NEDEN TEHLİKELİYMİŞ? Safile USUL

GENEL HABERLER Misafir Yazar - 07.04.2010

Kalem feryâd eder, ağlar mürekkep,
“Beni cahil eline verme Ya Rab!
Lütfunla âlime çevir yolumu,
Kırma n’olur kanadımı, kolumu.”

                                                                                                   

Lâedri

 

Safile USUL, Gazeteport.com, 06.04.2010

 

 

[email protected]

Başbakan Erdoğan Bosna’ya hareketinden önce soruları cevaplandırırken kendini çok cakalı buluyor havasındaydı.

Gündemleri o kadar zenginmiş ki, muhalefet onları takip etmekten bitap düşüyormuş.

Tabii, tabi.

Çok zengin bir gündemleri olduğu tartışılmaz.

1.800 TL’lik dershane parasını ödeyemediği için hapse giren annenin intihar eden çocuğu gündemini yaratmak şu ana kadar hiçbir hükümetin aklına gelmemişti.

Bu zengin gündem arasında televizyonda muhalefetle münazara da yapamaz haliyle.

O lise yıllarında bol münazara yapmış, zevkini de almış ve aklı öyle bir göğe ermiş ki…

Dün de söylediği gibi, önce Bosna’ya ardından ABD’ye gidecek, bol bol iş yapacakmış.

Hafta sonu Abdüllatif Şener Mardin’de, “Bu ülkenin Başbakanı Erdoğan’ın sık sık Amerika’ya gidip gelmesinin altında yatan sebeplerinin irdelenmesi gerekir.” dedi ki; tabii bol iş yapan bol bol ABD’ye gider.

Nitekim Avrupalı liderler hiç iş yapmadığı için hiç ABD’ye gitmezler.

İş yapan adam, hükümeti döneminde 17 kez ABD’ye gidip, hafta sonu eşini, yanına müştemilat olarak verdiği devlet bakanı ve devletin uçağıyla şeyh düğününe yollayıp, intihar eden dershane parası mağduru annenin çocuğunun cenazesi toprakla buluşmadan tekrar ABD’ye giden başbakandır.

Ki, çok iş yapar hakikaten ve tv münazaralarına çıkamayacak kadar hızlı bir gündemi vardır.

Tamam da.

Şurasını soralım.

Yargıtay Başkanı Gerçeker’in, “İnandığımız gerçekleri söyleyemeye devam edeceğiz” demesi neden tehlikelidir?

Bol iş yapmak üzere tekraren ABD’ye gidecek olan Başbakan havalimanında bu çok önemli harekatından önce böyle buyurdu da.

Tehlikeli olurmuş Gerçeker inandığını söylemeye devam ederse.

Hem de, Gerçeker ancak Anayasa’nın kendisine verdiği sınırlarda konuşabilirmiş.

Başbakan Erdoğan lisede zevkli münazara yaparken devlet hukuku ve kuvvetler ayrılığı münazarası yapamadıydı herhalde.

Acaba münazara konuları neydi lisede?

Neyi münazara ederlerdi acaba zevkli zevkli?

Ve de, çok mu zevkliydi?

Yargıtay Başkanı Gerçeker’e yetiştirdiği cevaplardan aldığı zevk de o yılların münazara düzeyinden mi mütevellit acaba?

O yıllarda herhalde modern hukuk devletlerinin savunucusu olduğu ve bunun münazarasını yaptığı için zevk almıyordu münazaralardan, di mi?

Bugün de o münazara seviyesinden laf yetiştiriyor Gerçeker’e muhtemelen.

Şimdi benim de bir iki zevkli notum olacak.

Yargıtay Başkanı Gerçeker işini yapıyor.

Gerçeker’in işi, temsil ettiği devletin hukuk normlarını korumak.

Anayasa Gerçeker’e diyor ki, “Senin işin bu devletin hukuk normlarını ve bu devletin hukuk kodlarını korumak.”

Anayasa ayrıca şunu da diyor zevkli zevkli.

“Ben yasama, yürütme ve yargı arasında hiyerarşik bir ilişki tesis etmedim.”

Yani.

Yürütme ve yasama yargının üstünde değildir.

Yargı yürütmenin altında değildir.

Yargı yürütmenin memuru değildir.

Yargı Başbakan izin verince konuşan küflü bürokrat değildir.

Yargı Başbakan’ı mutlu etme ve yağlama mercii değildir.

Avrupa’da da değildir.

Türkiye’de de değildir.

Senin lise münazaralarına benzemez bu işler.

 

Arşiv

Tarih: 07.04.2010 Okunma: 914

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?