DÜZEN DEĞİŞTİRİLİYOR

İsmail Hakkı CENGİZ - 03.03.2010

Her ne olursa, milletin kararı başımızın üstündedir.


Elbette biz de düzenin değişmesinden yanayız.

Şu temelinde kapitalizm olan düzenin bir sömürü düzeni, bir zulüm düzeni olduğunu biliyor ve söylüyoruz.

Bu düzen değişmeli diyoruz.

“Adil” bir düzen gelmeli, bir hukuk düzeni hâkim olmalı, hukukun üstünlüğü sağlanmalıdır diyoruz.

Lâkin şimdi düzen değiştirilirken, getirilmek istenen “yeni” düzenin eskisinden beter olacağı endişesini taşıyoruz.

*   *   *

Evet, düzen değiştiriliyor… Ve adına “Adalet ve Kalkınma” dedikleri bir düzen kurmaya çalışıyorlar.

Bu “adalet ve kalkınma”yı tam 8 yıldır görüyoruz, tanıyoruz.

“Adalet ve kalkınma” bazı konularda daima eski hamam eski tas politikalar sürdürürken; bazı hususlarda da hakikaten “yepyeni” icraatlara imza attı…

Hangi mevzularda “eski hamam eski tas” devam ederken, hangi konularda “yepyeni” şeyler yaptığına dikkat ettiniz mi?

Etmedinizse artık bundan sonra biraz dikkat edin!

8 yıllık icraatlarına; kendilerinin, etraflarının ve millet çoğunluğunun nereden nereye geldiğine bir bakınız!

Gelinen nokta nedir? Neresidir?

Kalkındınız mı?

Muhitinizde kalkınanlar olduğunu gördünüz mü?

Misal; çiftçi, esnaf, işçi, memur, emekli kesimlerinden kalkınan var mı?

Peki, kimler kalkındı?

Kimler işsiz kaldı?

Kimlerin lise-üniversite mezunu, askerlik yapmış çocukları iş bulamazken, kimlerin 16–17 yaşındaki çocukları, 22 yaşındaki damatları uluslar arası işadamı unvanları kazandı?

Aslında, bu yapılan memleket evlatlarının öz ve üvey diye ayrılması, bölünmesi değil de nedir?

*   *   *

“Adalet ve kalkınma”nın gelelim ikinci yarısına… Yani “adalet”ine…

8 senelik iktidarları esnasında ve sonunda memlekete adalet getirdiler mi?

Adalet süratle ve hakikaten “adil” bir biçimde tecelli ediyor mu?

Ekonomik ve sosyal adalet gerçekleşti mi?

Gelir dağılımı dengeli hale geldi mi? Yoksa eski hamam eski tas devam mı ediyor? Yani “zengin yine zengin, fakir yine fakir” mi?

“Adalet ve kalkınma” düzeninde “durmak yok, yola devam” diye diye 8 senelik bir devir kat edildi. Şimdi önemli bir kavşağa geldik. Mevcut kanunlar ve yapıyla “adalet ve kalkınma” daha fazla ilerleyemeyecek. “düzen”in başındakiler, bilhassa en baştaki için “yeni”, neredeyse sınırsız yetkiler lâzım! Bu yetkileri alsın ki “adalet ve kalkınma hamlesi” tamamlanabilsin!

Baştaki zatın “Adalet ve kalkınma” kavramlarından ne anladığı 8 yıllık tecrübeyle gayet net bir şekilde anlaşılmıştır.

Bugüne kadar yapılanları; misal, “açılım”ları hayırlı görüyor, iktisatta, eğitimde, sağlıktaki “gelişme”leri; meselâ “domuz gribindeki” yaşananları faydalı buluyor, esnaf, memur, işçi, çiftçi, emekli olarak halinizden memnun, istikbali umutlu görüyorsanız, 12 Eylül’deki halkoylamasında “evet” diyerek bu Başbakan’a sınırsız yetkiler verin!

Verin ki “adalet ve kalkınma” düzeni tamamlasın.

Verin ki sizi uçursun!

Memleketi uçursun!

Tarih: 03.03.2010 Okunma: 689

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?