Oy gizli,
haber kutsal, yorum hürdür.
Tarihi değişimler yaşıyoruz. Her şey
değişiyor. Harp oyunları, taktikler, stratejiler, silahlar… Vs. Genelkurmay
Başkanı, 4 ay kadar önce, TSK’nin “asimetrik
psikolojik bir harekâtla” karşı karşıya olduğunu tespit ve ilân etti. Bu,
hem ilginç bir tespit, hem de ilginç bir ifade… Çünkü Silahlı Kuvvetlerin uzun
süredir saldırı altında olduğunu herkes görüyordu. Medya tarafından yapılan
hücumları, yine medya içinden bazı kalemler dile getiriyordu. Lakin hiçbirisi “asimetrik” terimini kullanmamıştı.
Genelkurmay Başkanı, kimsenin tam olarak adlandırmadığı hadiseyi tek kelimeyle
veciz bir şekilde anlatmış oldu.
“Asimetrik” kavramı, ilk bakışta
anlaşılmaz gibi gözüküyor. Fakat
ortadaki olaylar dolayısıyla, terimi ilk defa duyanımız bile söylenmek isteneni
iyi-kötü anladı.
TSK, nasıl bir asimetrik psikolojik
harekâtla karşı karşıyadır? Gazete ve internet sayfalarında, televizyonlarda
TSK’ne alenen, simgelerle veya ima yoluyla dehşet verici bir saldırı var.
Saldırılarda aşağılama, alaycılık, yalan, iftira… Vs. her şey serbest…
Bu hücumlara TSK’nin aynı yöntemlerle
cevap vermesi, kendini savunması mümkün değil. Bütün işini gücünü bırakıp
bunlarla uğraşsa, yine de bütün saldırılara cevap yetiştiremez. Nitekim konuyu
yakından takip eden bir yazar, “TSK Bu
Savaşı Kazanamaz” başlığıyla bir
makale yazdı. Doğru! Eğer Silahlı Kuvvetler bu konuda yalnız bırakılırsa, savaşı kazanmasına imkân yok. Çünkü adı
üzerinde “asimetrik” savaş! Bir tarafın elindeki araç-gereç ve “silahlar”,
diğer tarafla mukayese edilemeyecek kadar üstün. Tabii ki böyle bir savaşın
sonucu baştan bellidir.
Peki, Silahlı Kuvvetleri kim yalnız
bırakmayacak? TSK’nin yanında kim olmalı? Böyle bir savaşta, TSK’nin yanında olması gereken kurum hükümettir. Vakıa, hükümet
TSK’nin yanında olsa, saldırılar bıçak gibi kesilir.
Fakat bu mümkün
mü? Hükümet orduyu savunur mu? Tam tersine, TSK ile uğraşmanın siyasî getiri
sağladığını düşündüğü için hükümet de TSK’ni karşısına alıyor. Son 12 yılın
ordu-siyaset ilişkilerine yaşayarak şahit olduk. Gerçek veya değil ama
kamuoyundaki algı şöyle: TSK, seçilmiş iktidarları mağdur etti! Bunun üzerine,
mağdur olan siyasî yapıya halk sahip çıktı. “Mağdur” olanın sandıktaki oyu
arttı. İktidar şimdi de öyle olacağını hesaplıyor, zahir!
Ama dünya ve dengeler değiştiği için, saldırıların sürmesi
durumunda ortaya çok farklı bir durum çıkacak: Şu andaki iktidarı, daha önce mağdur
ettiği düşünülen kurum, yani TSK, şimdi, bizzat kendisi “mağdur” olan
durumunda! Hem de daha önce mağdur ettiği düşünülen hükümet ve hükümet yanlısı
medya tarafından…
Yalnız, şimdi mağdur olan kurum, siyasî bir parti
olmadığı için seçime girmesi söz konusu değil! Ki seçime girsin de oyunu
artırsın.
Peki, sizce bu
yeni “mağduriyetin” bir siyasî sonucu olmayacak mı? Sağduyu sahibi halkımız
“mağdur”a sahip çıkıp, mağdur edeni cezalandırmayacak mı? Fevkalade merak
uyandıran, ilginç bir durum!
Önceki yazılar