YA EVETÇİLER HAKLILARSA? İbrahim H. KAYRAL

GENEL HABERLER Misafir Yazar - 17.08.2010

Kalem feryâd eder, ağlar mürekkep,
“Beni cahil eline verme Ya Rab!
Lütfunla âlime çevir yolumu,
Kırma n’olur kanadımı, kolumu.”

                                                                                                   

Lâedri

 

 İbrahim H. KAYRAL

 

Anayasa taslağı üzerine yapılan tartışmalar doyum noktasına ulaşmış gibi. Artık Evetçiler de Hayırcılar da kendi açılarından gerekçelerini oluşturmuş durumdalar. Her iki taraf da karşı tarafın kullanacağı Oy’un Evet ya da Hayır olmasından dolayı “her şey bu kadar açıkken nasıl olur da ….. derler“ şeklinde cümleleri kurmaya başladılar bile.

Referandumun sonucundan bağımsız olarak bence bu tartışmaların en önemli ortak noktası yeni bir anayasaya ihtiyaç duyulması noktasında çoğunluğun hem fikir olması ve bu konuda bir iradenin ortaya çıkmış olmasıdır. Millette böyle bir iradenin ortaya çıkmış olması ülkenin gelişmesi açısından sevindiricidir. 

Peki, yeni bir anayasa yapılmasına kimse karşı çıkmıyorsa Hayır oyu kullanacakların gerekçesi nedir? 82 Anayasasını savunmak ve yeni bir anayasa yapılmasına karşı olmak mıdır? 

Tabii ki değil. Bu durumda 12 Eylül Referandumu’nda Hayır oyu kullanmanın 82 Anayasası’na savunmak olmadığı gayet açık bir gerçek olarak karşımızdadır. Durum ortadayken ısrarla böyle olduğunu iddia etmek ise abes kaçmaktadır.  Anayasa düzeyinde yapılan tartışmaların salt siyasi hesaplarla yapılması ise çabaların “Ana”’lığına gölge düşürmektedir.

Yeni bir anayasa konusunda toplumda tam bir uzlaşma sağlanmasının da ötesinde maddelerin birçoğu üzerinde hem Evetçilerin, hem Hayırcıların çoğunluğunun mutabık olduğu da artık ortadadır.

Peki, karşıtlık nerede doğmaktadır?

Karşıtlık daha çok Yasama-Yürütme-Yargı arasındaki dengeyi kuvvetler ayrılığı temelinde yürütmenin lehine güçlendireceği iddiaları konusunda ortaya çıkmaktadır. Hayırcılar, zaten yasama erkini önemli düzeyde elinde bulunduran yürütme’nin bir de yargı üzerindeki gücünün artmasının, demokratik değil anti-demokratik olacağını savunurlarken, Evetçiler, paketin geçmesinin demokratikleşme yolunda bir aşama olduğu görüşünü savunmaktadırlar.

Ya Hayırcılar Haklılarsa?

Eğer Hayırcıların savunuları haklıysa ve 12 Eylül’de referandum sonucu Evet çıkarsa, yeni düzenlemeler kuvvetler ayrılığı ilkesi açısından geri dönüşü olmayan ciddi problemleri doğuracak demektir.

Ya Evetçiler Haklılarsa?

Eğer Evetçiler haklıyken Hayırcıların bu savunuları yersiz bir endişeden ibaret ise ve sonuç Hayır çıkarsa, sadece maddeler üzerinde bir birlik oluşmadığı iradesi ortaya konmuş olacaktır.  Bu durum, yeni bir anayasanın yeniden ortaya konmasının önünde bir engel değildir. Dolayısıyla aslında ülkenin kaybettiği bir şey olmayacaktır çünkü sonraki süreçte, çoğunluğun üzerinde uzlaştığı yepyeni ve kucaklayıcı bir ANA-YASA yapılması yönünde oluşmuş bir millet iradesi hem iktidarı hem de muhalefeti bu görevlerde kimler olursa olsun zaten zorlayacaktır.

 

 

 

Arşiv

Tarih: 17.08.2010 Okunma: 861

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

burak balcı

22.04.2010 - 09:54

bu soruna bu derece akılcı ve bilinçli yaklaştığınız için size teşekkür ederim.saygılarımla

Osman GENÇ

22.04.2010 - 16:07

İsmail bey....Bu konu hassas konu...Hep bariş ortamıdan bahsediyoruz. Acaba dünyanın nerseinde var bu barış..Barışı sağlayanda güçtür...Ayrıca bizim çoğrafi konumumuza bakınza ne bir İspanya, ne bir Belçika vs..Bu ve benzeri ülkelerin ne kadar düşmanı vardır dersek .hiç yok gibi..ya bizim ne kadar düşmanımız var dersek say say bitmez..bu çoğrafyada kaldığı müddetçe Türk'e barış asla vuku bulmaz...Bu bin yıllardır devam eden bir gelenek halini almıştır..Onun için biz iki türlü güç ile burada kalabiliriz..biri çok büyük ekonomik güç diğeri ise askeri gücümüzle....sanırım biraz değişik bakış oldu ama gerçek böyle....Çünkü dört bir yanımıza bakınca bize hep diş bileyen dost!larımız beklemekte..........Oldu olaçak birde bedelli albaylık yada generallik versinler........

burak balcı

22.04.2010 - 09:54

bu soruna bu derece akılcı ve bilinçli yaklaştığınız için size teşekkür ederim.saygılarımla

Osman GENÇ

22.04.2010 - 16:07

İsmail bey....Bu konu hassas konu...Hep bariş ortamıdan bahsediyoruz. Acaba dünyanın nerseinde var bu barış..Barışı sağlayanda güçtür...Ayrıca bizim çoğrafi konumumuza bakınza ne bir İspanya, ne bir Belçika vs..Bu ve benzeri ülkelerin ne kadar düşmanı vardır dersek .hiç yok gibi..ya bizim ne kadar düşmanımız var dersek say say bitmez..bu çoğrafyada kaldığı müddetçe Türk'e barış asla vuku bulmaz...Bu bin yıllardır devam eden bir gelenek halini almıştır..Onun için biz iki türlü güç ile burada kalabiliriz..biri çok büyük ekonomik güç diğeri ise askeri gücümüzle....sanırım biraz değişik bakış oldu ama gerçek böyle....Çünkü dört bir yanımıza bakınca bize hep diş bileyen dost!larımız beklemekte..........Oldu olaçak birde bedelli albaylık yada generallik versinler........