REFAH TOPLUMU YOLUNDA VAHŞİ KAPİTAL-İZM

İsmail Hakkı CENGİZ - 27.08.2009

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.

 


 

Dünkü yazımızı, Batı’nın, “Refah toplumu”na sadece ülke kaynakları ve ülke içindeki emek gücüyle ulaşmadığını; başka ülkelerin kaynak ve işgücünü de sömürüp, birikimi kendi ülkelerine taşıyarak bu noktaya gelebildiklerini söyleyerek bitirmiştik.

 

Siyasî ve iktisadî bakımdan Batı’yı örnek alan Türkiye için, başka bir ülkeyi sömürmek bir yana, kendi kaynaklarını sömürülmekten kurtarabilmek bile çetin bir mesele… Dolayısıyla, Türkiye’nin Batıyı takip ederek zenginleşmesi, “refah toplumu”na ulaşması hayal!

 

Bununla birlikte; Türkiye’de bir “Kapital” düzeni var.

 

Kapitalizm trenine binmişiz ve bir istikamete doğru gidiyoruz.

 

Gittiğimiz istikametin “refah toplumu” olduğunu sanırken nerelere geldik?

 

Toplumca şaşkınlık içindeyiz. Çünkü zenginleşeceğimizi, düze çıkacağımızı umarken, ekonomik sistem tarafından cendere gibi sıkılıyoruz. Eziliyoruz.

 

Memleket dâhilinde “kapital düzeni” hükmünü yürütüyor. Hem de ne “yürütme?” Sık sık dile getirilen tabirle “vahşi”ce! İsterseniz, son zamanlarda çokça konuşulan “vahşi kapitalizm” kavramını da “anaparanın vahşeti” diye Türkçeleştirelim ve Türkiye’deki icraatları nasıl, ona bakalım!

 

Anapara, saltanatını ve gücünü artırmak ve hükmünü sonsuza kadar sürdürmek için sürekli büyümek zorundadır. Yerinde sayarsa küçülür, küçülürse de biter. Onun için meselâ; köylerdeki evlere kadar herkesin kullandığı sabit telefonlardan konuşsanız da konuşmasanız da “sabit” bir ücret alınır… Onun için, banka hesaplarınıza, o hesabı kullansanız da kullanmasanız da “işletim ücreti” tahakkuk ettirilir. Daha bunun gibi akla gelmeyen acayip ücretler hayatımıza girer. Anapara sahibiyle vatandaş arasında bir ihtilaf çıkması durumunda, vatandaş daima haksızdır.

 

Kapitalist ekonomik düzenin temelinde “tam rekabet” olduğu söylenir fakat bu tamamen göstermeliktir. Bunun en güzel örneğini, banka faiz oranlarında, akaryakıt şirketlerinin fiyatlarında ve cep telefonu şirketlerinin kontör ücretlerinde görebilirsiniz… Neredeyse aralarında hiçbir fark, dolayısıyla hiçbir rekabet yoktur.

 

Yine, kapitalist ekonomide tüketicilerin tam bilgilendirilmesi esası vardır. Bu da asla gerçekleşmez. Anaparanın birikimi için her türlü cazip reklâm mubahtır ama bilgilendirme nadirdir! Bundan 15–20 sene evvel, 900’lü hatlar piyasaya sürüldü. Vatandaş bu hatları aramaya özendirildi fakat görüşmelerin kaça mâl olacağı bildirilmedi. Bu bilgisizlik sonucunda binlerce ev-ocak söndü. O hatları kullananlar evlerini, tarlalarını, arsalarını satarak borçlarını ödeyebildiler.

 

Şimdi gündemde kredi kartı borçları var. Sadece kredi kartı borçları mı? GSM hatlarında, internet sağlayıcı ADSL hatlarında her şey normal mi? Tüketici tam olarak bilgilendiriliyor mu? Hiç sanmıyoruz. Anapara, vahşetini buralarda ve daha pek çok alanda sürdürüyor. Milyonlarca kişinin canı yanmadan hadiseler gündeme gelmiyor.

 

Anaparanın vahşetini kim önleyecek? Bu sorunun cevabını yarınki yazıda vermeye çalışacağız.

 


 

Önceki yazılar

Tarih: 27.08.2009 Okunma: 692

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?