Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Sabah gazetesinin Emre Aköz adlı yazarı, 9 Eylül
tarihli sütununda, dâhiyane bir keşifte bulunarak şu bilgileri veriyor:
“Bildiğiniz gibi, Ergenekon efsanesinin
kendisi bir efsanedir! Yani safsatadır.
Hikâye Yakup Kadri (Karaosmanoğlu)
tarafından icat edilmiştir. Velhasıl tam bir uydurmadır.” (Bildiğiniz gibi
diyor ama bilmiyorduk, yeni öğrendik!)
Şu 3 satırdaki devrilen çamları, bir ilkokul
öğrencisi bile deviremez. Ama yüz binlerce satan bir gazetede yazarlık(!)
yaptırılan, televizyonlara çıkarılıp yüksek fikirlerinden istifade edilen bir kozmopolit,
bırakın çamı ormanlar deviriyor. Bir milletin zekâsına, değerlerine hakaret
ancak bu kadar olur!
Ergenekon bir destandır. Destanlara efsaneler
karışabilir fakat adı geçen zavallının bu millî destana “safsata” diyebilecek kadar sapıtmasının izahı; herhalde
psikiyatristlerin ilgi alanına girer.
Lâkin zavallının asıl kara cehaleti; “hikâyenin icat edilme” safhasında
kendini gösteriyor. Kozmopolite göre Ergenekon’u Yakup Kadri icat etmiş! Zavallı
köşeci o kadar cahil ki; yaveleri tam bir cahil cüretinin yansımaları… Bakın
nasıl?
Ergenekon’la ilgili bilgilerin çok eskiye dayandığını
ortaya koyan pek çok tarih bilgini var ama biz size hiç kimsenin itiraz
edemeyeceği bir kaynağı gösterelim: Kaynağımız, yıllardır Türkiye Gazetesinde başyazar olarak, makalelerini birinci sayfadan
yayımlayan büyük tarihçi Yılmaz Öztuna’dır.
Öztuna, “Büyük
Türkiye Tarihi” adlı 14 ciltlik muazzam eserinin birinci cildi, 21’nci
sayfasında şu bilgileri veriyor:
“Ergenekon
Destanı’nın; Türklerin düşmanları tarafından küçük bir sahaya sıkıştırıldıktan
sonra çoğalmaları, demir madenini eriterek yol bulup dış dünyaya açılıp yayılmaları
motifi çok mühimdir. 13. asır rivayetleri, Türklerin demiri eriterek anayurttan
çıktıklarını göstermektedir.”
Neymiş? Demek ki “Ergenekon Destanı” rivayetleri
Yakup Kadri’den 7 yüzyıl evvel, 13. asırda ortaya çıkmış.
Zavallı yazar, bu kadar uzak rivayetleri
bilmeyebilir. Fakat daha ilkokullarda öğretilen, Ziya Gökalp’in Ergenekonla
ilgili manzumelerini insan nasıl unutur? 1924’te
vafat eden Ziya Gökalp, elbette bu şiirleri; Yakup Kadri’nin “Ergenekon” adlı eserini yayımladığı 1929’dan çok
önceleri kaleme almıştır.
Gökalp’in şiirlerinden kısa bir bölüm:
Yurt
girince yâd eline,
Ergenekon
oldu yine!
Yol verince gizli yurt
Aldı bizi bir bozkurt.
Kaf Dağından geçirdi,
Türkeline getirdi.
* * *
Yılmaz Öztuna, Ergenekon’la ilgili açıklamalarına
şunları da ilave ediyor: “Bu çok
mühimdir; Türklerde fâtihlik fikrini, en kötü şartlardan sıyrılma azmini,
madene hâkim olup bu suretle üstün tekniği elde tutma ihtirasını
göstermektedir.”
Millî kültürün en önemli bir değerine saldıran zavallının
böyle fikirlerden haberi olacağını sanmıyoruz. Fakat onu saldırtan iradenin
bunları çok iyi bildiğine eminiz.
* * *
DOĞA VE DOĞAN
Son günlerde en fazla konuşulan hususlar; sel
felaketi ve Aydın Doğan’a kesilen anormal vergi cezası… O kadar ki, bu konular
“demokratik açılım”ı bile gölgede bırakmış vaziyette…
Tercüman Gazetesi’nde 10.09.2009 tarihli manşet:
BELEDİYELERİN RANTI
Bu başlığın altında; Bakan Eroğlu, “Facia, belediyelerin rant uğruna dere
yataklarında yapılaşmaya göz yummasıyla geldi” dedi, ibaresinden sonra
manşetin devamı:
DOĞANIN İNTİKAMI
Türkçe’nin cilvesi işte…
Önceki
yazılar