Kalem feryâd eder, ağlar
mürekkep,
“Beni cahil eline verme Ya Rab!
Lütfunla âlime çevir yolumu,
Kırma n’olur kanadımı, kolumu.”
Lâedri
Parayı sevmeyen para
kazanamaz.
İktidarı sevmeyen hiçbir iktidara sahip olamaz.
İtidalli, sakin ve sağduyulu
vatandaşların bu sebeple meydanı boş bırakmamaları gerekir. Aksi takdirde
aşırılar, kışkırtıcılar ve kötüler meydanı derhal işgal ederler. Sokrat şunu
çok önceden müşahede etmişti: Dürüst
insan dürüst olmayandan daha çok öder ve daha az kazanır. Görülüyor ki siyasî kavga ihtirassız çıplak insanlar ile
adamakıllı silahlanmış insanlar arasındadır.
Bu aynı zamanda şu demektir
ki, entrika hiçbir şey hasıl etmeyen, fakat iktidar kazandıran bir çalışmadır. Hâlbuki
gerçek bir çalışma, entrikayı bertaraf eder ve savunmasız bırakır.
İşçi dünyasında bile şeflik
taslayan biri tabiatıyla işi bırakmış bir insandır. Demek istediğim toprağı
bellemek, kazmak, çekiç vurmak, törpülemek gibi katı madde üzerindeki işi
bırakmış ve entrikayı yani ikna etmek, korkutmak, övmek, pohpohlamak gibi insan
üzerinde çalışmayı öğrenmiş insandır.
Bu itibarla şef yükseldikçe
şef olmaya daha az layıktır.
Şunu da ilave edeyim ki,
cesur politikacı, muhterisi serseme çeviren ve onu vesveselere ve bir çeşit utanca
düşüren vasıtalardan yoksun değildir. Kibar âleminde bu tersine eğitim nezaket
kuralları içinde yapılır.
Eğer sebepler daha iyi
anlaşılsaydı vatandaşın Efendiler’ine karşı o ebedî kavgası daha iyi
yürütülebili,rdi. Burada herkesin en sık tekrarladığı hatalardan biri infiale
kapılmaktır. Çünkü öfke sürüp gitmez ve bundan böyle düşünmeyi, işleri oluruna
bırakmayı ister.
İşlerse hiçbir zaman iyi
gitmez.
(Propos de Politique, Paris,
1934)
Arşiv