Her ne olursa, milletin
kararı başımızın üstündedir.
Birkaç
hafta sonra gideceğimiz referandumun bir de psikolojik boyutu var.
Tercihleri
simgeleyen “kelime” ve “renk”ler kimilerine göre “seçim”de etkili olacak!
İktidarın
lafebelerine göre; bütün müspet “duygusal”
şartlar “evet” kelimesinde toplanmış…
Bir
kere “EVET” “pozitif” bir kavrammış…
İnsanların gönlü olumludan yanaymış!
Bilhassa
kararsız seçmen için simgeler önemliymiş.
Bununla
beraber en fazla kararsız seçmen AKP tabanında gözüküyor. Acaba, neden?
Diğer
parti tabanlarında kararsız seçmen oranı % 2’ler seviyesinde olduğu halde, AKP
tabanındaki kararsız oranı % 20 nispetinde…
İşte
bu karasız seçmen sandık başına varınca, gönlü olumluya, yani “EVET”e ağarmış!
Lâkin
uzmanlar her şeye “evet” demenin pek
de matah bir şey olmadığı görüşündeler. Her önüne gelene, her talebe “evet”
demenin silik ve sinik bir karakterin, hatta şahsiyetsizliğin göstergesi
olduğunu yazıp, söylüyorlar.
Onun
için psikologlar, “insan gerektiğinde
‘HAYIR’ demesini bilmeli” diyorlar.
Üstelik
bizce “HAYIR” kavramı o kadar da
negatif bir terim değil… Hatta onunla yapılan gayet hoş deyim ve kavramlarımız
var…
*
* *
Kararsızların
büyük bir bölümünü teşkil eden mütedeyyin, dindar, mazbut Mütedeyyin
insanlarımızın hayatında “HAYIR”la ilgili son derece “pozitif”, hayatî derecede
önemsenen yaygın kavram ve deyimler vardır.
İşte
birkaçı:
“HAYIR”sever…
“HAYIR” hasenat sahibi…
“HAYIR”lı evlat, “HAYIR”lı insan, “HAYIR”lı
dost…
“HAYIR”lı işler, “HAYIR”lı yolculuklar…
“HAYIR”lı günler, “HAYIR”lı akşamlar,
“HAYIR”lı geceler Vs.
Sabah
şerifleri “HAYIR”lı olsun!
Gecenin
şerrinden gündüzün “HAYIR”ı yeğdir.
Sabah
ola “HAYIR” ola!
“HAYIR”dır inşallah!
Mazbut
vatandaşlarımızın dilinden düşürmedikleri bu “HAYIR”lı deyim ve kavramların
negatif olduğunu kim söyleyebilir?
Hele
hele Peygamber Efendimizin, dinin temel düsturlarından biri halinde vaz ve
tavsiye ettiği; “Ya ‘HAYIR’ söyle ya da
sus” şeklindeki Hadis-i şerife ne diyeceksiniz? Hz. Peygamber’den olumsuz
bir sözün sadır olduğu iddia edilebilir mi?
Halkoylaması
hakkında hiçbir fikri olmayan, kararsız vatandaşların, oylarını yukarıdaki
Hadis’te tavsiye edildiği gibi kullanmaları uzak bir ihtimal midir?
Bize
oldukça yakın bir ihtimal gibi gözüküyor.
İnsan “Ya ‘Hayır’
söylemeli veya susmalı!”
* * *
BÜLENT ARINÇ’A
Sanık
subaylar görevden alınmalı demişsin.
RTÜK
üyesi Zahit Akman “görevi kötüye
kullanma” suçundan 2 yıl 8 ay hapse mahkum edildi. Bu Zahit adlı zat-ı
muhterem size bağlı değil mi?
Siz,
önce hakkında mahkûmiyet kararı olan zatı görevden alın ki, haklarında “yakalama,
tutuklama” kararı olanlara örnek olsun!
* *
* * *
2’nci yazı
BEYAZ VE KAHVERENGİ
Yandaş
medyanın köşecileri ve ekran bülbülleri halkı Anayasa değişikliklerinin
içeriğine “evet” oyu vermeye ikna edemeyeceklerini anlayınca, oy pusulasındaki
renkleri kullanarak “av”lama yoluna girdiler.
“Evet”in
rengi beyaz saflık-temizlik simgeliyormuş…
Beyaz
hoşmuş, “Hayır”ın rengi olan kahverengi nahoş muş!
Beyaz
cazipmiş, kahverengi itici!
Biri
neden cazip, öteki neden itici? Bu sualin cevabı yok!
Nitekim
sorma! Yandaş kalemlere iman et, neyi oylayacağını araştırma, soruşturma, mührü
beyaza bas geç!
Biz
renkler hakkında bir ayrım yapmıyoruz. Bütün renkler güzeldir, birbirlerini
tamamlarlar ve hayatımızı “renklendirir”ler.
Bu
kalemşorlar, kahverenginde, kendilerine göre kusurlar buluyor, halk nezdinde
kahverengini aşağılamaya çalışıyorlar.
Tabii
bu “hücumlar”a karşı savunmaya geçmek de bizim için meşru müdafaa haline
geliyor. Nitekim ararsanız beyaz hakkında da kitap dolusu olumsuz çağrışım,
deyim, mecaz bulabilirsiniz.
Beyaz
her zaman saflığı, duruluğu, temizliğin sembolü değildir…
Meselâ;
insan sağlığına zararlı kabul edilen tuz-şeker-yağın ortak adı “3 beyaz”dır ve
tabipler sabah akşam “3 beyazdan kaçının” der.
