YA “HAYIR” SÖYLE YA SUS

İsmail Hakkı CENGİZ - 30.07.2010

Her ne olursa, milletin kararı başımızın üstündedir.

Birkaç hafta sonra gideceğimiz referandumun bir de psikolojik boyutu var.

Tercihleri simgeleyen “kelime” ve “renk”ler kimilerine göre “seçim”de etkili olacak!

İktidarın lafebelerine göre; bütün müspet “duygusal” şartlar “evet” kelimesinde toplanmış…

Bir kere “EVET” “pozitif” bir kavrammış… İnsanların gönlü olumludan yanaymış!

Bilhassa kararsız seçmen için simgeler önemliymiş.

Bununla beraber en fazla kararsız seçmen AKP tabanında gözüküyor. Acaba, neden?

Diğer parti tabanlarında kararsız seçmen oranı % 2’ler seviyesinde olduğu halde, AKP tabanındaki kararsız oranı % 20 nispetinde…

İşte bu karasız seçmen sandık başına varınca, gönlü olumluya, yani “EVET”e ağarmış!

Lâkin uzmanlar her şeye “evet” demenin pek de matah bir şey olmadığı görüşündeler. Her önüne gelene, her talebe “evet” demenin silik ve sinik bir karakterin, hatta şahsiyetsizliğin göstergesi olduğunu yazıp, söylüyorlar.

Onun için psikologlar, “insan gerektiğinde ‘HAYIR’ demesini bilmeli” diyorlar.

Üstelik bizce “HAYIR” kavramı o kadar da negatif bir terim değil… Hatta onunla yapılan gayet hoş deyim ve kavramlarımız var…

 *   *   *

Kararsızların büyük bir bölümünü teşkil eden mütedeyyin, dindar, mazbut Mütedeyyin insanlarımızın hayatında “HAYIR”la ilgili son derece “pozitif”, hayatî derecede önemsenen yaygın kavram ve deyimler vardır.

İşte birkaçı:

“HAYIR”sever…

“HAYIR” hasenat sahibi…

“HAYIR”lı evlat, “HAYIR”lı insan, “HAYIR”lı dost…

“HAYIR”lı işler, “HAYIR”lı yolculuklar…

“HAYIR”lı günler, “HAYIR”lı akşamlar, “HAYIR”lı geceler Vs.

Sabah şerifleri “HAYIR”lı olsun!

Gecenin şerrinden gündüzün “HAYIR”ı yeğdir.

Sabah ola “HAYIR” ola!

 “HAYIR”dır inşallah!

Mazbut vatandaşlarımızın dilinden düşürmedikleri bu “HAYIR”lı deyim ve kavramların negatif olduğunu kim söyleyebilir?

Hele hele Peygamber Efendimizin, dinin temel düsturlarından biri halinde vaz ve tavsiye ettiği; “Ya ‘HAYIR’ söyle ya da sus” şeklindeki Hadis-i şerife ne diyeceksiniz? Hz. Peygamber’den olumsuz bir sözün sadır olduğu iddia edilebilir mi?

Halkoylaması hakkında hiçbir fikri olmayan, kararsız vatandaşların, oylarını yukarıdaki Hadis’te tavsiye edildiği gibi kullanmaları uzak bir ihtimal midir?

Bize oldukça yakın bir ihtimal gibi gözüküyor.

İnsan “Ya ‘Hayır’ söylemeli veya susmalı!”

*   *   *

BÜLENT ARINÇ’A

Sanık subaylar görevden alınmalı demişsin.

RTÜK üyesi Zahit Akman “görevi kötüye kullanma” suçundan 2 yıl 8 ay hapse mahkum edildi. Bu Zahit adlı zat-ı muhterem size bağlı değil mi?

Siz, önce hakkında mahkûmiyet kararı olan zatı görevden alın ki, haklarında  “yakalama, tutuklama” kararı olanlara örnek olsun!

*   *   *   *   *

 

2’nci yazı

BEYAZ VE KAHVERENGİ


Yandaş medyanın köşecileri ve ekran bülbülleri halkı Anayasa değişikliklerinin içeriğine “evet” oyu vermeye ikna edemeyeceklerini anlayınca, oy pusulasındaki renkleri kullanarak “av”lama yoluna girdiler.

“Evet”in rengi beyaz saflık-temizlik simgeliyormuş…

Beyaz hoşmuş, “Hayır”ın rengi olan kahverengi nahoş muş!

Beyaz cazipmiş, kahverengi itici!

Biri neden cazip, öteki neden itici? Bu sualin cevabı yok!

Nitekim sorma! Yandaş kalemlere iman et, neyi oylayacağını araştırma, soruşturma, mührü beyaza bas geç!

Biz renkler hakkında bir ayrım yapmıyoruz. Bütün renkler güzeldir, birbirlerini tamamlarlar ve hayatımızı “renklendirir”ler.

Bu kalemşorlar, kahverenginde, kendilerine göre kusurlar buluyor, halk nezdinde kahverengini aşağılamaya çalışıyorlar.

Tabii bu “hücumlar”a karşı savunmaya geçmek de bizim için meşru müdafaa haline geliyor. Nitekim ararsanız beyaz hakkında da kitap dolusu olumsuz çağrışım, deyim, mecaz bulabilirsiniz.

Beyaz her zaman saflığı, duruluğu, temizliğin sembolü değildir…

Meselâ; insan sağlığına zararlı kabul edilen tuz-şeker-yağın ortak adı “3 beyaz”dır ve tabipler sabah akşam “3 beyazdan kaçının” der.

