Kalem
feryâd eder, ağlar mürekkep,
“Beni cahil eline verme Ya Rab!
Lütfunla âlime çevir yolumu,
Kırma n’olur kanadımı, kolumu.”
Lâedri

Medya
günümüzde yargı, yasama, yürütme, gibi güçlü bir erktir.
Bilindiği üzere kuvvetler ayrılığı prensibi nedeniyle yargı, yasama ve yürütme
birbirinden ayrı çalışır ve bu üç kuvvet birbirini denetler.
Medya
bu üç kuvveti de doğrudan etkileyen ve bu yönüyle halkın yaşamına doğrudan etki
eden buna karşılık denetlenemeyen ve hesap sorulamayan çok önemli bir güçtür.
Medyanın da dahil olduğu bu unsurların birleşmesi gereken tek nokta; kamu
hizmeti yani halkın faydasıdır.
Ancak
medya ülkemizde ve dünyada halka hizmet aracı olarak değil de halkın
sömürülmesine katkı aracı olarak kullanılmaktadır.
Medyayı yerel, ulusal ve uluslararası olmak üzere üç gruba ayırmak mümkündür.
İletişim araçlarının gelişmesi ve değişmesi sonucu üçe ayırdığımız medya
gruplarının etkisi zaman zaman azalmakta yada çoğalmaktadır.
Ancak
iletişim araçlarının teknolojik olarak gelişmesi; medyanın halkın üzerindeki
tahakkümünün daha da artmasında büyük etken olmuştur.
Toplumu sosyolojik ve psikolojik olgular üzerinden etkileyen medya; doğru
kullanıldığında bir hizmet aracı yanlış kullanıldığında ise insanlığa zarar
veren bir silah haline gelebilmektedir.
İnsanlar medyayı ya gazete - dergi okuyarak yada tv, radyo, Cd, Dvd izleyerek
takip etmektedir. Okuyanlar ve seyredenler doğrudan etkilenmekte , okumayanlar
ve seyretmeyenler ise okuyanlar ve seyredenler tarafından yönlendirilmektedir.
En
tehlikelisi ise ulusal ve uluslararası medyayı kaynak göstererek araştırmadan
medyacılık yapan yerel medya organlarıdır. Yerel Medya organlarından kastım
yerel gazete, dergi, tv ve radyolardır. Çünkü onlar; bilgi, kirli ve zararlı
ise bunu en uç noktaya taşırlar. Aslında yerel medya toplumsal yaşam için çok
önemli bir unsurdur. Bunu gören ulusal ve küresel sermaye; yerel medyanın
sahibi olmak için kanun hilafına hile ile işlem yapmaktadır.
Medya; kendini yöneten güçlerin kontrolü altında insanlığı istediği gibi
yönlendirmektedir. Bizim gibi ülkelerde bu iş daha kolay yapılabilmektedir.
Örneğin Hitlerin, 6 milyon Yahudi’yi soykırıma tabi tutarak katlettiği
anlatılır ama Amerikalıların ve İngilizlerin Almanya'yı bombalarla yerle bir
ederek 18 milyon Alman'ı öldürdüğü hiç anlatılmaz.
Ya da
Saddam'ın katliamlarını dinlersiniz de ABD'nin Irak'ın işgalinden bu yana
yaptıklarını duyamazsanız.
1915
Ermeni Tehciri sonucunda meydana gelen olaylar hakkında Ermeni iddialarını size
ezberletirlerde Ermenistan'ın bayrağında Ağrı Dağının olduğu, Anayasasında Doğu
Anadolu'nuzu talep ettiğini kimse çıkıp size anlatmaz.
Osmanlı'nın son döneminde, İstanbul'un su ihtiyacını karşılayan Terkos'ta domuz
leşi görüldü diye Bab-ı Ali'yı yani devleti haraca kesen ve rüşveti kapınca
haberin yanlış bir duyumdan kaynaklandığını pişkince yazanları gündeme
taşımazlar.
İstedikleri yazarları, romancıları, edebiyatçıları size okuturlar, istediklerini
sanatçı diye yuttururlar.İstemediklerini tanımanız,duymanız ve dolayısıyla
bilmeniz bile mümkün olmaz.
Saçı
bitmemiş yetim hakkından oluştuğu söylenilen devlet bütçesi harvurup harman
savruluken bunları milletin önüne getirmezler. Türkiye'nin şu kadar borcu var. Bu
paranın hesabını ver demezler.
Madenlerinin peşkeş çekilişini anlatmazlar.
Türk
Milleti kalp-damar ve kanser hastalıklarına düçar olur iken bunların
nedenlerini hafiyecilik yaparak açık edip halkı uyandırmazlar.
Peki
neden bunları yapmazlar, toplumun menfaatlerini gözetmezler ? Hep kendi
çıkarları için... Çünkü medya patronlarının hepsi değişik iş kolları ile
iştigal edip korkunç paralar kazanmaktadır.
Bu
yazdıklarımızı birbirlerinin ayağına bastıklarında kendileri de teyit ederler.
Bakın, Doğan Medya'ya sahip olan Doğan Holding, Sabah Gazetesinin 09.Ekim.2009
tarihli nüshasında yayınlanan, “Doğan ve yöneticilerini malvarlığı telaşı
sardı” başlıklı yazıya aynı gün bu haberin “uydurma ve kasıtlı” olduğunu
belirterek Doğan Holding'in “yayın, kamuoyunu ve bağımsız yargıyı etkilemek
için için yapılmıştır” açıklaması bizi teyit eden taze bir örnektir.
