Oy gizli, haber
kutsal, yorum hürdür.
Ekonomi, deyince aslında aklımıza soyut bir kavram geliyor. Elle tutulmaz, gözle görülmez. Şekilsiz bir mefhum.
“Makro ekonomi”, “mikro değerler”, “efektif kur”, “stagflasyon”… Ne bunlar? Ne ifade eder vatandaşa?
Hiçbir şey!
Vatandaşın ekonomisi, gerçekte “iktisat”tır.
Eskiden, ispirto yakan gazocağı kullanılırdı. Benim çocukluğumda tüpgazlar çıktı. İlk çıktığında büyükler yok muydu ne, küçükleri kullanıyoruz. Bittiği zaman da tüpgazcıya götürüp değiştiriyoruz.
Yine, bir keresinde boşu götürüp doluyu alacağım. Satıcı, yaşlı amca “epeydir gelmiyorsun, tüp uzun süre gitti, herhalde” deyince, yanındaki başka bir yaşlı amca “İktisatlı kullanıyorlardır.” dedi.
İşte ekonomi böyle bir şey! İktisat.
Ben de böylece ilk “iktisat” dersimi o tüpgaz bayiinde almış oldum. Daha sonra resmen ilmini(!) de tahsil ettim.
Vatandaş için, ekonomi demek “geçim derdi”, “tencere-tabak”, “çocukların eğitimi”, “onların harçlığı ve ihtiyaçları”, “ev kirası” demek.
“Ev kirası” büyük dert. Hiçbir kiracının kendisini güvende hissettiğini tahmin etmiyorum. Uzun süren kiracılığın da insan sağlığını bozduğuna eminim. Onun için, bizim erkeğimizin de dişimizin de en uzak ufku, bir ev sahibi olabilmektir. Haklı olarak! Çünkü ev sahibi olduğun zaman hayat yarı yarıya kolaylaşıyor.
Vatandaş için ekonomi “işsizlik meselesi” demek. İşsizlik, işsiz için korkunç bir afettir. Bir tek işsiz bile toplum huzuru için potansiyel tehlikedir. Bizim ise birden çok işsizimiz var.
İşsizlik problemini, en az 10 yıldır yakından takip ediyorum. Ortalama üç ayda bir işsizlik oran ve rakamları açıklanıyor. Şimdiye kadar hep yüzde 9-10 aralığında seyrederdi. İlk defa dün akşam haber bültenlerinde işsizlik rakamlarının yüzde 11’i geçtiği, 11,3 olduğu açıklandı.
Aslında bu rakamlar da vatandaş için fazla bir şey ifade etmiyor.
Ama vatandaş bir şey görüyor ve hissediyor.
Bu kadar yaygın işsizliğin manâsı şu: Neredeyse her hanede en az bir işsiz var.
Hanedeki işsiz, hanenin huzursuzluğu demek!
Pek çok hanedeki huzursuzluk, ülkenin huzursuzluğu demek.
* * *
Esnafsanız işiniz var. Daha doğrusu dükkânınız var da, işiniz meçhul!
Her gün çarşıdayım, her gün esnafla iç içeyim.
Dün, öğle vakti Bornova’nın en işlek çarşısını geziyorum.
Çarşının durumu nasıldır, dersiniz?
Uzatmayayım. Şu kadarını söyleyeyim:
Memlekette bu kadar fazla işsiz olunca, alışveriş yapacak babayiğit bulmak da kolay olmuyor tabii.
Memlekette “ekonomi” bu merkezde.
Yaşanmış
Bir Hadise
Washington’dan Newyork’a toplantıya gelen, Ekonomist Richard W. Rahn, Para Stoklama Ekonomisiyle ilgili bir tartışmaya başlarken şunları anlattı:
Bu sabah taksiden inmiştim ki, tipik bir Newyork serserisi bana doğru yürüdü ve “Bir fincan kahve için beş dolar alabilir miyim?” dedi. Fiyatlar eskiden daha düşüktü gibi geldi bana ve “Beş dolar kahve için çok fazla değil mi?” diye sordum. Adam yanıtladı, “Eh, bildiğin gibi, para stoğu yüzde 14 üzerinde artış gösteriyor.” “Gerçek mi?” dedim. “Evet, ücretler de ortalama yüzde 11 artıyor ve bizim gibi sokakta yaşayanlar için durum çok zorlaşıyor” diye yanıtladı. Adama dedim ki, “Madem tüm bunları biliyorsun niçin ekonomist olmuyorsun?” Söylediğimden dolayı geriledi, dikleşti, doğrudan doğruya gözlerime baktı ve “Bayım, benim hâlâ biraz onurum var” dedi.
Önceki
yazıları görmek için aşağıdaki kutuya tıklayın