DOMUZ GRİBİNDEKİ DOMUZLUK

İsmail Hakkı CENGİZ - 16.10.2009

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.

 


Domuz da dâhil hiçbir hayvanı aşağılama, hor görme niyetinde değiliz. Dinimizce eti yasaklanmış olmasına rağmen… Mademki yaratılanı Yaradan’dan ötürü hoş göreceğiz, domuzu da hor görmeyeceğiz.

“Domuzluk”, adı geçen hayvanı çağrıştırmaktan ziyade bir takım sahtekârlıkları, kandırmaları, hainliği anlatan bir deyim olduğu için başlığı böyle koyduk.

*   *   *

Yarım asırlık ömrümüzde, ortaya çıkan problemleri, insanımızın ve devletin, daima olduğundan küçük göstermeye çalıştığına şahit olduk. Herhangi bir olumsuz haber, vaka, hatta felaketle karşı karşıya kaldığımızda, devlet, sorunun ne kadar önemsiz olduğunu bin türlü vasıtayla millete kanıtlamaya çaba gösterir. Bunda da gayet başarılıdır… Nitekim millet inanmasa da elinden ne gelebilir?

Yakın geçmişteki pek çok misâli hepiniz hatırlarsınız…

Bir zamanlar bütün dünyayı aids paniği sarmış, bunun cinsel yolla bulaştığı öğrenilmişti. O günlerde ülkemiz kuzeyden gelen ve hayatını cinsellikle kazanan kadınlarla dolmuştu. Erkeklere aids tehlikesi hatırlatıldıkça, “bize bir şey olmaz, abi” cevabı alınmış, devlet ise oralı bile olmamıştı.

Sonra yine kuzeyimizde “Çernobil nükleer santrali” patlamış, bilhassa Trakya ve Karadeniz bölgemizdeki ürünler radyasyona maruz kalmıştı. O günün hükümeti, bizim ürünlerimizin, bahusus çayımızın hiçbir şekilde etkilenmediğini bütün gücüyle millete anlatmaya çalışmıştı. Çayda hiçbir tehlike olmadığını göstermek için, devrin Ticaret bakanı kameraların karşısında çayını yudumlamıştı.

Sonra sel felaketleri oldu, olmaya devam ediyor… Devlet bu felaket karşısında ne diyor? “Abartmayın canım, dünyanın her yerinde olur böyle şeyler!”

Depremler oluyor, Kandilli rasathanesi depremin şiddetini önce misal, 6,2 olarak bildiriyor, sonra hayır, 5.9 diyor.

Depremlerde meydana gelen ve kamuoyuna açıklanan can ve mal kaybı rakamları asla birbirini tutmuyor. Misâl, Adapazarı depremindeki can kaybının 40 bin olduğu genel kanaatken, devletin resmî rakamları 17 bin olduğunda ısrarlıdır.

Bizim de bizzat yaşadığımız Erzincan depreminde, Erzincan’da konuşulan can kaybı 2 binken, devlet 650 olduğunu söylüyor.

Bu listeyi uzatabilirsiniz…

Elbette afet ve felâketler hiçbir zaman büyük hadiseler sayılmadığından, bu olayların hiçbirisinde, hiçbir yöremiz “AFET BÖLGESİ” olarak ilân edilmemiştir.

*   *   *

İşte, bütün geçmişi boyunca olumsuzlukları küçük göstermeye çalışan devlet, iş domuz gribine gelince aniden “strateji” değiştiriyor:

Sağlık Bakanlığı şunları söylüyor:

Bu kış, milyonlarca kişi domuz gribine yakalanacak. Binlerce kişi ölecek. En iyimser tahminle 400 kişi bu gripten ölecek.

Hacca gidişler iptal edilebilir. Okullar tatil edilebilir.

Bizzat Sağlık Bakanı açıklıyor: “2010 yılı domuz gribi yılı olacak!” Şu söyleyişteki havaya bakar mısınız? Hazret sanki ikaz etmiyor, müjde veriyor!

*   *   *

Domuz gribinin gündeme geldiği Haziran ayında, bu hastalığın aşısının bulunmasının yıllar alabileceği söylenmişti. Fakat bibaktık, aşı kışa yetişivermiş!

Gelin de Osman Bey’in yazdığı gibi (http://www.genelhaberler.com/yazi_goster.php?id=1853), bu işin altında bir “ŞÜPHE” aramayın!

Osman Bey’in sorduklarına biz de şu suali ekleyelim: Madem bu grip bu kadar tehlikeliydi, sınır kapılarını neden kapatmadınız, neden giriş-çıkışları çok daha kontrollü hale getirmediniz, en azından “risk gurubu”nda bulunan yaşlı ve çocukların seyahatine neden izin verdiniz, vermeye devam ediyorsunuz?”

*   *   *

 

TENKİTLERİMİZ AKP’LİLERE DEĞİL, AKP YÖNETİMİNEDİR

AKP teşkilatıyla, hele AKP’li seçmenle hiçbir meselemiz yoktur. Onların büyük bir çoğunluğunun tertemiz insanlar olduğunu bildiğim için, eleştiri oklarımı ya doğrudan bir isme veya “AKP üst yönetimi”, “AKP kodamanları” şeklinde iktidarın kaymağını yiyen bir avuç kişiye yöneltiyorum. Kendi halindeki AKP’liler, tenkitlerimizden katiyen alınmamalıdır.

 

 

Önceki yazılar

Tarih: 16.10.2009 Okunma: 743

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?