Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Genetiğiyle oynanmış ürünlerin bir adı da
frankeştayn gıdalar. Çünkü bu iş, normal yollardan insan evladı doğurmak
varken; “birinin kulağını birinin
kafasına, birinin burnunu öbürünün suratına takmak gibi bi şey…”
Domates yediğinizi zannederken domuz
genlerini, şeker yediğinizi zannederken köpek balığı genlerini
yiyebiliyorsunuz.
Karşımızda, aynı şekilde genleriyle
oynanmış bir de subay var. Bu
subay(!), hakikaten Harbiye mezunu olup, çeşitli ameliyelerle dejenere edilmiş
bir kişi olabileceği gibi, subaylıkla hiç alâkası olmadığı halde bize subay
diye yutturulmak istenen bir dejenere yaratık da olabilir.
Nasıl ki, ne idüğü belirsiz GDO’lu
ürünleri millete yutturmak kolayken, bilinçlendikçe iş zorlaşıyorsa, bu yoz
subay(!) dümeni de öyle bir durum arz ediyor.
Nitekim ilk ortaya sürüldüğünde hepimiz
yuttuk. Piyasaya sürdüğü kâğıtlar nükleer bomba tesiri yaptı. İkinci çıkışında
ise ancak el bombası tesiri yapabildi. İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığı bile, “dosya bize gelmedi” diye açıklama yaptı.
Frankeştayn gıdalar gibi, bu frankeştayn subay(!)ın da bir işlevi var:
Orduyu aşağılamak, rezil etmeye çalışmak ve illa gündemi değiştirmek…
Yerseniz!
Hâlbuki ülkenin çok önemli meseleleri
var. Aşağıda anlatacağım ağaç katliamı tasarısı gibi…
* * *
AĞAÇ KATLİAMI BAŞLAMAK ÜZERE
Manisa ili, Turgutlu ilçesi Çaldağ
mevkiinde, İngiliz SARDES A. Ş.
tarafından işletmeye açılması düşünülen nikel madeni ile ilgili olarak,
TMMOB Orman Mühendisleri Odası İzmir Şubesi tarafından yapılan, 23.05.2009
tarihli rapora göre;
Çevre ve Orman Bakanlığının, SARDES Maden
İşletmesine izin verdiği alanın büyüklüğü
18 bin 325 dönümdür.
Yörenin, 2003 yılında hava fotoğrafları
çekilmiştir. Bu fotoğrafların Orman Genel Müdürlüğü tarafından yapılan yorumlanmasına
göre; 14 bin 686 dönümü verimli, 2bin 756 dönümü bozuk olmak üzere 17 bin 442 dönüm ormanlık ve 885 dönüm
açık alan mevcuttur. Açık alanın büyük
bölümü tarım arazisidir.
Bu çerçevede, daha önce mahkemeye ulaşan
dilekçelerde 300 bin ağacın katledileceği öngörülmüştür. Ancak son
değerlendirmelere göre, tesisin işletmeye açılmasıyla birlikte, doğrudan kesilecek veya sürülüp toprağa
gömülecek ağaç sayısının 1 milyondan fazla olacağı kesindir.
Tesisin işletilmesinin oluşturacağı
ekolojik etkilerle bu sayı zaman içerisinde, milyonlarla bile ifade
edilemeyecek rakamlara ulaşacaktır.
Söz konusu ekolojik etkileri, sizlere,
konunun uzmanlarının raporlarıyla sunmaya devam edeceğiz.
Şurası çok iyi bilinmeli: Bu doğa
katliamı ve işletmenin havaya salacağı sülfirik asit, bütün dünyanın meselesi
olmakla birlikte; Çaldağ’a yakınlığı
sebebiyle
Haritaya şöyle bir baktığımız vakit, İzmir’in tamamı, Manisa’nın Kula, Alaşehir,
Kırkağaç, Saruhanlı, Demirci, Soma ilçeleri de dâhil büyük bölümü, Balıkesir’in
Savaştepe, Bigadiç, Sındırgı ilçeleri ve Kütahya’nın Simav’ı bu 100 Km’lik
yarıçapın içine giriyor.
Başta bu yerleşim birimlerinde yaşayanlar
olmak üzere, bütün Türk halkı bu ağaç katliamına ve tabiatın zehirlenmesine dur
demeli!
Çok geç olmadan!
*
* *
İnsanın aklına şu soru takılıyor: Bu ağaç katliamı, ülke gündemini
belirlemeye çalışan frankeştayn subay(!)ın umurunda mı, acaba?
*
* *
ÜSTATLARDAN
Gül dedik gülemedik
Hayır şer dilemedik
Döndük arap saçına
Soyu ne bilemedik
2007, Osman GENÇ
Önceki yazılar