Sonra,
en tehlikeli uyuşturucuların yaygın adı “beyaz”dır. İlla “beyaz” diyenlere, siz
milleti uyutmak, uyuşturmak niyetinde misiniz, diye sormak hakkımız değil mi?
Öte
yandan, siyasî mücadeleyi ve sandıktaki rekabeti bir meydan muharebesi haline
getiren yandaş medyaya; “beyaz” bayrağın teslimiyetin simgesi olduğunu
hatırlattıktan sonra şunu soruyoruz: Siz, halkın “beyaz”ı tercih ederek teslim
olmasını mı istiyorsunuz?
Vatandaşı teslim almak
mı istiyorsunuz?
* * *
Ve soruyoruz;
kahverenginin ne kusuru var?
Tabiat
anamız olan toprağın rengi… Bizi besleyip büyüten, üzerinde barındıran toprak
ananın rengi…
Kutsal
şehitlerimizi, bütün atalarımızı koynunda uyutan toprağın rengi…
Mehmet
Akif’in, “sıksan şüheda fışkıracak” dediği mukaddes toprağın rengi…
Ve
o mukaddes toprağın üzerinde yükselen, Arif Nihat Asya’nın “Cenneti anlatan bir Ayet olmuş” diye vasfettiği ağaçların rengi…
Altında
dinlendiğimiz, serinlediğimiz, bize envai çeşit meyvelerini sunan ağaçların
rengi…
Ey
ham ervah, bu harikulade rengi nasıl aşağılamaya kalkarsın?
Nihayet,
söz konusu renge adını veren “kahve”ye nasıl hor, itici, olumsuz gözle
bakılabilir?
Uyarıcı,
zihin açıcı kahvenin rengine dil uzatmak nasıl bir kadirbilmezliktir?
Vatandaş niçin kahveyi,
uyanmayı, uyanık olmayı tercih etmesin?
Şu
mukaddes toprağa sağlamca basarak, heybetli, koyu gölgeli çınarların altında
bir “kahve” yapmalı… Şöyle okkalı…
Ki, 40 yıl hatırı olmalı!
* *
* * *
3’ncü yazı
TIRMANAN TERÖR VE REFERANDUM VE EKONOMİ
İktidar
sözcüleri ve destekçileri, “karanlık
güçler”in terörü tırmandırdığını ve bunların maksatlarının, sandıkta AKP
oylarını düşürmek olduğunu ileri sürüyorlar.
Terörün
tırmandığı doğru da, tırmanan terörün iktidar oylarını düşürdüğü ne kadar
doğru?
Diyelim
ki bir vatandaşın tercihi “evet”… Terörün tırmanması onun kararını neden
değiştirsin?
Yandaşın
iddiasına göre; terörün tırmanmasıyla hükümet zaaf içinde ve politikalarında
başarısız gösterilmek isteniyor… Böylece, öfkelenen seçmen de “oyunu fark
etmeyip”, oyunu AKP karşıtı olarak kullanma eğiliminde oluyor. Zaten, “karanlık
güçler”in hedefi de bu!
Bunlar
hakikat mi?
Alâka
yok!
Aynı
iddialar 2007 seçimlerinde de ortaya atıldı. 22 Temmuz seçimlerinden önce terör
azmış gibi gözüküyordu… O günlerde de, terörün arkasında AKP oylarını düşürmek
isteyenler var deniliyordu…
Sonuç
ne oldu?
AKP
oyları tahmin edilemeyecek biçimde arttı. Rekor seviyede yükseldi.
Acayip!
Hani
tırmanan terör iktidar oylarını azaltırdı?
* * *
Aradan
bir buçuk yıl geçti…
29
Mart 2009 mahallî seçimleri yapıldı… Bu seçimler öncesinde terör tırmanmadı.
Seçim kampanyalarında da hemen hiç gündeme gelmedi.
Sonuç
ne oldu?
Bir
önceki seçime göre, iktidar oyları büyük oranda geriledi.
Tuhaf!
* * *
Bu
iki çok yakın örnek ortadayken, tırmanan terörün iktidar aleyhine olacağını
söylemenin manası var mı?
Yukarıdaki
sonuçlardan, insanın aklına, acaba bu iddialar hedef saptırma mı, diye bir soru
takılıyor!
Öyle
ya, yukarıdaki örneklerden hareketle, tırmanan terörün iktidar oylarını
artırdığı, “karanlık güçler”in AKP’ye hizmet ettiği kuşkusu bile dile
getirilebilir.
Fakat
biz, elde hiçbir veri yokken itham edici ifadelerden kaçınacağız.
Bize
göre, seçim sandığıyla terör arasında bir bağ yok!
Terörün
tırmanması, daha ziyade mevsimle ilgilidir.
Kışın
“in”ine çekilen örgüt; yazın
gelmesiyle “eylem”lere başlıyor ve
yaz boyunca terörü tırmandırıyor.
Sandık
başına kışın gidersek terör gündeme gelmiyor.
Şimdi
olduğu gibi yaza denk gelirse, terör de kendiliğinden gündemde oluyor.
Terör
hadiselerin sandığa yansıdığına dair herhangi ciddi bir araştırma duymadık.
Fakat iktisadî şartların, ekonomik göstergelerin sandığa yansıdığı daima
belirtilir.
Lâkin
ekonomiyle ilgili hiçbir tartışma, hiçbir konu gündeme gelmiyor.
Ekonomiye
zaman ve fırsat kalmasın diye, terör
onun yerine ikame ediliyor, anlaşılan!