Bir dostum, “Aziz Nesin’in ne denli bilge kişi olduğu bir kez daha ortaya
çıktı” dedi.
“Neden?” dedim.
“Yüzde 60 aptaldır demişti ya” diye konuştu.
“Yani yüzde 2’lik sapma anketlerde bile doğal karşılanır demeye
getiriyorsun”
“Aynen öyle”
“Onlara kalsa da icraatlarıyla bu oranın yüzde 42’ye indiği savını öne
sürerler. Yabancılaşmak çözüm olsa keşke. O kolay. Esasen açışlımdan söz
ediyorlar ama birbirine gittikçe kapanan 2 Türk kitle oluşmuş durumda. Hem Aziz
Nesin’in mirasçısı oğlu Ali Nesin de ‘Evet’ diyeceğini açıklamıştı.”dedim.
“Aman, o dediğin kişi O’nun tırnağı bile olamaz. O’nun düşünce mirasçısı
biziz” diye noktaladı.
“Öyle olsun” diye sustum.
12 Eylül referandumu toplumda evet lehine fazla olan bir bölünmeyi getirdi.
Normalde oylanan Anayasa maddelerinin yürürlüğe girmesini ve bunun siyasete,
hukuka ve sosyal-ekonomik hayata yansımalarını getirmesi lazım. Fakat bunun
dışında önemli sonuç ve yansımaları çıkabilir. Sonucu okumak, bana göre farklı
şeyler de ifade ediyor.
1. Başbakan dahi kabul etmese bile, Ak Parti hükümeti referandumda güvenoyu
almıştır.İnanılırlığını ve gücünü fazlasıyla korumaktadır.
2. Halkın hükümetten memnuniyeti ve umudu, hala iktidar değişimini
gerektirmeyecek kadar fazladır.
3. Önümüzdeki genel seçimin en büyük anketi gerçekleşmiş olup, net favorisi
AKP’dir.
4. Cumhurbaşkanlığı seçimi 2012’de yapıldığı taktirde muhalefet partileri ortak
aday gösterse dahi AKP seçimi kazanacaktır.
5. Ak Parti istediği anayasayı tek başına çıkarabilecek durumdadır.
6. Referandum ülkeyi 2 partili düzene götürmeye hizmet etmiş olup, diğer
seçenekleri zayıflatmıştır.
7. CHP değil Kılıçdaroğlu değişikliği, “ağzıyla kuş tutsa” bu seçmen yapısında
olağandığı bir olay olmadığı taktirde yüzde 30’lar dolayını aşıp iktidar
olanağı bulamayacaktır.
8. MHP tabanından iktidar istikametine kaymalar olup, bunu geri alması zor
olacaktır.
9. Gelecek seçim için MHP’ye baraj sorunu çıkarılmış olup, bu işlenerek oyları
ikili seçeneğe zorlanabilir.
10.Önümüzdeki seçimde yapılan değişiklikler yüzünden muhalefet etmek daha da
zorlaşacaktır.
Evet zaferi ve hayır yenilgisinin nedenleri..
1. Önemli bir oranda vatandai iktidar icraatlarından mağdur olsa da halen yarıdan epeyce fazlası memnundur. Buna fındık, tütün, mısır üreticisi de dahildir. Doğudaki hayvancılıkla uğraşanlar da..
2. Halk “ikinci sendikaya üye olabileceğim” ya da gazilere, kadınlara ayrıcalık tanınacakmış, 12 Eylül yargılanacakmış, yaşasın artık yerindelik denetimi yapılmayacak, Anayasa Mahkemesi değişecek” diye oy vermez. Sebep, iktidardan umutlu olup yardımcı ve destek olmak istemesidir.
3. CHP hayır için ziyadesiyle çalışmış olup, MHP’ninki yetersiz kalmıştır. MHP muhafazakar seçmeni sosyal demokratlarla aynı potada olmayı hazmedememiştir.
4. Ülkedeki işsizlik, iflas ve geçim sıkıntısından umutsuzluk olaylarının sadece muhalif kitleyi bulup orada sıkıntı yaratması, sonuçların pozitif çıkmasında etkili olabilir.
5. Halkın büyük çoğunluğunun açılmayan açılımdan umutlu olduğu anlaşılmaktadır.
6. Kılıçdaroğlu Tunceli dışında Doğu ve Güneydoğu’dan oy toplamayı başaramamıştır. Orada oylar kilitlenmiştir.Aşiretler de bağlanmıştır.
7. Tüm devlet ve propaganda imkanlarının kullanılmış olması güç gösterisine yarar fakat sonuç üzerinde büyük etken değildir. Hoşnutsuzluk büyük olsa ters etki bile gösterebilirdi.
8. Ülke gerginleşme ile ikili tercihe zorlanınca geleneksel sağ seçmen tavrını koymakta, bu durum büyük sağ partiye yaramaktadır.
9. İktidar değişiminin söz konusu olmaması, hizmet beklentisindeki yöreleri iktidar yanlısı olmaya itmektedir.
Bu kadronun yaptıkları bir çoğumuzu belli ki hoşnut etti. Daha iyisini yapma
yolunda umut vaat etti. Farklı seçeneği riskli görüyorlar.
Şikayetleri, kaygıları, paylaşmıyor, başkalarının sorunlarını bencillikle
karşılıyorlar.
Buna karşın hayırcı cephede şok düş kırıklıklarına şahit olmak zor değil.
Yenilgiye rağmen bozguna gerek
yok. Her bitiş, yeni bir başlangıcı getirir. Yiten her umudun küllerinden yeni
bir umut filizlenir, serpilir. Biten her günün ardından yeni bir günün
başladığı gibi güneş yeniden doğacaktır. Böylesi sonuçlarla yaşamaya, yaşam
için umut taşımaya mecburuz. Çok daha iyiye, geleceğe inanıyorsak. Bezmek,
durmak, düşmek demektir. Hasım
olanı durdurmak gerek.
Beklenmedik bir olay, belki açılımın açılmış olması bir çok şeyi
değiştirebilir.
“Meşruiyet içinde çare tükenmez” demişti bir siyaset ustası. Önemli olan o çareyi
bulmak. Ve belki o, çok daha fazla ve akıllı çalışmaktır.
Belki bir musibet, bin nasihatten hayırlıdır, görecek günler vardır daha.
Hayatı herkes için daha yaşanılır kılacak bir formül olmalı bir yerlerde..
Arşiv