BU GİRİŞİM ÇOK ÖNEMLİ

İsmail Hakkı CENGİZ - 19.04.2010

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.


Haddizatında bizim en kıymetli, en paha biçilemez hazinemiz kütüphanelerde gömülü bir define gibi yatmaktadır. Sayın Başbakan’ın “açılım” vesilesiyle o defineden birkaç pırlantayı gün yüzüne çıkarması bizde hayranlık uyandırdı.

Günümüz yazarlarıyla kahvaltıda bir araya gelen Erdoğan’ın; Cemil Meriç, Şevket Süreyya Aydemir, Kemal Tahir, Tarık Buğra, Sebahattin Ali, Nazım Hikmet, Necip Fazıl, Orhan Kemal, Nihal Atsız, Ahmet Hamdi Tanpınar’ı yâd etmesi, onlardan parçalar okuması içimizi sevinçle doldurdu.

Edebiyatçılarımızın sözleri, küçüklüğümden beri bana ilâhî bir nağme gibi gelir.

Daha sonra, romanlara, hikâyelere, şiirlere, makalelere dikkatle eğilince; üstatların pek çok meseleyi tahlil ettiklerini ve çözümleri de ayan beyan ortaya koyduklarını gördüm.

Yıllardan beri, kendi kendime sorduğum, cevabını alamadığıma üzüldüğüm sualler: Kütüphanelerde uyuyan devasa potansiyelimizi niçin uyandırmıyoruz? Petrolden, altından, elmastan daha kıymetli olan o definelere niçin dönüp bakmıyoruz bile? O hazineleri neden yağmalamıyoruz? O pırlantaların yağmalandıkça çoğaldıklarını, değerlerinin arttığını niçin anlayamıyoruz?

En mühimi; ülkenin bu kadar çok problemi varken, onları çözmek için bu gür kaynağı niçin devreye sokmuyoruz?

Dünü aydınlatan, bugüne ve yarına ışık tutan o muhteşem güneşlerden, şahane yıldızlardan kendimizi mahrum etmek ne akıl almaz bir israftır?

Öylesine ağır bir vebal ki, cezasını öte dünyada belki Tanrı kesecek fakat oraya kalmadan, bu dünyada da cezalandırılıyoruz. O paha biçilemez cevherden yararlanmamanın bedeli cehalet, gerilik, sefalet, yoksulluk, yozlaşma, çamurda debelenme…

Bundan dolayı Erdoğan’ın edebiyatçılarla ilgilendiğini, onları okuduğunu, eserlerine değer verdiğini ifade eden sözlerini çok önemsiyoruz.

Erdoğan, söylediklerinde samimiyse;

Misal; Mehmet Akif’in cemaatle-tarikatla alakası olmayan, “İlhamını doğrudan doğruya Kur’an’dan alarak asrın idrakine söyletmek istediği İslâm’ı, ‘yüreklerin toplu attığı’ birlik ve beraberlik” ruhunu…

Cemil Meriç’in “fert ve cemiyet hürriyetini genişletecek, düşünceye soluk aldıracak, ruhları ferahlatacak tefekkürünü, muhteşem bir maziyi daha muhteşem bir istikbale bağlayacak köprü olma” idealini…

Ahmet Hamdi’nin “insan ve toplumdaki bozulmanın tespiti, bunun sebep ve neticelerinin tahlili, yozlaşmayı durduracak” tedbirlerini…

Şevket Süreyya’nın “köyün ve tekmil Anadolu’nun kalkınmasına dair örnek teşebbüsü ve bozkırı abat edecek” ziraat metotlarını…

Nihal Atsız’ın “eğitim, çocuk ve gençliğin karakter terbiyesiyle, tarih ve Türkçeyle ilgili çalışmaları, devletin güçlenmesi, adaletin sağlanmasıyla ilgili” önerilerini…

Necip Fazıl’ın “bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul” diye vasfettiği, gelir dağılımındaki korkunç adaletsizliğin giderilmesi ve sosyal adaletin sağlanması vasiyetini…

Ve tabii buraya almamızın mümkün olmadığı sayısız münevverimizin paha biçilemez fikir ve tavsiyelerini hayata geçirmeye çalışmalı, icraata dökmelidir. Aslında bunu yaparsa kendisi de ülke de kazanır.

*   *   *

ÜSTATLARDAN

Ağrıdağı’nın yamacında bir göl vardır, adına Küp gölü derler. Bir harman yeri büyüklüğündedir. Suları som mavidir. Her yıl, bahar dünyaya yürüdüğünde, bir sabah, daha gün doğmadan Ağrıdağı’nın tekmil çobanları bu göle gelirler. Gölün kırmızı kayalıklarına, bakır toprağına kepeneklerini atar, bin yıllık sevda toprağına otururlar ve Ağrıdağı’nın öfkesini kavallarıyla hep bir ağızdan çalarlar. Akşam olurken de bir ak kuş gelir, küçücüktür, kanadının birisini som maviye batırır, uçar gider. Uzakta, yukarıda bir gemi gibi karlar ülkesinde yüzen kayalığın dibinde çok iri bir at belirir, alacakaranlıkta koşumları ışıldar. Gölgesi göle doğru gelir. Gelir gelmez de ortadan kaybolur gider. Gün kavuşur kavuşmaz da çobanlar kavallarını hep birden bellerine sokar ve Ağrıdağı’nın karanlığında solar, yiter, karanlığa karışırlar.

Yaşar KEMAL, AĞRIDAĞI EFSANESİ’NDEN

 

Önceki yazılar

Tarih: 19.04.2010 Okunma: 759

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

Osman GENÇ

31.03.2010 - 11:32

Burda asıl düşünülmesi gereken konuların başında bu tatbikatlardan rahatsızlık duyanların aynı zamanda teröre ve bu ülkede yıkım faaliyetlerine destek verenlerin kimin olduğudur...Bu verilmek istenen gözdağının kimler tarafından kimlere verilmek istendiğidir...Bunun cevabını verecek olanlarda bu ülkeyi kaynayan kazan haline geirenlerdir........

Osman GENÇ

31.03.2010 - 11:32

Burda asıl düşünülmesi gereken konuların başında bu tatbikatlardan rahatsızlık duyanların aynı zamanda teröre ve bu ülkede yıkım faaliyetlerine destek verenlerin kimin olduğudur...Bu verilmek istenen gözdağının kimler tarafından kimlere verilmek istendiğidir...Bunun cevabını verecek olanlarda bu ülkeyi kaynayan kazan haline geirenlerdir........