağdur ettikleri için suçlananlar da her ortamda kendilerini
ifade etmişlerdi.Bitmez-tükenmez savlar eskisi kadar güncel olmasa da, günün ağır koşullarında ve durmadan değişen ya da özellikle değiştirilen gündemin konularından olanak bulunur bulunmaz bu konu mutlak yine en başa geçecektir bu kesin.

Açılıma gelince; gelmek söz konusu değil çünkü gelebilmeniz için
"açılım" ın ne anlam içerdiğini; "açılım" dan başbakanın genel başkan sıfatını kullanarak ve açık olarak "PKK'ya terör örgütü demeyen muhatabımız olamaz" dediği partinin genel başkanı ile ikili ve "kapalı" olarak yaptığı görüşmeyi mi anlamak gerekecek? Yoksa  "kapatıldığı" yerden "açılım!" yapacak olan bölücü başının savuracağı ve bu hakkı kendisine hangi kapalı ya da açık yasa maddesinin verdiği belli olmayan sözleri mi belirleyecek?

Ya da her konuyu bilen ama her ne hikmetse hiçbir şey bilmeyen, tüm yazdıklarının tersi çıkan şu aydınım diye geçinenler mi
belirleyecekler ve kim adına, hangi yetkileri ile?

Ulusun her bir bireyini ta yürekten ilgilendiren bu tür yaşamsal
kararları almak hakkını hiçbir iktidar bırakın çoğunlukta olmayı,
meclisin tamamı kendi partisinden olsa bile yine karar vermek hakkına sahip değildir... Halkın iradesinin bazen parti sayısalının çok
üzerinde olduğu konular vardır ve "Kürt açılımı!" denilen ve hiç
gerçek olmayan bir tanımla sunulan sorunsuzu sorun olarak sunmak
çabası buna en güzel örnektir.

Görünen masum ve sıradan gibi gösterilen isteklerin asıl ardından
gelen ve halkın sağduyusu ile tahmin ettiği, en azından o beklenti
içerisinde ve kaygısını dile getirdiği "federasyon, bölünmek" gibi
istemleri almak hakkı tek başına da olsa hiçbir hükümete verilemez;
bunun parlamenter sistemdeki meclis üstünlüğü ile de ırak- yakın bir
ilgisi olamaz...

Hele bugüne dek uygulamalarındaki başarısızlıklar her gün daha çok
ortaya çıkan AKP hükümetine hiç verilemez! Öylesine verilemez ki;
meclisteki bağımlı-bağımsız tüm muhalefet milletvekilleri AKP ile
birlikte karar alsa bile verilemez...

Sonuç olarak; AKP sayısal üstünlüğü ile istediği yasayı çıkartabilmek hakkını kendinde görür, genelde yaptığı gibi "Ben yaptım oldu!" politikası izler ve bunu da açılım olarak yutturmaya çalışırsa; yanlış yapar ve onarılması asla söz konusu olmayan olsa da derin kayıplar verdirecek olayların temelini atar.

Onun içindir ki, "Kürt açılımcısı!" AKP'ye şimdiden dostça uyarı
yapmak gerekir; "aman fazla açılmayın sonra boğulursunuz!" Yüzmeyi ne kadar iyi bilirseniz bilin yine de fazla açılmayın beklenmedik bir kramp bile her şeyi değiştirebilir!..

 

Arşiv

Tarih: 22.08.2009 Okunma: 819

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

Zeynep SEREL

28.06.2009 - 00:10

Bilgilendiren, düşündüren eseriniz için teşekkürler Ekrem Hocam.

Zeynep SEREL

28.06.2009 - 00:10

Bilgilendiren, düşündüren eseriniz için teşekkürler Ekrem Hocam.