Kalem feryâd eder, ağlar mürekkep,
“Beni cahil eline verme Ya Rab!
Lütfunla âlime çevir yolumu,
Kırma n’olur kanadımı, kolumu.”
Lâedri
Melih AŞIK, Milliyet, 10.04.2010
CHP
Milletvekili Ali Rıza Öztürk, sözü geçen araştırma komisyonunun
kurulması için bir teklif verdi. Ne var ki, bu teklif 6 Nisan’da BDP ve CHP’nin
olumlu oylarına rağmen AKP’nin oylarıyla reddedildi.
Lafta demokrasi, insan hakları ve özgürlükler şampiyonu olan AKP acaba faili
meçhul cinayetlerin araştırılmasına neden karşı çıktı? O gün AKP adına kürsüye
gelen Konya
Milletvekili Ayşe Türkmenoğlu’nun beyanı şu şekilde:
“...mevcut Tüzük’le
bu tip araştırma komisyonlarından tam olarak kayda değer bir sonuç elde
edilmesi mümkün değildir. Meclis İç Tüzüğü’nde yapılacak değişikliklerle Meclis
araştırma komisyonlarında etkinlik sağlandığı zaman bir faili meçhul siyasi
cinayetler komisyonu kurulmasının daha faydalı olacağına inanıyor, hepinizi
saygıyla...”
Demek ki neymiş? Mevcut İç Tüzük, araştırma komisyonlarıyla kayda değer sonuç
alınmasına imkan vermiyormuş!
Peki iç tüzüğü neden değiştirmiyorsunuz? Elinizi kim tutuyor?
AKP’nin mazeretini kabullenmek için insanın biraz zekâ özürlü
olması gerekiyor.
AKP, cinayetlerin arkasından derin
devlet ve ABD’li
dostlar çıkar diye üzerine gitmekten korkuyor olmasın?
Çukurca’da...
Van
Başsavcılığı Hakkâri Çukurca’da geçen yıl şehit düşen 7 askerin ölümüne
yol açan mayını TSK’nın
güvenlik amacıyla döşediğini açıkladı. Soruşturma dosyası askeri savcılığa
gönderildi.
Genelkurmay
Başkanlığı’nın ağır iddialar karşısında suskun kalması anlamsız. Hukukçu Noyan
Özkan’ın dediği gibi:
- Gerçeklerin ortaya çıkması için yargılama devam ederken, olayda ihmali
bulunan üst düzey komutanlar, soruşturmanın selametle yürütülmesi amacıyla
açığa alınmalıdır.
Evet TSK çok baskı altında. Ama yasaları uygulamakta geç kalması için mazereti
yok.
Soru: Liberallere ABD’de
“solcu”, Avrupa’da
“özgürlükçü” deniliyor. Peki ya bizde?
Yanıt: Şu sıralar “iktidar yalakası”
veya “maskeli faşist”
diye anılıyorlar...
* * *
YÖK’ün Anayasa
Mahkemesi üyeliği için Gül’e sunduğu 3 isim de hukukçu değilmiş.
Fark etmez... Memlekette hukuk
mukukkalmadı ki zaten...
Haldun Ertem
Dilipak müjdesi!
Vakit gazetesinin hoşgörü sembolü yazarı Abdurrahman
Dilipak, geleceğe ilişkin güzel müjdeler veriyor. Okuyalım:
“Bugün gelinen nokta Ergenekon davasında yeni bir başlangıç olacak. Eğer daha
fazla direnecek olurlarsa daha trajik gerçeklerle karşı karşıya kalacaklar...
Ne Baykal, ne Bahçeli, ne Kanadoğlu, ne Başbuğ, ne YARSAV, ne
de HSYK
bundan sonra bugüne kadarki tavrını sürdüremez. Denemek isterlerse, bu işin
bedelini ödemek zorunda kalırlar. Erzincan
paşasının da ayaklarının suya ermiş olması gerekir. Demirel ya da Cindoruk’un
da adımlarını denk atması gerek. Ya da Ergenekon’un değirmenine su taşıyan
media, mafia, sermaye, siyaset, STK, bürokrasi
mensuplarının da... Bu arada Tekel işçilerinin de Ergenekon’un koruyucu kalkanı ve
tramplen tahtası, Truva atı görünümünden çıkmaları gerek. ”
Entel çevrenin “muhafazakar demokrat aydın” olarak alkışladığı Dilipak, hoşgörü
yüklü satırlarına şöyle devam ediyor:
“Daha tutuklanması için sırasını bekleyen yüzler değil, binlerce isim
var. İnce ve uzun bir yoldayız. Sabır, kararlılık ve cesaret gerek. Gelinen
noktaya bir gün mutlaka gelinecekti ve gelindi. Benden söylemesi. Bundan
sonrası için herkesin daha dikkatli olması gerek. ”
Ülkeye demokrasinin gelmekte olduğunu buradan da anlayabilirsiniz..!
YÜK
Yükseköğretim Kurulu (YÖK), Anayasa Mahkemesi’inde kendi kontenjanından boşalan
üyelik için üç aday belirledi; Prof. Engin Yıldırım, Prof. Recep Tarı ve Prof.
Gülsettin Çelik. Üç aday da ‘türbana özgürlük’ bildirilerine imza atan
akademisyenler arasında yer alıyor. Üçü de hukukçu değil. Cumhurbaşkanı Abdullah
Gül, bu üç isimden Prof. Engin Yıldırım’ı Anayasa Mahkemesi’ne üye
olarak atadı.
Gül seçimi neye göre yaptı?
Herhalde aralarından “En türbancı”yı bulup atamış olmalı.
Adayların neden hukukçu olmayanlar arasından seçildiğine gelince.. Malumunuz..
Hukukçu üye hukuka ihanet etmekte zorlanıyor. Hukukçu üyelerin iktidarca
kullanımı kolay olmuyor... Sebep budur demiyoruz. Ama nedir? Siz söyleyiniz...
Vefa...
Bu ülkede vefasızlıkların bini bir paradır.. O yüzden Konya’dan gelen haber
önemli.
Geçirdiği trafik kazası sonrasında ağır yaralanan ve felç tehlikesi geçiren Konyaspor’un
Norveçli oyuncusu Branimir Poljac, ambulans uçakla memleketi Norveç’e
gönderiliyor. Tecrübeli futbolcuyu, takım arkadaşları ve Konyaspor Yönetim
Kurulu üyeleri uğurluyor. Kulüp Başkanı Bahattin Karapınar, Poljac’ın
sözleşmesiyle ilgili ne gerekiyorsa yapacaklarını, haklarını oyuncuya tamamen
ödeyeceklerini söylüyor. Ambulans uçağı da zaten kulüp tutmuş. Bu güzel örneği,
futbolcu
veya çalıştırıcıyla işleri bitince borç takmayı âdet haline getiren kulüp
yöneticilerinin dikkatine sunuyoruz...
Arşiv