Kalem
feryâd eder, ağlar mürekkep,
“Beni cahil eline verme Ya Rab!
Lütfunla âlime çevir yolumu,
Kırma n’olur kanadımı, kolumu.”
Lâedri
İsmet Özel
80’den sonra olan bitene bakın, dünyadaki şeffaflık
gibi iddiaların nedeni o. Şeffaflık ne denmek, şeffaf içine giriyor demek. Yani
seninle arasında hiçbir perde yok, engel olacak bir şey de yok. Meselâ Türkiye
80’den en azından 84’e kadar kesinlikle dünyadaki elektronik sanayinin çöplüğü
haline geldi. —4 yıl bugün için uzun artık.- Yani Türkiye’nin cebinden para
gitti ve bugünlere geldi. Şimdi 2. Cumhuriyet konuşuluyor. 2. Cumhuriyetin konuşulmasının
sebebi 2’dir.
1) Türkiye’nin toprak bütünlüğünün bütün
iddialarından vazgeçmiş olan ve işte Avrupa’da, Amerika’da dünya sisteminin
imtiyazlı bölgelerinde alınan kararları harfiyen uygulayan bir ülke olmak
kaydıyla, Türkiye’nin böyle bir ülke olması. Yani insan hakları falan… Bunların
altında yatan şey o. Türkiye daha demokratik olacak, neden? Belçika’da alınan
kararın anında Türkiye’de uygulanması için. Yani ben Türkiye demokratik olmasın
demiyorum. Alternatifi bu değil bunun. Bize
“Bana bak. Benim istediğim şartlarda, benim istediğim gibi ve benim istediğim
kadar demokratik olacaksın yoksa senin canına okuruz” diyorlar.
2) 2’nci yol Türkiye’nin ortadan kalkma yoludur.
Türkiye bir devlet ve millet olarak ortadan kalkma tehlikesiyle karşı karşıyadır.
Bunu çok uzak bir ihtimal olarak görebilirsiniz. Ama harf devriminden 1 gün
önce de harf devrimi çok uzak bir ihtimaldi. Onun için, Türkiye’de bir takım
kararlar alınır ve bizi silahsız bırakırlar. Bizi bu alınan kararların işlememesi
için elimizde hiçbir şey kalmamış halde bırakırlar. Yılgınlığa salarlar işte…
Vs.
Sosyal bakımdan önemli bir noktayı vurgulayayım: 1980’den sonra Türkiye’de çok büyük bir
AZGINLIK oldu. O da şu: 1980’den
sonra şans oyunları çok büyük bir itibar gördü. Yahut Türkiye’de şans
oyunlarından başka hiçbir şey kalmadı. Önce milli piyango, at yarışlarıydı buna
benzer şeyler vardı. Şimdi artık biliyorsunuz, bütün her şey o. 900’lü telefonlar…
Vs. hepsi, bakınız, o yarışmalar ne
kadar dikkatle izleniyor. Hepsi Çarkıfelek falan filan neden, çünkü herkes
kendini özdeşleştiriyor.
Herkes
orada yarışıyor.
Herkes
kazananı çılgınca alkışlıyor, çünkü Türkiye’de bu artık önemli bir silah
kaybıdır.
Bıraktınız…
Yani siz
sadece bir gün piyangonun vurmasından başka hiçbir şey düşünmüyorsunuz. Yaşama
direnciniz, ulaşmak istediğiniz hiçbir şey yok.
Türkiye bir düşmanla karşı karşıyadır. Türk halkı bir
düşmanla karşı karşıyadır. Türk devleti düşmanla karşı karşıyadır. Bundan
bihaber olmak zarardan sonra şikâyet etmemeyi gerektirir.
Yani Türkiye neden böyle?
Çünkü bir şeyi tanımıyoruz; Türkiye, dediğim gibi azalan, çöken bir eğri içinde seyrediyor. Bunun getirdiği başka şeyler de var tabii. Bir takım kurtuluş imkânları var. Çünkü insan ne kadar olumsuz şartlarla karşı karşıyaysa kurtulmak için de o ölçüde olumlu imkânları elinde tutabilir. Börderlin’in sözüyle söylersek; “Tehlike vardır. onu arayıp bulabiliriz. Ama en önemli nokta, başımıza gelen şeylerin bizi aldatan insanların tuzağına düşmemiz yüzünden geldiğidir.”
Türk
Edebiyatı Dergisi, Aralık 1992, 230. Sayı
Arşiv