DERİN DEVLET VE ABD’Lİ DOSTLAR, Melih AŞIK

GENEL HABERLER Misafir Yazar - 10.04.2010

Kalem feryâd eder, ağlar mürekkep,
“Beni cahil eline verme Ya Rab!
Lütfunla âlime çevir yolumu,
Kırma n’olur kanadımı, kolumu.”

                                                                                                   

Lâedri

 

Melih AŞIK, Milliyet, 10.04.2010

Yakınlarını siyasi cinayetlerde kaybeden aileler geçen şubat ayında Hrant Dink duruşmasında bir araya geldi. Toplumsal Bellek Platformu’nu oluşturan bu aileler  topluca Ankara’ya giderek siyasi parti yetkilileriyle görüştüler... Sabahattin Ali’den Hrant Dink’e kadar tüm faili meçhul cinayetlerin araştırılması için TBMM’de bir araştırma komisyonu kurulmasını istediler.
CHP Milletvekili Ali Rıza Öztürk, sözü geçen araştırma komisyonunun kurulması için bir teklif verdi. Ne var ki, bu teklif 6 Nisan’da BDP ve CHP’nin olumlu oylarına rağmen AKP’nin oylarıyla reddedildi.
Lafta demokrasi, insan hakları ve özgürlükler şampiyonu olan AKP acaba faili meçhul cinayetlerin araştırılmasına neden karşı çıktı? O gün AKP adına kürsüye gelen Konya Milletvekili Ayşe Türkmenoğlu’nun beyanı şu şekilde:
“...mevcut Tüzük’le bu tip araştırma komisyonlarından tam olarak kayda değer bir sonuç elde edilmesi mümkün değildir. Meclis İç Tüzüğü’nde yapılacak değişikliklerle Meclis araştırma komisyonlarında etkinlik sağlandığı zaman bir faili meçhul siyasi cinayetler komisyonu kurulmasının daha faydalı olacağına inanıyor, hepinizi saygıyla...”
Demek ki neymiş? Mevcut İç Tüzük, araştırma komisyonlarıyla kayda değer sonuç alınmasına imkan vermiyormuş!
Peki iç tüzüğü neden değiştirmiyorsunuz? Elinizi kim tutuyor?
AKP’nin mazeretini kabullenmek için insanın biraz zekâ özürlü olması gerekiyor.
AKP, cinayetlerin arkasından derin devlet ve ABD’li dostlar çıkar diye üzerine gitmekten korkuyor olmasın?

 

Çukurca’da...
Van Başsavcılığı Hakkâri Çukurca’da geçen yıl şehit düşen 7 askerin ölümüne yol açan mayını TSK’nın güvenlik amacıyla döşediğini açıkladı. Soruşturma dosyası askeri savcılığa gönderildi.
Genelkurmay Başkanlığı’nın ağır iddialar karşısında suskun kalması anlamsız. Hukukçu Noyan Özkan’ın dediği gibi:
- Gerçeklerin ortaya çıkması için yargılama devam ederken, olayda ihmali bulunan üst düzey komutanlar, soruşturmanın selametle yürütülmesi amacıyla açığa alınmalıdır.
Evet TSK çok baskı altında. Ama yasaları uygulamakta geç kalması için mazereti yok.

 

Soru: Liberallere ABD’de “solcu”, Avrupa’da “özgürlükçü” deniliyor. Peki ya bizde?
Yanıt: Şu sıralar “iktidar yalakası” veya “maskeli faşist” diye anılıyorlar...
* * *
YÖK’ün Anayasa Mahkemesi üyeliği için Gül’e sunduğu 3 isim de hukukçu değilmiş.
Fark etmez... Memlekette hukuk mukukkalmadı ki zaten...
Haldun Ertem

 

Dilipak müjdesi!
Vakit gazetesinin hoşgörü sembolü yazarı Abdurrahman Dilipak, geleceğe ilişkin güzel müjdeler veriyor. Okuyalım:
 “Bugün gelinen nokta Ergenekon davasında yeni bir başlangıç olacak. Eğer daha fazla direnecek olurlarsa daha trajik gerçeklerle karşı karşıya kalacaklar... Ne Baykal, ne Bahçeli, ne Kanadoğlu, ne Başbuğ, ne YARSAV, ne de HSYK bundan sonra bugüne kadarki tavrını sürdüremez. Denemek isterlerse, bu işin bedelini ödemek zorunda kalırlar. Erzincan paşasının da ayaklarının suya ermiş olması gerekir. Demirel ya da Cindoruk’un da adımlarını denk atması gerek. Ya da Ergenekon’un değirmenine su taşıyan media, mafia, sermaye, siyaset, STK, bürokrasi mensuplarının da... Bu arada Tekel işçilerinin de Ergenekon’un koruyucu kalkanı ve tramplen tahtası, Truva atı görünümünden çıkmaları gerek. ”
Entel çevrenin “muhafazakar demokrat aydın” olarak alkışladığı Dilipak, hoşgörü yüklü satırlarına şöyle devam ediyor:
 “Daha tutuklanması için sırasını bekleyen yüzler değil, binlerce isim var. İnce ve uzun bir yoldayız. Sabır, kararlılık ve cesaret gerek. Gelinen noktaya bir gün mutlaka gelinecekti ve gelindi. Benden söylemesi. Bundan sonrası için herkesin daha dikkatli olması gerek. ”
Ülkeye demokrasinin gelmekte olduğunu buradan da anlayabilirsiniz..!

 

YÜK
Yükseköğretim Kurulu (YÖK), Anayasa Mahkemesi’inde kendi kontenjanından boşalan üyelik için üç aday belirledi; Prof. Engin Yıldırım, Prof. Recep Tarı ve Prof. Gülsettin Çelik. Üç aday da  ‘türbana özgürlük’ bildirilerine imza atan akademisyenler arasında yer alıyor. Üçü de hukukçu değil. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bu üç isimden Prof. Engin Yıldırım’ı  Anayasa Mahkemesi’ne üye olarak atadı.
Gül seçimi neye göre yaptı?
Herhalde aralarından “En türbancı”yı bulup atamış olmalı.
Adayların neden hukukçu olmayanlar arasından seçildiğine gelince.. Malumunuz.. Hukukçu üye hukuka ihanet etmekte zorlanıyor. Hukukçu üyelerin iktidarca kullanımı kolay olmuyor... Sebep budur demiyoruz. Ama nedir? Siz söyleyiniz...

 

Vefa...
Bu ülkede vefasızlıkların bini bir paradır.. O yüzden Konya’dan gelen haber önemli.
Geçirdiği trafik kazası sonrasında ağır yaralanan ve felç tehlikesi geçiren Konyaspor’un Norveçli oyuncusu Branimir Poljac, ambulans uçakla memleketi Norveç’e gönderiliyor. Tecrübeli futbolcuyu, takım arkadaşları ve Konyaspor Yönetim Kurulu üyeleri uğurluyor. Kulüp Başkanı Bahattin Karapınar, Poljac’ın sözleşmesiyle ilgili ne gerekiyorsa yapacaklarını, haklarını oyuncuya tamamen ödeyeceklerini söylüyor. Ambulans uçağı da zaten kulüp tutmuş. Bu güzel örneği, futbolcu veya çalıştırıcıyla işleri bitince borç takmayı âdet haline getiren kulüp yöneticilerinin dikkatine sunuyoruz... 

 

Arşiv

Tarih: 10.04.2010 Okunma: 808

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?