HALK BAŞROLDE!

İsmail Hakkı CENGİZ - 04.08.2010


Her ne olursa, milletin kararı başımızın üstündedir.

Dünkü yazımızda “Düzen değiştiriliyor” demiştik. Bu yeni düzende halk daha etkin gibi gösterilmeye çalışılıyor. Halktan yetki isteniyor.

Yeni düzene geçişe millet karar verecek. Ya yetkiyi vererek “yeni” düzenin önünü açacak veya “durun bakalım” diyecek.

Betül Kaya isimli okuyucumuz, dünkü yazımız üzerine şunları söylüyor: “Biz evet diyerek ülkenin maddi değil manevi değişikliğine onay veriyoruz. Bu hükümet belki bu gün var yarın yok. Onun için onun geleceğine değil Türkiye’nin geleceğine evet diyoruz.”

Sayın Kaya, “Bu hükümet belki bu gün var yarın yok.”  derken ne kadar iyimser!

Kendi tabirleriyle “10 seçimden daha önemli” olan “düzen değişikliği” maddelerini, “Yarın yok” olacak bir hükümet, neden halkoyuna sunsun ki?

Böyle değişikliklerin ancak bir daha iktidardan inmeye niyeti olmayan bir siyasî iradenin eseri olabileceğinden hiç kaygı duymuyor musunuz?

Yargıyı kontrol altında tutan bir iktidarı bulunduğu yerden seçimlerle bile indirmek o kadar kolay mıdır?

Mülkî makamların tüm kontrolünü elinde tutan hükümetin, vali ve kaymakamlarla, milletvekili ve mahallî seçimlerde seçmeni nasıl etkilediği, hatta şimdi halkoylaması öncesi “evet demezseniz yeşil kartlarınız ve maddî yardımlarınız kesilir” dediği yalan mı?

Yargı şimdi kısmen Adalet Bakanlığı kontrolünde, kısmen bağımsız olduğu halde; daha önceki seçimlere şaibe karışmadı mı?

Bir de yargının bütünüyle iktidarın kontrolü altında olması halinde neler olur?

Böyle dehşetli bir gücü eline geçirenin bir daha bırakmak istemeyeceği hiç aklınıza gelmiyor mu?

Şimdi millete bir soru soruluyor: Bu yetkileri iktidara veriyor musun?

 Eğer bu soruya karşılık halk, “durun bakalım” derse, ülkenin yönetiminde, istikbalin kurulmasında, düzen değişikliği taleplerinde daima başrolde olacak… Çünkü gücünü kavramış ve reşit olduğunu kanıtlamış olacak. 

Yok, eğer “yetkiyi veriyorum” derse; korkarız, söz konusu tavır iktidarın son demokratik tavrı, halkın başrole çıktığı son “oyun” olacak!

Çünkü şu istenen yetkiler alındıktan sonra bir daha halka herhangi bir sual sormaya gerek kalacak mı, artık bir daha halk akıllarına gelecek mi, yoksa halkın ensesinde boza mı pişirilecek…

Varın siz tahmin edin!

*   *   * 

GÜNÜN SORUSU

 

Eski DTP’liler 7 aydır firari! Gören yok mu?

 

İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi‘nin, 25’i muvazzaf general 102 asker için verdiği yakalama emri, itirazlar nedeniyle gerçekleşmeyince; yandaş medya, “Generaller hukuk tanımıyor” diye manşet attı.

 

Neymiş; “Rütbeye göre hukuk olmaz”mış...  Peki; rütbeye göre olmaz da, “etnik köken”e göre olur mu?


        Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, 2009’un aralık ayının son günlerinde kapatılan  DTP’nin yöneticilerinden Ahmet Türk, Aysel Tuğluk, Selahattin Demirtaş ve Emine Ayna‘nın görüldükleri yerde yakalanmalarına karar verdi.


       
Peki, ne oldu?

 

Kararın çıktığı gün, onlarca polis BDP Genel Merkezinin önüne gitti... Ama adı geçen 4 kişiye dokunamadı! Üstelik bunların ikisinin dokunulmazlıkları, Anayasa Mahkemesinin kararıyla düşürüldüğü halde...

 

Bu çifte standart karşısında sadece “Yuh” diyorum!

 

V. Ayaz

Tarih: 04.08.2010 Okunma: 691

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

Osman GENÇ

13.04.2010 - 13:23

Zaten son yıllardaki artarak devam eden tabiat olaylarını iyi analıi etmekmiz gerekir...Artan derpemler, fırtınalar, seller, kasırgalar bütün bunların elbetteki doğadaki yıkımla direk alakası vardır....İnsanoğle ettiğini çekecektir....Bize gelince bizi bütün bunlar ilgilendirmiyor..Bizi sadece günü kurtarmak ilgilendiriyor...Bunuda en iyi talimatla yazı yazanlara ve televizyonlarda program yapanlara sormamız gerekir..Onlar her şeyi bilirler ..kendileri bilmesede şeyhleri nasılsa bilir.........

Osman GENÇ

13.04.2010 - 13:23

Zaten son yıllardaki artarak devam eden tabiat olaylarını iyi analıi etmekmiz gerekir...Artan derpemler, fırtınalar, seller, kasırgalar bütün bunların elbetteki doğadaki yıkımla direk alakası vardır....İnsanoğle ettiğini çekecektir....Bize gelince bizi bütün bunlar ilgilendirmiyor..Bizi sadece günü kurtarmak ilgilendiriyor...Bunuda en iyi talimatla yazı yazanlara ve televizyonlarda program yapanlara sormamız gerekir..Onlar her şeyi bilirler ..kendileri bilmesede şeyhleri nasılsa bilir.........