BEDELLİ ASKERLİK VE EŞİTLİK HAMASETİ

İsmail Hakkı CENGİZ - 22.04.2010

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.


“Bedelli askerlik” konusu peşin hükümlerle ve hamasî nutuklarla yaklaştığımız sorunlardan biri. Büyük bir çoğunluğumuz “bedelli”ye karşıyız. Öne sürülen en kuvvetli gerekçe; terör dolayısıyla fukaranın çocukları ateşin karşısına gönderilirken, zenginler neden bedelli askerlik yapsın? Bu yaklaşıma göre; bedelli askerlik uygulaması adaletsizlik yaratır, uygulanmazsa ADALET sağlanmış olur.

Kulağa ne kadar hoş geliyor, ne kadar yüksek bir faziletin göstergesi!

Hele bir bakalım, bu nice adaletmiş!

Askerlikle hiçbir alâkanız yoksa bile; yüzlerce şehit ailesini, en azından televizyonlarda görmüşsünüzdür. Bu aileler içinde, 1 tane olsun, hali-vakti yerinde, çocuğuna bedelli askerlik yaptırabilecek ekonomik düzeyde olanına rastladınız mı? Peki, bedelli askerliğin olmadığı mevcut uygulamada, o hali vakti yerinde olanlar nerede askerlik yapıyorlar? Ateşten nasıl korunuyorlar?

Şu bir gerçek ki, Türkiye’nin şartlarında, çok parası olana hakkıyla askerlik yaptırmak müşkül… Bir şekilde “bedeli” gözden çıkaran kişi, genellikle risk bölgelerinden uzakta bir “vatanî görev” yapma “şansı” bulacaktır. Hal böyle olunca; bedel verebilecek kişinin, bedelini dürüstçe devlete ödeyerek, 1 ay askerlik yapması daha adilane ve kamu yararına olmaz mı?

Bedelli askerlik adaletsizlik yaratıyor demek; ya bu ülkeyi hiç tanımamakla veya halka şirin gözükmek gayretkeşliğiyle izah edilebilir.

*   *   *

Diyelim ki, terör tehlikesi sona erdi… Bu durumda bile çoğumuz askerlik yapmak istemeyecektir. Çünkü bu iş ağırdır, meşakkatlidir. Kimse askerlik yapmaya gönüllü olmaz…

Fakat bu iş de yapılacağına göre; hakikaten adil düzenlemelere ihtiyaç var. Sorunları çözebilmek için kalıpları aşarak düşünebilmek lâzım. Çağın gereklerine uygun, 15–20 sene sonrasının şart ve ihtiyaçları hesaba katılarak çözüm aramak lâzım!

Mecburî askerlik yapanlara mutlaka çağa uygun yeni haklar verilmeli. Meselâ; ilk 3 aylık temel eğitimi takip eden 1 senelik hizmet boyunca, askerlere asgarî ücret ödenebilir, sigortaları yatırılabilir. Bunun finansmanı da bedelliden gelecek kaynakla sağlanabilir. Sonra, askerlerin mecburî hizmeti bitince, statü değişmeden 1 sene daha uzatma için sözleşme yapılabilir. Hatta sözleşme her yıl yeniden teklif edilebilir.

Elbette bu uygulama, erlere özlük hakları verildiği için çok daha adil ve insanîdir. Üstelik işsizliğin bu kadar yaygın olduğu bir ülkede, gayet caziptir de!

*   *   *

ASKER VE BİRLİK SAYISI

Bedelliye karşı çıkanların öne sürdükleri gerekçelerden birisi de; askere alma kaynağının yetersizliğinden dolayı, bedelli uygulamasının, erbaş ve er kadrolarında eksikliğe sebep olacağı kaygısıdır.

Onlara şu soruları sormak lâzım:

1. Barış şartlarında, dünyada %100, hatta %70 kadroyla hizmet veren bir ordu mevcut mudur?

2. Komşularla ve diğer ülkelerle aramızda barış rüzgârları estiğine göre, askerî birlik yapımızın ve sayımızın gözden geçirilmesi, tasarrufa gidilmesi, gereksiz birlik ve yapıların lâğvedilmesi gerekmiyor mu?

3. Teknolojinin personel ihtiyacını azalttığı bir vakıa iken; daima en son teknolojileri almak ve kullanmakla övünen Silahlı Kuvvetlerimizde, teknoloji kullanımı personel ihtiyacını azaltmıyor mu?

Artık, birbirimizi kandırmayı ve hiçbir işe yaramayan hamaseti bırakalım!

Hakikatleri görelim ve gösterelim!

Memleket için, çocuklarımız için!

 

 

Önceki yazılar

Tarih: 22.04.2010 Okunma: 699

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?