İŞSİZ ÖĞRETMEN İNTİHAR EDİYOR

İsmail Hakkı CENGİZ - 03.04.2010


Hani, arada bir, yılda 1 kere mi ne, büyük bir salonda öğretmen atama kuraları çekiliyor… Kurada çıkanlar havalara zıplıyor… Bazen kuraya heyecanlı olan öğretmen değil de onun babası falan katılıyor. Kurada çocuğunun çıktığını öğrenen babanın delice sevinci, sevindirik hareketleri, o akşam dakikalarca, sonra da günlerce ekranlardan servis ediliyor ya…

Biz de o sahneleri kahkahalarla seyrediyoruz ya…

İşte o sevinenler, o kuraya ümit bağlayanların sadece 40’ta 1’i... Aslında öğretmenlerin % 97’si yıllar boyunca atama bekler, bir türlü atamaları yapılmaz.

*   *   *

Biliyorsunuz, öğretmen olarak atanmanız için, eğitim fakültesini bitirdikten sonra 50TL verip KPSS’ye girmeniz gerekiyor. Geçen yıl o sınava giren öğretmen sayısı 343 binden fazla… Bunun ancak 10 bin kadarının ataması yapılabilmiş. Üstelik açıktaki öğretmen sayısı 343 binle sınırlı değil, açıktaki öğretmen 400 binden fazla.

Sınav yapıldığına göre, atanma ölçüsü, sınavdaki başarı olmalı, değil mi?

Değil!

KPSS’de 99,6 puan alan, ODTÜ mezunu bir fizik öğretmeninin ataması yapılmamış.

Eeee, öyleyse bu sınav neden yapılıyor?

İşsiz, parasız öğretmenlerin 50’şer lirasını almak için!

*   *   *

Büyük bir ümitle eğitim fakültelerini bitiren ve ataması yapılmayan, işsiz durumdaki öğretmenlerin hali perişan!

Çok uzun yıllardır beklediği halde ataması yapılmayan yüz binlerce öğretmen var. Bunlar içinde 38–39 yaşına gelenler bulunuyor.

Öğretmenleri bırakın, şu bilgileri öğrenmekle bizim bile içimizden ağlamak geldi.

Yine malûmunuz, üniversite mezunlarında işsizlik oranı % 25… Bu rakama son 2 yıl içinde mezun olanlar dâhil edilmiyor. Düşünün derdin büyüklüğünü!

Üniversite mezunu gençler bu kadar uzun süre iş bulamazsa, ataması yapılmazsa ne olur?

İnsan kendine olan inancından şüphe duymaya başlar.

Özgüvenini kaybeder…

Yönetime inancını kaybeder…

Eğitime olan inancını kaybeder…

Hakka, hukuka, adalete inancını kaybeder…

Moral olarak çöker, Allah muhafaza dejenere olur…

Ve ülkesine olan inancını kaybeder.

*   *   *

Ülkede yüz binlerce öğretmen açığı varken, yüz binlerce öğretmen boşta bekletiliyor. Yani, öğretmenler işsiz, okullar öğretmensiz.

Ataması yapılmayan öğretmenler gittikçe artan bir gerginlik içersinde…

Pek çok öğretmen antidepresan kullanıyor. Atama beklemekten kanser olanlar mevcut. Bu eziyete daha fazla tahammül edemeyip intihar edenler bile var.

Bu durumu ve meselelerini Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu’ya ilettikleri zaman, öğretmenlerin aldıkları cevap ne biliyor musunuz?

“Elimden hiçbir şey gelmez!”

Kimin elinden bir şeyler gelir?

Ülkedeki bütün gücü kedisinde toplayan o tek kişinin elinden!

*   *   *

ÜSTATLARDAN

GÖZLER

Gözleri,
Bulutlara benzetirim hep,
Nedense.
Bir gün dökmek için,
Yağmurlar biriktiren.

Ozanoğlu 17.11.2009, ÖMER TEMEL

*   *   *   *   *

 

 

 

ÖMER LÜTFİ METE


Memleket çok iyi yetişmiş, çok kıymetli, vatansever, yiğit bir evladını kaybetti. Kalp rahatsızlığı dolayısıyla uzun bir süredir tedavi gören yazar, şair, mücadele ve dava adamı Ömer Lütfi Mete dün akşam saatlerinde Hakkın rahmetine kavuştu.

Çok yönlü bir sanat yeteneği vardı. Şiir, hikâye roman, film ve dizi senaryosu dallarında harikulade eserler verdi. Rahatsızlanmadan evvel Kurtlar Vadisi adlı dizinin yazarları arasındaydı.

Romanlarından “Çığlığın Ardı Çığlık”ta 12 Eylül dönemini anlatır ve hiçbir yazarda rastlamadığım hayatî sosyal tespitlerde bulunur. Her yazısı, her şiiri su gibi akıcıdır, eserleri zevkle okunur.

Medyada, pek az kalan namus erbabı kalemlerden biriydi. Ülkenin hızla karanlığa doğru kaydığı şu günlerde, ağırbaşlı yazıları, isabetli tespitleri ve sağduyulu duruşuyla kendisine en fazla ihtiyaç hissedilen bir dönemde aramızdan ayrıldı.