Sonra, en tehlikeli uyuşturucuların yaygın adı “beyaz”dır. İlla “beyaz” diyenlere, siz milleti uyutmak, uyuşturmak niyetinde misiniz, diye sormak hakkımız değil mi?

Öte yandan, siyasî mücadeleyi ve sandıktaki rekabeti bir meydan muharebesi haline getiren yandaş medyaya; “beyaz” bayrağın teslimiyetin simgesi olduğunu hatırlattıktan sonra şunu soruyoruz: Siz, halkın “beyaz”ı tercih ederek teslim olmasını mı istiyorsunuz?

Vatandaşı teslim almak mı istiyorsunuz?

*   *   *

Ve soruyoruz; kahverenginin ne kusuru var?

Tabiat anamız olan toprağın rengi… Bizi besleyip büyüten, üzerinde barındıran toprak ananın rengi…

Kutsal şehitlerimizi, bütün atalarımızı koynunda uyutan toprağın rengi…

Mehmet Akif’in, “sıksan şüheda fışkıracak”  dediği mukaddes toprağın rengi…

Ve o mukaddes toprağın üzerinde yükselen, Arif Nihat Asya’nın “Cenneti anlatan bir Ayet olmuş” diye vasfettiği ağaçların rengi…

Altında dinlendiğimiz, serinlediğimiz, bize envai çeşit meyvelerini sunan ağaçların rengi…

Ey ham ervah, bu harikulade rengi nasıl aşağılamaya kalkarsın?

Nihayet, söz konusu renge adını veren “kahve”ye nasıl hor, itici, olumsuz gözle bakılabilir?

Uyarıcı, zihin açıcı kahvenin rengine dil uzatmak nasıl bir kadirbilmezliktir?

Vatandaş niçin kahveyi, uyanmayı, uyanık olmayı tercih etmesin?

Şu mukaddes toprağa sağlamca basarak, heybetli, koyu gölgeli çınarların altında bir “kahve” yapmalı… Şöyle okkalı…

Ki, 40 yıl hatırı olmalı!

*   *   *   *   *

 

3’ncü yazı

TIRMANAN TERÖR VE REFERANDUM VE EKONOMİ


İktidar sözcüleri ve destekçileri, “karanlık güçler”in terörü tırmandırdığını ve bunların maksatlarının, sandıkta AKP oylarını düşürmek olduğunu ileri sürüyorlar.

Terörün tırmandığı doğru da, tırmanan terörün iktidar oylarını düşürdüğü ne kadar doğru?

Diyelim ki bir vatandaşın tercihi “evet”… Terörün tırmanması onun kararını neden değiştirsin?

Yandaşın iddiasına göre; terörün tırmanmasıyla hükümet zaaf içinde ve politikalarında başarısız gösterilmek isteniyor… Böylece, öfkelenen seçmen de “oyunu fark etmeyip”, oyunu AKP karşıtı olarak kullanma eğiliminde oluyor. Zaten, “karanlık güçler”in hedefi de bu!

Bunlar hakikat mi?

Alâka yok!

Aynı iddialar 2007 seçimlerinde de ortaya atıldı. 22 Temmuz seçimlerinden önce terör azmış gibi gözüküyordu… O günlerde de, terörün arkasında AKP oylarını düşürmek isteyenler var deniliyordu…

Sonuç ne oldu?

AKP oyları tahmin edilemeyecek biçimde arttı. Rekor seviyede yükseldi.

Acayip!

Hani tırmanan terör iktidar oylarını azaltırdı?

*   *   *

Aradan bir buçuk yıl geçti…

29 Mart 2009 mahallî seçimleri yapıldı… Bu seçimler öncesinde terör tırmanmadı. Seçim kampanyalarında da hemen hiç gündeme gelmedi.

Sonuç ne oldu?

Bir önceki seçime göre, iktidar oyları büyük oranda geriledi.

Tuhaf!

*   *   *

Bu iki çok yakın örnek ortadayken, tırmanan terörün iktidar aleyhine olacağını söylemenin manası var mı?

Yukarıdaki sonuçlardan, insanın aklına, acaba bu iddialar hedef saptırma mı, diye bir soru takılıyor!

Öyle ya, yukarıdaki örneklerden hareketle, tırmanan terörün iktidar oylarını artırdığı, “karanlık güçler”in AKP’ye hizmet ettiği kuşkusu bile dile getirilebilir.

Fakat biz, elde hiçbir veri yokken itham edici ifadelerden kaçınacağız.

Bize göre, seçim sandığıyla terör arasında bir bağ yok!

Terörün tırmanması, daha ziyade mevsimle ilgilidir.

Kışın “in”ine çekilen örgüt; yazın gelmesiyle “eylem”lere başlıyor ve yaz boyunca terörü tırmandırıyor.

Sandık başına kışın gidersek terör gündeme gelmiyor.

Şimdi olduğu gibi yaza denk gelirse, terör de kendiliğinden gündemde oluyor.

Terör hadiselerin sandığa yansıdığına dair herhangi ciddi bir araştırma duymadık. Fakat iktisadî şartların, ekonomik göstergelerin sandığa yansıdığı daima belirtilir.

Lâkin ekonomiyle ilgili hiçbir tartışma, hiçbir konu gündeme gelmiyor.

Ekonomiye zaman ve fırsat kalmasın diye, terör onun yerine ikame ediliyor, anlaşılan!

Tarih: 30.07.2010 Okunma: 810

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?