Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
“Bedelli askerlik” konusu peşin hükümlerle ve
hamasî nutuklarla yaklaştığımız sorunlardan biri. Büyük bir çoğunluğumuz
“bedelli”ye karşıyız. Öne sürülen en kuvvetli gerekçe; terör dolayısıyla
fukaranın çocukları ateşin karşısına gönderilirken, zenginler neden bedelli
askerlik yapsın? Bu yaklaşıma göre; bedelli
askerlik uygulaması adaletsizlik yaratır, uygulanmazsa ADALET sağlanmış olur.
Kulağa ne kadar hoş geliyor, ne kadar yüksek bir faziletin göstergesi!
Hele bir bakalım, bu nice adaletmiş!
Askerlikle hiçbir alâkanız yoksa bile; yüzlerce şehit ailesini, en azından
televizyonlarda görmüşsünüzdür. Bu aileler içinde, 1 tane olsun, hali-vakti
yerinde, çocuğuna bedelli askerlik yaptırabilecek ekonomik düzeyde olanına
rastladınız mı? Peki, bedelli askerliğin olmadığı mevcut uygulamada, o hali
vakti yerinde olanlar nerede askerlik yapıyorlar? Ateşten nasıl korunuyorlar?
Şu bir gerçek ki, Türkiye’nin şartlarında, çok parası olana hakkıyla
askerlik yaptırmak müşkül… Bir şekilde “bedeli” gözden çıkaran kişi, genellikle
risk bölgelerinden uzakta bir “vatanî görev” yapma “şansı” bulacaktır. Hal
böyle olunca; bedel verebilecek kişinin, bedelini dürüstçe devlete ödeyerek, 1
ay askerlik yapması daha adilane ve kamu yararına olmaz mı?
Bedelli askerlik adaletsizlik
yaratıyor demek; ya bu ülkeyi hiç tanımamakla veya halka şirin gözükmek
gayretkeşliğiyle izah edilebilir.
* * *
Diyelim ki, terör tehlikesi sona erdi… Bu durumda bile çoğumuz askerlik
yapmak istemeyecektir. Çünkü bu iş ağırdır, meşakkatlidir. Kimse askerlik
yapmaya gönüllü olmaz…
Fakat bu iş de yapılacağına göre; hakikaten
adil düzenlemelere ihtiyaç var. Sorunları çözebilmek için kalıpları aşarak
düşünebilmek lâzım. Çağın gereklerine uygun, 15–20 sene sonrasının şart ve
ihtiyaçları hesaba katılarak çözüm aramak lâzım!
Mecburî askerlik yapanlara mutlaka çağa uygun yeni haklar verilmeli.
Meselâ; ilk 3 aylık temel eğitimi takip eden 1 senelik hizmet boyunca, askerlere asgarî ücret ödenebilir,
sigortaları yatırılabilir. Bunun finansmanı da bedelliden gelecek kaynakla
sağlanabilir. Sonra, askerlerin mecburî hizmeti bitince, statü değişmeden 1
sene daha uzatma için sözleşme yapılabilir. Hatta sözleşme her yıl yeniden
teklif edilebilir.
Elbette bu uygulama, erlere özlük hakları verildiği için çok daha adil ve
insanîdir. Üstelik işsizliğin bu kadar yaygın olduğu bir ülkede, gayet caziptir
de!
* * *
ASKER VE BİRLİK SAYISI
Bedelliye karşı çıkanların öne sürdükleri gerekçelerden birisi de; askere
alma kaynağının yetersizliğinden dolayı, bedelli uygulamasının, erbaş ve er
kadrolarında eksikliğe sebep olacağı kaygısıdır.
Onlara şu soruları sormak
lâzım:
1. Barış şartlarında, dünyada %100, hatta %70 kadroyla hizmet veren bir
ordu mevcut mudur?
2. Komşularla ve diğer ülkelerle aramızda barış rüzgârları estiğine göre, askerî
birlik yapımızın ve sayımızın gözden geçirilmesi, tasarrufa gidilmesi, gereksiz
birlik ve yapıların lâğvedilmesi gerekmiyor mu?
3. Teknolojinin personel ihtiyacını azalttığı bir vakıa iken; daima en son
teknolojileri almak ve kullanmakla övünen Silahlı Kuvvetlerimizde, teknoloji
kullanımı personel ihtiyacını azaltmıyor mu?
Artık, birbirimizi kandırmayı ve hiçbir işe yaramayan hamaseti bırakalım!
Hakikatleri görelim ve gösterelim!
Memleket için, çocuklarımız için!
Önceki yazılar