Her ne olursa, milletin kararı başımızın üstündedir.
2009’daki
yerel seçim sonuçlarını büyük bir doğrulukla bilen, Adil Gür’ün AG araştırma şirketi en güvenilir anketlere imza
atıyor. 12 Eylül referandumu için yaptığı araştırma da birkaç gün evvel
yayınlandı.
Araştırmaya
göre; evet % 45, hayır % 44 ve
kararsızlar %11…
Bu
vaziyette sonucu kararsızlar belirleyecek ve başa baş bir sonuç çıkacak dememiz
gerekir.
Fakat
öyle diyemiyoruz.
Çünkü
bizzat Adil Gür, bu araştırmadan 15 gün evvel, “12 Eylül referandumunda bütün anketler yanılacak… Zira insanlar
oylarının rengini belli etmekten korkuyor” demişti.
Dolayısıyla
biz AG’nin araştırmasının da yanılacağı kanaatine varıyoruz. Onun için başka
göstergelere başvuruyoruz.
* * *
“Evet
diyeceğim ama sonuç hayır çıkacak!”
Çok
yakınımda bir “hayır”cı var. “Ben hayır diyeceğim ama sonuç evet
çıkacak” endişesinde…
Niçin
öyle düşünüyorsun, diye sorduğumda; “Erdoğan’ın
rahat tavırları beni kaygılandırıyor!” şeklinde cevap veriyor.
Yine
çok yakınımda bir de “evet”çi var. O
da diyor ki; “evet diyeceğim ama sonuç
hayır çıkacak!”
Ona
da niçin diye soruyorum: Cevabı, “Bu halk
‘cumhurbaşkanını halk seçsin mi?’ şeklindeki kendisine yetki veren bir konuda
bile % 35 oranında hayır dedi. Şimdi, kendisine somut bir şey ifade etmeyen,
karışık değişiklikler için hiç evet demez. En az %60 hayır çıkacaktır!”
İşte
size iki tahmin… Hangisi daha doğru ve isabetli dersiniz?
* * *
En mükemmel
ölçüye göre
Vatandaşın
oy kullanması hususunda pek çok atken rol oynar. Fakat en ziyade etkili olan
gerek kendisinin, gerekse ülkenin ekonomik durumudur.
Daha
önceki yazılarımızda birkaç kez, halkın 12
Eylül’de iktisadî durumu(nu) da oylayacağını söylemiştik.
Ülkedeki
refah seviyesi, refahın birkaç yıl öncesine göre nasıl değiştiği, şu andaki
mevcut durum sandığı direkt olarak etkiler.
Dolayısıyla
halkın geçim seviyesi, Erdoğan’ın
tabiriyle “mutfak” oylama sonucu
için en mükemmel ölçüdür.
Bu kıstasa göre sandıktan ne çıkar?
Ülkede
ne kadar yaygın işsizlik olduğu hepimizin malûmu… Yine işçinin, esnafın,
çiftçinin, bütün emeklilerin, memurun durumu da herkesin malûmu…
Şu
mübarek günlerde, bayram arifesinde piyasada neredeyse yaprak kımıldamıyor.
Sokaklarda, caddelerde, alışveriş merkezlerinde kalabalık var… Fakat sorun bakalım alışveriş var mı?
Dün,
Feriköy’den ancak iki vasıtayla ulaşılabilen
meşhur Bakırköy çarşısını gezdik.
Kalabalıktı… Belki bizim gibi iki vasıtayla gelebilen pek çok “müşteri” vardı. Çarşıyı 3 saat gezdik. 20-25 mağazaya girdik. Her mağazada “müşteri” olduğunu gördük. İnsanlar
elbiseleri giyip çıkarıyor fakat satın alıp gitmiyordu.
Dikkatle
takip ettim. Girip çıktığımız o kadar mağazada ürün alan, toplam bir kişi
gördüm.
Dört
mevsim ülkenin değişik yerlerini gezip görüyoruz. Alışveriş yapılan tek sektör var: Gıda!
Onun
dışında kalan sektörlerde tatmin edici bir harekete nadiren şahit
olabilirsiniz.
Eğer
bizim en mükemmel ölçü dediğimiz “iktisadi
hayat”, “halkın geçimi” sandığa yansıyacaksa sonuç en az % 70 “hayır”
olacaktır.
Önceki
yazılar