Kalem
feryâd eder, ağlar mürekkep,
“Beni cahil eline verme Ya Rab!
Lütfunla âlime çevir yolumu,
Kırma n’olur kanadımı, kolumu.”
Lâedri
“Babana bile
güvenmeyeceksin!” sözüyle yetişen bir neslin şimdi neden birbirine
güvenmediğinden dem vuruluyor. Birbirine güvenerek yaşamak varken nedendir
güvenmemek? Kimse bilmiyor hatta güvenmemeye devam ediliyor.
Okulda, dışarıda,
başka bir şehir de kimseye güvenmeme duygusu vardır insanımızda. Haklıyız,
sonuna kadar haklıyız. Siyasetçilerin ilk öğrenmesi gereken kural nedir? “Halka
güven olmayacağını bilmektir. “ E o halkın içinde bu ülkede yaşayan
herkes yok mudur? Tabii ki evet. O halde bize güven olmazmış.
Tabi günlük
hayata siyasetçilerin gözüyle bakamayız. Onlar yalanların dolu olduğu ve
yalanların bir noktadan sonra iftiralara dönüştüğü suni bir dünya da
yaşarlar. Halk adına bir yerlere gelip halkı unutan iki yüzlü nadide
insanlardır. Ben normal insanları konuşmak, anlamak istiyorum. 70 milyonuz
diyoruz ve bu kadar insan birbirine güvenmiyor. G ü v e n m i y o r !
Yeni yetişen bir
çocuğa ne öğretilir? “ Sokakta tanımadığın biri sana bir şey verirse,
sakın alma haa!” İşte esas kelime bu “alma” türetirsek “konuşma” ve “güvenme.”
İşte genel durum güvenmemek. Esnafa güvenme, otobüste birine güvenme, yolda
giderken dikkatli bakan birine güvenme, güvenme, güvenme… Nereye kadar?
Esasen toplum
birbirine güveniyor da birileri istemiyor bunu. Toplum ayrıştırılıyor. Kimi
zaman din kullanılıyor, kimi zaman görüş farklılıkları ortaya atılıyor ve
birbirine güvenmeme sağlanıyor. Hal böyle iken çözüm nedir? Birbirimize
güvenmek mi? Hayır!..
Çözüm, birbirimize
güvenmemizi sağlayacak kişileri ülke yönetimine getirmek. Büyüdüğümüz
mahalleleri hatırlayın komşusuna evinin anahtarını bırakan, çocuğunu emanet
eden bir toplumuz biz. E neden o zaman “babana bile güvenmeyeceksin” deniliyor.
Babamıza da güvenelim, başkalarına da. Yeter ki güvenmemizi sağlayacak kişiler
gelsin başa. O zaman onlar da “halk” a güvenmeyi öğrenirler belki!..
Arşiv