Galiba “Deliyürek” adlı dizinin de senaristlerinden biriydi. Aşağıdaki şiiri de o dizide bir bölümde okunmuştu.

Bu harikulade eseri bir kere daha okuyup, hem Ömer Lütfi Usta’yı analım, hem de onu anlamaya çalışalım.

Allah gani gani rahmet eylesin!


GÜLCE

Uçurumun kenarındayım Hızır,
Ulu dilber kalesinin burcunda…
Muhteşem belaya nazır,
Topuklarım boşluğun avucunda,
Derin yar adımı çağırır…
Dikildim parmaklarımın ucunda,
Bir gamzelik rüzgâr yetecek,
Ha itti beni, ha itecek…
Uçurumun kenarındayım Hızır,
Civan hazır,
Divan hazır,
Ferman hazır,
Kurban hazır.

Uçurumun kenarındayım Hızır,
Güzelliğin zulme çaldığı sınır,
Başım döner, beynim bulanır…
El etmez,
Gel etmez,
Gülce'm uzaktan dolanır…
Uçurumun kenarındayım Hızır,
Gülce bir davet,
Mecaz değil,
Maraz değil,
Gülce bir afet…
Peri değil,
Huri değil,
Gülce beyaz sihir…
Gülce ölümcül naz,
Buram buram zehir,
Yar yüzünde infaz.

Bir gamzelik rüzgâr yetecek,
Ha itti beni, ha itecek…
Güzelliğin zulme çaldığı sınır,
Uçurumun kenarındayım Hızır,
Ben fakir,
En hakir,
Bin taksir…
Ateşten,
Kalleşten,
Mızrakla gürzden,
Dabbetülarz'dan,
Deccal’dan, yedi düvelden,
Korku nedir bilmeyen ben,
Tir tir titriyorum Gülce’den…
Ödüm patlıyor Gülce’ye bakmaktan,
Nutkum tutuluyor, ürperiyorum,
Saniyeler gözlerimde birer can,
Her saniyede bir can veriyorum.

1981, Ömer Lütfi Mete

Tarih: 03.04.2010 Okunma: 803

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

Osman YILDIZ

16.10.2009 - 16:30

İsmail bey Son dönemlerde okuduğum en içten yazılarınızdan birisini yazmışsınız. Domuz gribindeki domuzluklar çok daha büyük boyutta ortaya çıkacak. Nitekim benim uyarımdan sonra dün ve bugün farklı sesler ortaya çıkmaya başladı. Son söz benim kalemim çalıştığı müddetçe bu millet domzu gribinin domuzluğu altında inlemeyecek. Tabi kendi gözü ve aklına güvenenler sadece saygılarımla

Seyfeddin Karahocagil

17.10.2009 - 01:29

Ah kardeşim. Gine tam manasıyla bi katakulluye getiriliyoruz.Hemşehrim olan Sağlık bakanına sorulması gerek. Getittiğiniz bu aşılar gerçekten Domuz gırıbinden milleti koruyacak mı. Nereden biliyorsunuz daha denenmedi ki?..Gelelim vurdum duymazlığımıza..Bas bas bağırıyor araştırmacı ve ilim adamları.Istanbul da deprem olbilir hem de 7,5 kuvvetinden büyük.Bırakın eski binaları güçlendirmeyi, yeni yapılanları bile kontrol edemiyorlar. Bir fakir kadının Hazreti ömere dediğiyle bitirelim yorumumuzu: Bizim açlığımızdan haberdar olamayacaktıy sa neden halife oldu ki?..... Selam, sevgi ve sdaygıyla

Osman YILDIZ

16.10.2009 - 16:30

İsmail bey Son dönemlerde okuduğum en içten yazılarınızdan birisini yazmışsınız. Domuz gribindeki domuzluklar çok daha büyük boyutta ortaya çıkacak. Nitekim benim uyarımdan sonra dün ve bugün farklı sesler ortaya çıkmaya başladı. Son söz benim kalemim çalıştığı müddetçe bu millet domzu gribinin domuzluğu altında inlemeyecek. Tabi kendi gözü ve aklına güvenenler sadece saygılarımla

Seyfeddin Karahocagil

17.10.2009 - 01:29

Ah kardeşim. Gine tam manasıyla bi katakulluye getiriliyoruz.Hemşehrim olan Sağlık bakanına sorulması gerek. Getittiğiniz bu aşılar gerçekten Domuz gırıbinden milleti koruyacak mı. Nereden biliyorsunuz daha denenmedi ki?..Gelelim vurdum duymazlığımıza..Bas bas bağırıyor araştırmacı ve ilim adamları.Istanbul da deprem olbilir hem de 7,5 kuvvetinden büyük.Bırakın eski binaları güçlendirmeyi, yeni yapılanları bile kontrol edemiyorlar. Bir fakir kadının Hazreti ömere dediğiyle bitirelim yorumumuzu: Bizim açlığımızdan haberdar olamayacaktıy sa neden halife oldu ki?..... Selam, sevgi ve sdaygıyla