Al Capone
benzetmesi, Capone'nun kirli geçmişi hatırlandığında medya patronu olup da
böyle nitelemelerle muhatap olmanın bile ne denli zorluklar içerdiğini
göstermesi açısından ilginçtir.
Medyanın halkı yanıltarak toplumu yeni sıkıntılara düşürecek davranışlarda
bulunmasına bir örnek de Habertürk Gazetesinden : “Bulgaristan'da komünizm
sonrası demokratik seçimlerde cumhurbaşkanı seçilen Jelev, Türkiye'nin
demokratik açılımına azınlıklara kendi dillerini konuşma ve partilerini kurma
hakkı veren Bulgar modelini örnek verdi” haberidir. Bu külliyen yalandır ve
Türk halkını yanıltmak için yazılmıştır. Bulgaristan'ın Hiçbir kimseye bu
hakları verdiği yoktur. Bu haberle Türk milleti açılım tuzağına düşürülmek
istenmektedir. Bunu yapan da sözde Türk Medyasının bir gazetesidir.
Gelin,
Türkiye'de medya patronu olan veya menzil eşeği değilseler medya patronu gibi
gözükenlere bir bakalım.
Aydın
Doğan; en büyük medya patronumuz. Ancak medya dışında çok işi var. Hükümetin
hışmına uğradı ve ağır vergi cezaları yedi.Medyada Almanlarla ortak. Hürriyet,
Milliyet, Kanal D, Star Tv, CNN Türk, Fanatik, Posta vb. Gibi .Sahip oldukları
say babam say bitmez.Enerji, Petrol, Finans ve bir çok sektörde faaliyette,
aynı zamanda da vergi rekortmeni.
Mehmet Emin Karamehmet; Digitürk, Show Tv, Akşam Gazetesi, Sky Tv
...Turkcell'le iletişim sektöründe ve daha nice iş kollarında faaliyette.
Ferit
Şahenk; NTV, CNBC-E, ntv dergileri...Finans, inşaat, gıda, denizcilik, turizm
ve diğer hizmet sektörlerinde en büyük işadamlarımızdan biri.
Turgay Ciner; Habertürk, Kanal 1, Habertürk Gazetesi...Madencilik ve diğer
sektörlerimizde önemli bir işadamımız.
Ahmet
Çalık; Sabah Gazetesi, Atv... Yıllardır Türkmenistan'daki pozisyonu konuşulur
durur. Büyük işadamlarımızdan biri. Hükümet kamu bankalarından 750 milyon dolar
aktararak medyaya girmesine ön ayak oldu. Ne diyelim vardır bir hikmet...
Nuri
Albayrak ve kardeşleri; Yenişafak başta olmak üzere diğer tv radyo ve medya
organları ve iş hayatında başardıkları.
Ethem
Sancak, Koza grubu; Bugün gazete ve tv'si, Kanaltürk, Star Gazetesi gibi medya
organları ve işlerinde gösterdikleri atılım hepimizin gözlerinin önünde...
Mehmet
Nazif Günal; TV 8'in sahibi, MNG Holdingle turizm, inşaat ve taşımacılık olmak
üzere birçok sektörün öncüsü...
Bunların tamamı halkı çok sevdiklerinden ve halka hizmet etmek istediklerinden
medya işine soyunmuş durumdalar! Hatta ulusal ve uluslararası medyayı izleyen
halkımıza el altından yerel medyaya sahip olarak da hizmet vermeye
çalışıyorlar.
Ne
kadar gözleri yaşartan fedakarane bir davranış değil mi? Para kazanamayacaksın,
zarar edeceksin, bol maaşla adam besleyeceksin! Bunları ne kadar takdir etsek
inanın bana azdır!
Hep
merak etmişimdir: bu adamlar çok yetenekli ve büyük işler yapan insanlar. Niye
zarar ettikleri bu işlere girerler?
Buna
karşılık emekçi gazetecilere hep acımışımdır. Çünkü onlar gazetecilik
mesleğinin meşakkatini çekip adeta sürünürken; gazete sayfalarını yapanlar ve
köşeleri patronları adına tutanlar inanılmaz zenginliklere sahip olmuştur. Acaba
neden ?
Ben
söyleyeyim isterseniz: görevleri halkı kandırmak ve patronlara kazandırmaktan
ibaret olduğu için...
Değerli dostlar; Türkiye gibi okumayan ve izlediği ya da dinlediğini anlamayan
bir halkın yaşadığı ülkede, tirajlar ve seyredilme ya da dinleme oranları düşük
de olsa medyanın etki gücü inanılmaz yüksektir. Bunda en önemli neden ortada
hala Hiçbir şeyi farkedemeyen bir halkın olmasıdır.
Türkiye zengin bir ülkedir. Türk Milleti çok çalışkan, zeki ve
yeteneklidir. Bu bizim dışımızda herkes tarafından bilinmektedir. Türkiye ve
büyük Türk Milleti suni gündemlerle güçsüz düşürülmektedir. Kimlerin ve niçin
bu rolü üstlendiği hepimiz tarafından iyi anlaşılmalıdır. Türk Milleti kendine
yeni hedefler koymalı, eğitim sistemi değişmeli ve halk yeniden kendine güven
duyar hale gelmelidir.
Biz sahip
olduğumuz gücü bilmezsek neyi başarabiliriz? Bilen varsa gelip anlatsın bana...
Arşiv