UFUKTAKİ ÜRKÜTÜCÜ TEHLİKE

İsmail Hakkı CENGİZ - 21.10.2009

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.

 


 

Haber bültenlerinde sık sık canımızı sıkan “gecekonduların yıkımı” görüntülerini izliyoruz. Yüzlerce polis ve jandarma eşliğinde yapılabilen yıkımlar esnasında büyük hadiseler meydana geliyor. Taşlar-sopalar havada uçuşuyor… Gaz bombalarıyla ortalık savaş alanına dönüyor. Yaralananlar, hatta ölenler oluyor. 

Peki, bu kadar büyük hadiseler yaşanıyor da gecekondu olayı önlenebiliyor mu?

Ne gezer!

Kent nüfusunun ne kadarının gecekonduda yaşadığı hakkında bir fikriniz var mı?

2007’de dünya çapında yapılan bir araştırma; 3 milyar kentliden 1 milyarının gecekondu sakini olduğunu ortaya koyuyor.

Türkiye’de de durum böyle midir? Keşke böyle olsaydı, keşke dünya ortalamasına uygun olarak kentli nüfusun 3’te 1’i gecekondularda yaşıyor olsaydı! Ne yazık ki, Türkiye’de durum çok daha vahim… Sıkı durun, http://www.kentli.org/makale/karanfilkoy.htm adresindeki bilimsel makale, İstanbul, nüfusunun %60’ından fazlasının yasa dışı ve plansız yerleşmelerde yaşadığını bildiriyor. Diğer şehirlerimizde de durumun bundan iyi olduğunu sanmıyoruz.

2007 yılında dünya çapında “gecekondu” araştırması yapanlar, böyle giderse 2030’da gecekonduda yaşayacakların sayısının 2 katına çıkacağını tahmin ediyor.

Trafik sorunu, toplu taşıma vasıtalarının aşırı kalabalığı, hava-su ve toprağın kirliliği ve diğer problemlerle şehirlerin nasıl bir kent işkencehanesi haline geleceğini artık hesap edin!

Aslında tehlike bu görülenlerin bile çok ötesinde!

Düşünün ki, milyonlarca insan sağlıksız şartlarda hayatını sürdürmeye çalışıyor. Sağlıksız besleniyor belki de beslenemiyor, banyo ve tuvalet ihtiyacını sağlıklı karşılayamıyor, sağlıklı bir eğitim alamıyor ve elbette sağlıklı bir sağlık hizmeti alamıyor.

Bu sağlıksız şartlarda hayatını idame ettirmeye çalışan anneleri düşünün… Bu anneler ruhen, zihnen ve bedenen pek çok sıkıntı içindeyken çocuklarını ne kadar sağlıklı yetiştirebilirler?

Böyle bir problem milyonlarca insanın meselesiyken belediyeler, bir mahalleye girip, daha önce göz yumdukları birkaç “gecekondu apartmanı” yıkmaya çalışıyorlar. Milyonlarca kaçak yapı içinden “piyango” vurmuş birkaç apartman ve onların sakini birkaç yüz kişi!  Yürek burkan görüntüler! Bu devasa meselenin çözümünde bulduğunuz yol bu mudur?

Hadise çok boyutlu, çok yönlü, toplumsal, ekonomik, kültürel bir meseledir. Üzerinde son derece hassasiyetle durulması gereken, hayatî bir meseldir.  Bugünkü haliyle bile kentler çevresel olarak sürdürülemezdir. Ufukta ürkütücü bir tehlike vardır.

Gelecek yazılarımızda o tehlikeleri göstermeye çalışacağız.

*   *   *

KURTLAR VADİSİ OYUNCULARI DİZİLERİNİ SEYRETMİYOR

Kentlerin aşırı kalabalıklaşmasının tehlikelerinden biri; yarattığı rant dolayısıyla mafya denilen yer altı örgütlerinin hem ortaya çıkmasını, hem de o örgütlerin yaşamasını ve büyümesini kolaylaştırmasıdır.

Tabii bu yasadışı yapılanma, aynı zamanda, milyonlarca işsizi kolayca yönlendirme tehlikesini de beraberinde getiriyor. Mafyayla ilgili haber ve filmler büyük iş yapıyor. Artık iş o hale geliyor ki, söz konusu yapı milyonlarca işsiz için “cazip” bir iş kapısı gibi algılanıyor.

Bu olguyu istismar eden yapımcılar, insanlardaki merak duygusunu alabildiğine sömürüyorlar. Birkaç yıldır, bu sömürünün zirvesi “Kurtlar Vadisi” adlı dizidir.

Neyse ki konuyla ilgili iyi haber bizzat oyuncularından geldi: Dizide “Çeto” ve “Yıldırım” karakterlerini canlandıran, Şefik Onatoğlu ve Eray Türk, bir okul söyleşisinde,  Kurtlar Vadisi adlı diziyi hiç izlemediklerini itiraf ettiler.

Dizinin ne kadar abuk sabuk olduğunu düşünün ki, oyuncuları bile izlemiyorlar.

Lâkin milyonlar sahiymiş gibi seyrediyor. Hatta bu dizinin ülke gerçeklerini anlattığını düşünenler bile var.

Bize göre dizi, tek bir gerçeği gösteriyor: Karanlık işlere merakın yoğunluğunu!

 

 

 Önceki yazılar

Tarih: 21.10.2009 Okunma: 683

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

Seyfeddin Karahocagil

26.09.2009 - 14:00

Muhterem Kardeşim Sandıklı kaplıcalarını Tanıtmanızdan size bir teşekkür bvorçluyuz.Ülkemizde ne zenginlikler var da sahibi yok, tanıtanı yor. sizi bu hususta tebrik ediyorum. İkinci konuya gelince. (Hırsız hep evde olduğu için Öküz bacadan çıktı..) Oğlan yedi okyuna, çoban yedi koyuna gitti.Şimdi herkes fırsat peşinde herhalde Ben de yiyebilir miyim diye.. Allah sonumuzu hayretsin. Selam, sevgi ve saygılarımla.. Seyfeddin Karahocagil

Seyfeddin Karahocagil

26.09.2009 - 14:00

Muhterem Kardeşim Sandıklı kaplıcalarını Tanıtmanızdan size bir teşekkür bvorçluyuz.Ülkemizde ne zenginlikler var da sahibi yok, tanıtanı yor. sizi bu hususta tebrik ediyorum. İkinci konuya gelince. (Hırsız hep evde olduğu için Öküz bacadan çıktı..) Oğlan yedi okyuna, çoban yedi koyuna gitti.Şimdi herkes fırsat peşinde herhalde Ben de yiyebilir miyim diye.. Allah sonumuzu hayretsin. Selam, sevgi ve saygılarımla.. Seyfeddin Karahocagil