Kalem feryâd eder, ağlar mürekkep,
“Beni cahil eline verme Ya Rab!
Lütfunla âlime çevir yolumu,
Kırma n’olur kanadımı, kolumu.”
Lâedri
Seçimle mi?
Seçim nedir?
Seçmenlerin önüne konulan siyasi partiler içinden birisine, Meclis’te çoğunluğu oluşturacak şekilde oy vermesi değil mi?
Öyleyse ‘Milli irade’ dediğiniz seçmen çoğunluğunun önüne konulanlardan
birisini tercihi mi oluyor?
Evet aynen öyle oluyor...
Seçmenlerin yüzde 47’si bir siyasi partinin hükümeti kurmasını istiyor; yüzde 53’ü ise istemiyor... O zaman seçmen azınlığının dediğinin adı milli irade mi oluyor.
Bugünkü seçim sistemimize göre
11 partimiz olsa. bir parti oyların yüzde 10’unu alsa, öteki 10 partinin de her biri yüzde 9 oy alsa sonuç ne olur?
Yüzde 10’u alan barajı aştığı için milletvekillerinin tamamını çıkarır.
Bunun adı da milli irade mi olur?
Evet öyle denilir...
Mademki kanun böyledir, öyleyse sonuç doğrudur denilebilir mi?
Neden denilmesin ki? Söylenip duranın mantığı da bundan farklı değil ki?
Yani?
Yani milli irade manevi bir kavramdır ve onun ne olduğunu çözümlemek, seçimle olmaz, çok derin incelemeler yapmak gerekir.
Millet var oluşundan, yok oluşuna
doğru akıp giden geçmişleri, yaşayanları
ve yaşayacakları kapsayan bir akışın
adıdır. Onun iradesinin ne olduğunu
bulmak çetin iştir.
Ne diyelim peki? Halkın iradesi desek?
Öte yandan bugün bizdeki seçim sistemine baktığımızda, seçimin halkın iradesini yansıtmaktan çok uzakta olduğunu görürüz.
Demokrasi halkın kendisini yönetmesi
değil miydi? Halkın kendisini doğrudan yönetmesi mümkün olmadığından, temsili demokrasi doğmuştu...
Halk, kendisinin seçtiği milletvekilleri yoluyla yönetiliyor. Kimin partinin milletvekili adayları dizinine girmesine kim karar veriyor? Halk mı? Hayır? Partilerin genel başkanları... O zaman da düzen temsili demokrasi olmaktan çıkıyor ve genel başkanlık düzeni oluyor...
Halkın yüzde 9.99 oy verdiği bir partiye verilen oylar yok sayılıyorsa, bu nasıl temsil oluyor. ‘Yönetimde istikrar’ mı diyorsunuz.
Kolayı var... Ömür boyu bir başkan seçelim, duraklı duraklı yaşayalım gitsin...
Diyorum ki; demokraside milli irade
değil, yaşayan halkın iradesi konuşabilir. Onun için de öncelikle demokrasimizin demokratlaşması gerekir.
Genel başkanlık sistemini önleyen, milletvekili dizinlerinin parti üyelerince seçilmesini sağlayarak, milletvekili dokunulmazlığını kaldırarak, barajı sıfırlayarak... Dahası mı?
Halkın kimi seçtiğini bildiği dar bölge düzenine ne der siniz?
Böylece demokrasimizin birinci ayağı olabildiğince yerine oturur.
İkinci ayak mı? İnsan hak ve özgürlüklerinin tam anlamıyla korunduğu düzenleme... Tam anlamıyla...
Üçüncü ayak mı? Katılımcılık ve çoğulculuk... Halkla birlikte yönetim...
Bence milli irade bunu isterdi... Bence...
Arşiv