ŞAŞMAMAK MÜMKÜN MÜ? İsmail MÜFTÜOĞLU

GENEL HABERLER Misafir Yazar - 31.03.2010

Kalem feryâd eder, ağlar mürekkep,
“Beni cahil eline verme Ya Rab!
Lütfunla âlime çevir yolumu,
Kırma n’olur kanadımı, kolumu.”

                                                                                             

Lâedri

 


                                                                            [email protected]

 

      Cumhurbaşkanı Sayın Gül’ün Milli Görüş partisi olan Refah Partisi döneminde Genel Başkan Yardımcısı ve Dışişlerinden sorumlu Devlet Bakanı olduğunu biliyorduk. Bu dönem içerisinde, 1995 yılında ABD Dışişlerine bağlı Eğitim ve Kültür Bürosuna katıldığını ve Türkiye başlığı altında Başkan sıfatını aldığını bilmiyorduk. Keza, Anti-Defamation Lauge (ADL) Yahudi kuruluşu Başkanı H. Foxman’ın Türkiye’yi ziyareti esnasında, Sayın Gül’ün onunla görüştüğünü de bilmiyorduk.

      Ayrıca bu dönemde her ABD’ne gidişinde, stratejik kuruluşlardan Carnegie Endowment Or İnternational Peace kuruluşuna uğrayıp, konuşmalar yaptığını, konuşmalarının beğenildiğini bilmiyorduk. Yine Washington Post gazetesinin yayın kurulu ile görüştüğünü, dünya devletinin zihinsel merkezi olan Council Of Foreign Relations (CFR) ile görüşmelerde bulunduğunu, Nisan 2001 tarihinde CFR’yi bir kere daha ziyaret ettiğini de bilmiyorduk.

      Sayın Abdullah Gül’ün 9 Kasım 1997 tarihli Londra’da icra edilen gizli toplantıya da katıldığını bilmiyorduk. Ancak bu gelişmelerden sonra 14 Mayıs 2000 tarihinde icra edilen Fazilet Partisi büyük kongresinde adaylığını ilan ettiğini biliyoruz. Bu adaylığın olacağını CİA’in yayın organı Christian Science Monitor (CSM)’nin, aday olmadan önce haber verdiğini de bilmiyorduk.

      Ayrıca 27.8.2001 tarihinde Milliyet gazetesi yazarlarından Derya Sazak’a, Milli Görüş içerisinde bulunurken; “Dini ağırlıklı siyaset yapmanın dindar insanlara ve Türkiye’ye bir faydası olmadığını gördük… Doğrusu bir iktisatçı olarak hiçbir zaman Adil Düzen’i işleyebilir bir model olarak görmedim” diyerek Milli Görüş’ün zıddı açıklamalarda bulunduğunu da gözden kaçırmıştık.

      Şimdi de Müyesser Yıldız’ın 22 Mart 2010 tarihli makalesinden, sayın Gül’ün bir başka özelliğini öğrenmiş bulunmaktayız. O da Chatham House’dan alacağı ödül ile ilgilidir.

      Yazar; “ Chatham House hakkında biraz bilgi vereyim. Resmen 1920’de kurulsa da kökleri 1900’lerin başına gidiyor. O zamanki adı “Yuvarlak Masacılar”dı. İsrail Devletinin kuruluşuna öncülük eden, Osmanlıyla, Ortadoğu’yu ilk parçalayan Sykes-Picot haritalarını çizen ve Sevr’i yapan bu masaydı. Sonra da resmi bir kuruma dönüştürülüp, “Kraliyet Uluslar arası İlişkiler Enstitüsü” adını aldı. O günden beri de dünyanın sorunları ve doğabilecek krizlerin tartışılıp, yönlendirildiği ilk adres oldu. Türkçesi, bir düşünce kuruluşundan çok, dünyaya yön veren bir merkez…

        İkinci önemli özelliği de Exeter Üniversitesi’yle bağlantısı. Abdullah Gül ve Fehmi Koru’nun eğitim gördüğü bu üniversitenin, İngiliz istihbarat servisiyle bağlantılı olduğu öne sürülmüştü. Exeter, 2006’da Gül’e, 2007’de de İKÖ Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu’na doktora payesi verdi….

         İngiliz Kraliçesi ülkemize gelip, Gül’e, “Büyük Şövalye Nişanı” taktı. Gül de hayatının ilk smokinini Kraliçe için giydi, eşi Hayrünnisa Hanım duygularını, “Kraliçe geldiğinde, aile yakınımız ziyaret etmiş gibi oldu. Akraba gelmiş gibiydi” sözleriyle ifade etti…

         Cumhurbaşkanı  Gül, kristal cam ödülü (Chatham House ödülünü) Sonbahar’da Kraliçe’nin elinden alacakmış… Biz şimdiden “hayırlı, uğurlu olsun” diyelim...” diye yazarak, Sayın Gül’ün alacağı ödül ile ilgili bizleri bilgilendirmiş oldu.

      Tüm bu tespitlerden sonra, Milli Görüş’ün nasıl kırıldığını, arka planında kimlerin bulunduğunu bir kere daha görmüş olduk. Zira, Milli Görüş’ün mutlaka kırılması gerektiğini Rond Corparation strateji kuruluşunda uzun yıllar çalışan ve dış işlerinde yirmi yıl hizmet veren Garaham Fuller ve Talat Halman çok açık ve net bir biçimde ifade etmişlerdi. Bu ilişkilere ve arka plana, özellikle de Milli Görüş çizgisinden gelenlerin bunlarla paralel bir gayret içinde görünmelerine şaşmamak mümkün mü?

 

 

Arşiv

Tarih: 31.03.2010 Okunma: 789

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?