Televizyondaki reklâmların uzunluğundan şikâyet ediyoruz ya o reklâmlar
bazen işe yarıyor.
Reklâmlar sayesinde, aynı saatlerde yayınlanan 2 programı birden takip
edebiliyorsunuz. Perşembe akşamı NTV’de
Kırmızı et ve hayvancılık tartışılırken, Habertürk’te
Anayasa değişikliği tartışıldı. NTV’de iktidarı temsilen Tarım Bakanlığı
Müsteşarı, Habertürk’te ise AKP milletvekili Haluk Özdalga vardı. Bu gibi
tartışmalarda iktidar sözcülerini dinlemek gayet feyizlendirici, bilgilendirici
üstelik de moral verici oluyor.
Özdalga, 2002’den beri, bilhassa son Anayasa değişiklikleriyle memleketin
nasıl iyileştiğini, özgürleştiğini, demokratikleştiğini aşk ve şevkle anlattı. Soyadına
bakıp da bizimle dalga mı geçiyor demeyin, Özdalga ziyadesiyle ciddiydi! Tabii
insan bu gelişmelerden gurur duyuyor! Ülkenin ve insanının ne kadar gelişip,
özgürleştiğini siz fark etmeyebilirsiniz! Bunu öğrenmek için iktidar
sözcülerini mutlaka dinlemelisiniz!
* * *
İNSAN ÇOĞALIYOR, HAYVAN AZALIYOR
Özgürlük, demokratikleşme karın doyurmuyor. Vatandaşın karnını doyuracak
tartışma, yukarıda bahsettiğimiz gibi NTV’deydi. Dört kişinin katıldığı
programın en ateşli konuşmacısı Tarım
Bakanlığı Müsteşarıydı. Sayın Müsteşar, 2002’den beri tarımın, bilhassa
hayvancılığın nasıl desteklendiğini, geliştiğini, hayvan başına et ve süt
üretiminin ne kadar arttığını canla başla, üstelik TÜİK’in rakamlarıyla
anlattı.
Müsteşar şahane bir tablo çizdi. Ona göre, 2002’den bu yana hayvancılık
konusunda muhteşem ilerlemeler sağlanmıştı. Bu gelişmeleri kendilerine ve AKP
iktidarına borçluyduk. Arada bazı olumsuzluklar olmuş, et ve süt verimi 2007 ve
2008’de azalmıştı… Bunun sebebi kendileri değil, kuraklıktı.
Söz sırası Veteriner Hekimler Birliği Başkanına gelince; o da yine TÜİK’in
rakamlarıyla, hayvan başına et verimliliğinde, dünyada 52’nci, süt veriminde
ise 60’ncı sırada olduğumuzu söyledi. Onun aykırı sözleri moralimizi bozduysa
da, Müsteşarın ateşli itirazları imdadımıza yetişti…
Müsteşar, veteriner hekimin söylediklerini yalanlamamakla beraber, hayvancılık ve kırmızı ette vaziyetin gayet
iyi olduğuna milleti ikna etti! Vaziyet o denli iyiydi ki, ithalattan bahsetmek
bile et fiyatlarını 3 gün içinde tam 8
lira aşağı çekivermişti. Artık vatandaş ucuz et yemeye başlamıştı ve
fiyatlar daha da düşecekti.
Müsteşarın ne kadar doğru söylediğine siz de muhitinizdeki alışveriş
merkezi veya kasaplardaki fiyatların 3’te 1 oranında düştüğünü görerek şahit
olmuş ve ucuza pirzolalar-biftekler alarak sofralarınızı donatmış, refahı
hissetmişsinizdir.
Bu arada; tartışmacıların hemfikir olduğu mevzu, büyük ve küçükbaş hayvan
sayısının gittikçe azalmakta olduğuydu. 1983’te ülkedeki koyun sayısı 65
milyonken, şimdi 25 milyona düşmüş. Nüfusumuz 1983’te 42 milyondu, bugün 72
milyonun üzerindeyiz.
Görüldüğü gibi, ülkedeki insan sayısı artarken küçükbaş hayvan sayısı feci
bir şekilde azalmış. Muhakkak aynı azalma büyükbaş hayvan sayısı için de
geçerli… Lâkin tartışmacılar sağlıklı bir rakam ortaya koymadılar. Gelişmelere
bakarak, büyükbaş hayvan sayısının da son 30 yıl içinde yarıya düştüğünü tahmin
edebiliriz.
Anlaşıldığı kadarıyla; Tayip Erdoğan’ın en az 3 çocuk tavsiyesi zaten 10
yıllardır, güzel ülkemizde uygulanıyor. Zaman içindeki nüfus artışı bunu
gösteriyor.
Hayvan sayısı azaldığına göre, asıl hayvanlar için bir üreme tavsiyesine
ihtiyaç var. Tabii hayvanlar laftan anlamayacağına göre, tavsiye hayvan
üreticilerine yönelik olmalı… Misal; her inek en az 3 buzağı, her koyun da en
az 3 kuzu yapmadan kesime gönderilmemeli, şeklinde bir tavsiye faydalı olmaz
mı?
Bizce olur!
Hayvancılık gelişir, besiciler kazanır, refah artar, et ucuzlar vatandaş
kolayca ete ulaşır, daha fazla protein alır. Çocuklarımız iyi besleneceği için
daha akıllı ve başarılı olurlar.
Ülke daha bir özgürleşir, insanlar daha bir gelişir ve zenginleşir
* * *
Not: Birkaç gün internete
erişim imkânım olmayacak. Dolayısıyla yazı yayınlayamayacağım. Kısmetse,
Çarşamba günü görüşmek dileğiyle… Selâmlar…
Önceki yazılar