Her ne olursa, milletin kararı başımızın üstündedir.
1. Seçmen sayısında hile var mı?
Yüksek Seçim Kurulu (YSK), referandumda oy kullanacak seçmen sayısını 49.466.269 olarak açıklamıştır. Bu
rakamın doğruluğunu test etmek için; nüfusumuzdan, oy kullanamayacak olanların
sayısını çıkarmak yeterli olacaktır.
Oy
kullanamayanlar 18 yaşın altında kalanlar olduğuna göre, bu yaş grubunda kaç
kişinin olduğunu bulmamız lâzım!
Bir yöntem; her yıl doğan ortalama çocuk sayısıyla 18’i çarpmak…
Türkiye’de her yıl ortalama olarak 1.300.000 civarında çocuk doğuyor (TÜİK). Öyleyse
1.300.000’le 18’i çarpmak lâzım… O vakit çıkan rakam; 23.400.000 oluyor.
Diğer yöntem; öğrenci sayısından gitmek… İlköğretim ve lisede 15
milyon öğrenci var. Bunlara, okul çağına
gelmeyen ilk 6 yaş grubundaki çocukları da eklerseniz 23 milyon civarında bir
rakam ortaya çıkıyor. Okula gidemeyen 400 bin çocuğu da buraya dâhil etmek
lâzım. O zaman, biraz önce bulduğumuz rakama ulaşırız.
Gerçi,
ilköğretimden sonra liseye devam etmeyen hayli çocuğumuz da vardır. Fakat aynı
zamanda lise çağında olup da 18 yaşını geçen de hayli çocuğumuz var. Her iki
durumda olanların denk olduğunu farz edebiliriz.
Bu
durumda, oy kullanamayacak kişi sayısının 23–24 milyon arasında olduğunu kabul
etmek zorundayız. Bu rakamı, nüfusumuz olan 72 milyondan çıkarırsak kalan rakam
seçmen sayısını verir. O da, 48–49
milyon arası bir rakam olur. Ortalamasını 48,5
milyon dersek, YSK’nın verdiği rakam tam 1 milyon fazla...
Bu
fark nereden kaynaklanıyor olabilir?
Öldüğü
halde kayıttan düşmeyen ve çeşitli işlem hatalarından olabilir. Nitekim
haberlerde seneler önce ölmüş kişiler için seçmen kartı çıkarıldığını işittik.
Fakat
aynı zamanda, bazı adreslere orada oturmayanlara ait seçmen bilgi kartları
geldiğini de gördük. Buralarda kasıt var mıdır? İncelemek lâzım.
Çocukların
İstanbul’daki adresine de, böyle, 3 kişiye ait seçmen bilgi kartı geldi.
Muhtara bildirdik. Muhtar, onların “yanlış
beyan”dan ceza alacaklarını söyledi.
Netice; bazı haberlerde duyurulduğu gibi 6–7 milyonluk bir
seçmen fazlalığı söz konusu değil. Belki 1 milyon civarında bir fazlalık var,
bunun da büyük bölümünün ihmalden kaynaklandığı kanaatindeyiz.
2. Bilgisayar programında hile olabilir
mi?
CHP
milletvekili Tacidar Seyhan, elektronik
programın %52–53 “evet”e göre
ayarlandığını iddia etti. Siz hangi rakamları girerseniz girin, bilgisayardan çıkan
hep %52–53 olabilirmiş! Böyle bir şey bize zor gibi gözüküyor ama incelenmeli!
3. Başka türlü hileler var mı?
Bin bir çeşit hile olabilir. Elektrikler kesilebilir, bilgisayarlar
kilitlenebilir. Bunlar hem 2007’de hem de 29 Mart 2009’da oldu. Bilhassa
2009’da meydana gelen elektrik kesintisi İstanbul,
Ankara, Bursa, Kocaeli ve bunların bazı ilçelerindeki seçim sonuçları
hakkında kafalarda soru işaretleri bıraktı! Bu hile söylentilerinden iktidar
tarafının hiç rahatsız olmaması da insanı düşündürüyor.
4. Hile nasıl önlenir?
Sandıklara
sahip çıkarak!
Eğer
bütün partilerin sandık “görevli” ve
“gözlemci”leri vazifelerini bihakkın
yaparlarsa yukarıdaki hilelere tevessül edilse bile, bilahare yapılacak
itirazlarla gerçek neticeler elde edilebilir.
Bu
konuda MHP’de sıkı bir çalışmaya şahit olduk. MHP teşkilatı sandıklara sahip
çıkma hususunda kararlı…
Kılıçdaroğlu
zaten her konuşmasında konunun üzerinde duruyor. Dolayısıyla CHP de sandık
sonuçlarının doğru yansıması için tedbirlerini almıştır.
Bununla
beraber, bütün vatandaşların da
sonuçlara ilgi göstermesi, oy verdiği sandıktan çıkan neticeleri takip etmesi
muhtemel istismarları önleyecektir.
Vatandaşa
düşen bir görev daha var: Hile söylentilerini bir tarafa bırakarak, gönül
huzuruyla sandık başına gitmek ve oyunu kullanmak. Mutlaka oy kullanmak!
Her
türlü oyunu bozacak olan, millet fertlerinin tek tek atacağı “1 oy” dur.
Önceki
yazılar