AİLE ÇATIRDIYOR MU?

İsmail Hakkı CENGİZ - 27.04.2010

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.


Türk Milleti olarak pek çok eksiğimiz, zayıf tarafımız var. Fukaralık, yolsuzluk, rüşvet, işsizlik, cehalet yaygın. Bu eksiklik ve zafiyetler bir kavmi bir ülkeyi çürütüp çökertebilir. Fakat Türk Milleti, şimdiye kadar, çok şükür çökmedi, ayakta kalmayı başardı!

Düşünenler, araştıranlar bunun sırrını tek kavramda buldular…

Aile!

Gayet sağlam temellere dayanan “aile kurumu”nun çok kuvvetli olduğunu tespit ettiler.

Türkiye, ağır ekonomik bunalımlara, depremler, seller gibi dehşetli tabii afetlere, kitlesel yoksulluk gibi yıpratıcı olgulara karşı hep aile kurumunun muhteşem gücüyle direndi. Yüzyıllar boyu başına gelen savaş-göç gibi felaketlerin kendisini çözmesini aile kurumunun moral gücüyle engelledi. En dehşetli badireler bu sağlam yapıyla atlatıldı.

Sosyologlarımız, psikologlarımız, kıdemli yazarlarımız her türlü olumsuzluğa rağmen bu kuvvetli aile yapımızla övünürlerdi.

Son ekonomik krizde dünya kırılırken, iktidarın ısrarla “bizi teğet geçti” söylemine bir nebze gerçeklik kazandıran taraf da, ihtimal bu güçlü aile yapısıydı. Çünkü bu sağlam yapı, kişisel facialara engel olamıyorsa da, büyük toplumsal patlamalara mani oluyor.

Daha doğrusu oluyordu.

Son yıllarda yaşanan toplumsal olaylar aile kurumunun gücünü kaybetmeye başladığına işaret ediyor.

Her şeyden önce, Yetiştirme Yurtlarındaki çocukların, Yatılı Bölge Okullarındaki öğrencilerin sayısının artması, “aile”nin iktisadî ve hissî bakımdan zayıflığının, çocuklarına sahip çıkamadığının göstergesi.

Yurtlarda ve okullarda meydana gelen ahlâksızlıklar, çocukların can ve namuslarının korunamaması, devlet görevlilerinin ki maalesef çoğu “öğretmen”dir, emanete sahip çıkmadıklarını, o çocukları “aile”nin birer ferdi gibi görmediklerini kanıtlıyor.

Bütün bunlar “aile” bilincinin zayıfladığının alametleri değil de nedir?

*   *   *

SEBEP BENCİLLİK Mİ?

Yoksul aileler, halkın yüzde 88 gibi kahir ekseriyetini oluşturuyor. Bu kadar büyük bir çoğunluk ailesine, çocuklarına sıkıca sahip çıkamazken, geriye kalan azınlık, çocukları ve aileleri için aşırı bir titizlik gösteriyor. Onlara ziyadesiyle sahipleniyor. Ele geçirdikleri ülkenin kaynaklarını onlar için istismar ediyor.

Memleketin tepesindekiler tarafından, bütün vatandaşlar geniş bir aile gibi kabullenilemiyor. Kaynaklardan fukara çocuklarının da istifade ettirilmesi bunların akıllarına bile gelmiyor.

Zengin ve güçlü ailelerin çocuklarının suç ve kabahatleri örtülüyor. Çoğu zaman cezasız kalıyor.  Bunlar fukara çoğunluğun gözünden kaçmıyor. Zenginin “suç işleme ayrıcalığı”nı yoksul da kendisi için bir hak olarak görmeye başlıyor.

Neticede, ülkenin zengini de fakiri de yozlaşıyor.

Her iki sosyal sınıfa mensup aile kurumu da çatırdıyor.

*   *   *

Bencillik korkunç bir hastalık!

Yakaladığını da bencilliğin mağdurunu da tüketiyor.

Sonuçta tükenen ülke oluyor!

Siirt’te ortaya çıkan dehşet verici olaylara bir de bu açıdan bakmak lâzım!

Güçlü ordu, güçlü Türkiye güzel de…

Güçlü aile olmadan ne ordu, ne de Türkiye güçlü olabilir!

*   *   *

 

MATBUATTAN

AKP’li Suat Kılıç, “Şeytan Kamer Genç’i görse yolunu değiştirir” demiş.
Suat Kılıç’ı görünce de herhalde, “N’aber, nasılsın Suat’çığım!” der...

Fahrettin Fidan, Milliyet, 27 Nisan 2010

 

 

Önceki yazılar

Tarih: 27.04.2010 Okunma: 878

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?